Peşmerge başı Barzani'nin bu ay içerisinde yapmayı planladığı referandumun tartışmaları sürüyor...
Milat Gazetesi yazarı Galip İlhaner, Irak'ın kuzeyi için yapılacak referandumu "Türkiye bağlanma referandumu" şeklinde takdim ederken; İlhaner'in yazısına AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın sitesi enpolitik.com'da köşe yazıları yazan Ahmet Rauf Akbay'dan çok sert cevap geldi.
'Kürt meselesi'yle ilgili kimsenin bilgisinin olmamasına rağmen herkesin bir fikrinin olduğundan yakınan Akbay, Kürtçülüğün AK Parti sempatizanlığı altında İslamcılıkla gizlendiğini savundu.
Kripto Kürtçülerin Türkçeden rahatsız olduğunu ifade eden Akbay, İlhaner'e şu yazıyla cevap verdi:
Uzmanlığın en değersiz olduğu ülkelerin başında Türkiye geliyor. Sosyal problemlerle ilgili en çok –her şeyi bilen- sokak filozofları konuşuyor.
Onun için hiç bir sorunumuzu çözemiyoruz.
Kürt meselesi de onlardan biri. Herkes konuşuyor ama problem hiç çözülmüyor. Çünkü konuşanların konuyla ilgili en ufak bir bilgisi yok. Hayal dünyalarında kurguladıkları şeyleri gerçek sanıyorlar. Bunlar arasında –kürtçülüğünü AK Parti taraftarlığı- ile gizleyen mebzul miktardaki yazarı saymıyorum.
Adam almış eline kalemi Barzani’nin bağımsızlık referandumunu Türkiye’ye katılma referandumu olarak takdim ediyor. Barzani ve babasının on binlerce ölüyü Türkiye’ye katılmak için verdiğini sanıyor. Bunun adı kripto Kürtçülük. Türkiye’ye katılacaklar algısı yaratarak muhtemel tepkilerin önünün alınması hedefleniyor.
Daha vahimi bu zır cahilin Türkçeyi bırakıp Kürtçe, Türkçe, Zazaca, Arapça, Çerkezce, Lazca, Ermenice karışımı bir dil önermesidir. Düne kadar Atatürk’ü harf devriminden dolayı diline dolayan bu güruh bir milleti yok edecek, bütün tarihi kayıtlarını anlayamaz hale getirecek bir teklifte bulunmaktan çekinmiyor.
Harf devrimi belki bir süreliğine tarihi kayıtlarımızla aramıza engeller koymuştu. Ama zamanla bu aşılarak Latin alfabesi ile bu köprüler yeniden kuruldu. Bu fıtri zeka çocuk bize alfabe değişiminden daha radikalini teklif ediyor. Herkese dilinizi bırakın kuş diliyle konuşalım diyor. Yani, bu akla ziyan teklif olur ki bir ahmak tarafından dikkate alınır bulunursa 80 milyon aynı anda dilsiz olacak.
Neymiş efendim Türkten,Türkçeden rahatsız olanlar varmış. Birkaç milyon bölücüyü mutlu etmek için bütün bir millet kimliksiz, tarihsiz hale getirilecek. Seksen milyona yeni bir dil öğretmek mi kolay, yoksa 5-6 milyonluk bir kitleye Türkçe öğretmek mi?
Sonra dil tek başına farklılığı izah etmeye yetmez. Tarihte dilini kaybetmiş bir çok topluluk var ama farklılık bilincini yitirmemişlerdir. Kuzey İrlanda’da Keltçe neredeyse unutulmuş bir dildir. İrlandalıların yüzde yüzü İngilizce konuşur ama kendilerinin İngilizlerden farklı olduğunu bilirler. Dili değiştirmek yaşanan bir tarihi, ortak bir hafızayı değiştirmez. Bunlar milleti köksüz, tarihsiz bir şey sanıyorlar.
Aslında dertleri İslam değil. Bunların İslam’ı anlayıp anlamadıkları da şüpheli. İslam denince milli bilinci olmayan,vatansız,bayraksız bir topluluk akıllarına geliyor. Daha doğrusu milli bilinç ne kadar tahrip edilirse o kadar mesafe alacaklarını düşünüyorlar. İnsanlar farklılıklarını muhafaza ederek te bütünleşebilirler.Millet dediğimiz sosyal birim bir etniye isnat etmez,ortak kültüre dayanır.
Kürtlerle Türklerin kültürel kodları aynıdır. Aynı inancın penceresinden dünyaya bakarlar, aynı tarihi ve sosyolojik süreçlerden geçmişlerdir. Birlikler,birliktelikler ortak değerler üzerine inşa edilir.Diller yüzlerce,binlerce yıl içinde yaratılırlar.
Onu yaratanların karakterlerini,duyarlılıklarını,hissiyatlarını yansıtırlar.İçinde o dili konuşanların yürekleri,estetik kaygıları vardır. Toplumsal sorunlar böyle echel adamların eline bırakılırsa işte böyle yazılar yazılır. Bazıları da bunları köşe yazarı diye okur. Sonra da dönüp problemlerimizin çözümsüzlüğünden şikayet ederiz.
Milat Gazetesi bu vatandaşı çok aramış mı acaba?
***
İŞTE MİLAT GAZETESİ'NDEKİ O YAZI:
Önümüzde 2 seçenek var;
Türk - Kürt Birliği
Türk - Kürt Savaşı
Bu 2 seçenek de, Türkiye'ye adım adım yaklaşıyor. Bu 2 seçenekten hangisinin gerçekleşeceği ise, büyük ölçüde Türkiye'ye (ERDOĞAN ve BAHÇELİ) bağlıdır.
Türkiye, yeni bir alfabe ve yeni bir dil oluşturmalıdır. ANDOLU DİLİ (Anadoluca/Türkçe); Türkçe (resmi dil) ağırlıklı ve Kürtçe, Arapça, Zazaca, Çerkezce, Ermenice, Lazca,… dillerinden de belirlenmiş bazı kelimelerin olacağı, ortak bir dil ve ortak bir tarih (Anadolu/İslam Tarihi) oluşturmamız gerekiyor.
Türkiye, Anadolu (İSLAM) coğrafyasını birleştirmek, bir araya getirmek,… için stratejiler üretmelidir.
Türkiye zaten; Türklerin, Kürtlerin asli unsur oldukları bir devleti olarak kurulmuştur. Türkiye'nin Irak Kürtleri ile birleşmesi, Türk dünyasının da yolunu açacaktır. Ermenistan, Türk dünyası ile Türkiye arasında bir tampon bölge olarak durmaktadır. Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan (TürkAzEr Birliği), ortak bir ekonomik birlik oluşturabilir. Bu şekilde; Ermenistan, tampon bölge olmaktan çıkarılabilir ve Türkiye ile Azerbaycan'ın birleşmesinin yolu da açılmış olur. Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmeli ve Ermenistan'ı tampon bölge olmaktan çıkararak, adeta yutmalı ve Türk dünyasına ulaşmanın bir aracı haline getirmelidir. Ermenistan ile aramızdaki sınır kapıları sayısı da arttırılmalıdır. Türk dünyasına gidişin anahtarı, önemli ölçüde Ermenistan'dan geçer.
Yeri gelmişken; burada önemli bir noktayı da ifade edelim. Devlet BAHÇELİ'nin; ‘Kürdistan provası ve referandum savaş sebebi sayılabilir' söylemleri, Barzani'den ziyade, PKK'ya yönelik olarak okunmalıdır. Aksi halde, gerçeklikten kopulmuş olunur ve Türkiye, Kürtleri tamamen kaybedebilir. Kürtlerdeki (hormonlu olmakla birlikte) ulus bilincini durdurmanın en önemli yolu, Türk - Kürt Birliğidir. Aksi bir durum, büyük bir felakettir. Hem Türk hem Kürt hem de İSLAM dünyası için, çok büyük bir felakettir.