AK Partili Başkanlar Siirt'e gitti mi?

CHP''nin tam da "beklendiği gibi"; yani kalabalık, yani coşkulu, yani etkili, yani Türkiye için "gelmekte olan"ın 2022''de geleceğinin habercisi olan Mersin mitinginden sonra biçareliğinin abidevi resmi çiziliyor AK Parti medyasında.

Ne yapacağını bilmezlik o derece ki, aynı yazı içinde, önce mitinge katılımın iddia edildiği kadar yoğun olmadığı, sonra mitinge gösterilen yüksek ilginin sandıkta bir anlamı bulunmadığı savunulabiliyor mesela!

Bir kafa karışıklığı alameti daha; aylarca, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı''nın Trabzon''da, Gümüşhane''de, Diyarbakır''da ne işi var" diye Ekrem İmamoğlu''na demediğini bırakmayanlar, bu defa "Mersin''e niye gitmedi" diye soruyorlar; bir umut, hani belki altından bir "parti içi çekişme", "ittifak içi çatışma" çıkar!

***

Bu mevzunun, yandaş medyanın "mal bulmuş mağribi gibi" çullandığı bir "fitne umudu" olmaktan çıkıp da, muhalif olanlar da dahil cümle televizyon kanalının ciddi ciddi tartıştığı bir "memleket meselesi"ne dönüştürüldüğünü görünce inanamadım.

Hadi yandaşlar yandaşlıklarını yapıyor; size ne oluyor arkadaşlar?

AK Parti Genel Başkanı''nın, CHP Genel Başkanı''yla miting yarıştırdığı Siirt''te; Konya Büyükşehir Belediye Başkanı var mıydı? Erzurum Belediye Başkanı var mıydı? Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı var mıydı?

Soran, konuşan, alakadar olan var mı!

Varsa vardı, yoksa yoktu; umurlarında mı!

Belediye Başkanı''nın, partisinin, kendi bölgesiyle alakasız herhangi bir ildeki mitingine katılıp/katılmaması neden sadece "Millet İttifakı''nın iç barışı" için bir "ölçü" olsun ve biz niye bunun üzerine sazan gibi atlayalım ki!

***

Sanırsın İmamoğlu İstanbul, Yavaş Ankara mitingine katılmadı partisinin; öyle bir absürtlük yükleme çabası.

Ne CHP (veya herhangi bir parti) belediye başkanlarını bütün mitinglerine davet etmek zorunda, ne de belediye başkanları, bütün işlerini güçlerini bırakıp il il, parti mitinglerini takip etmek zorunda. Zorunda olmamalı da ayrıca!

Teşkilat Başkanı mı bu insanlar?

Seçim İşleri Sorumlusu mu?

***

Seçim sathı mailine girildiğinde, hele ki önümüzdeki seçim gibi bir yönüyle "yönetim şeklinin de" oylanacağı bir seçimde, belediye başkanlarının, usulü dairesinde kalmak kaydıyla, kendi partilerine destek, seçmenlerine moral vermeleri, "gövde gösterileri"ne katılmaları normal olabilir, keza partilerinin bütün Türkiye''ye hitap eden etkinliklerine katılmaları, illeri veya bölgelerindeki parti programlarında genel başkanlarına eşlik etmeleri de öyle…

Ama mevcut koşullarda, anormal olan, belediye başkanlarının amiyane tabirle "dükkanı kapatıp" partilerinin peşinde şehir şehir gezmemeleri değil, bunun "tartışma konusu" yapılıyor olması değil midir?

Dayakçı "Kral kelebek"

Birbirinden "ünlü", sorsan birbirinden "güçlü", "rol model" vesair kadınlar…

Birbirlerinin peşi sıra çıktıkları sahnede, arka arkaya, genel olarak şiddeti, özelde de "kadına şiddet"i kınayan "sosyal mesaj" yüklü konuşmalar yaptılar.

Kimi, "Susmadım, susmayacağım. Çok fazla kadın öldürüldü, bu ödül hayatları kısıtlanan kadınlara gelsin" dedi…

Kimi, kariyerini nasıl da "Kötü insanlarla aynı havayı solumamak" üzerine dizayn ettiğinden bahsetti; "Eşlerin, çocukların gözyaşlarını dindirmenin" gururu içindeydi.

Kimi, "Kadınların hashtaglerle anılmak yerine, ödüllerle anıldığı zamanlar" diledi.

Kimi, ödülünü "Ezilen, hor görülen, yaşamdan koparılan binlerce kadına" hediye etti.

Alkışlarla desteklendi hassasiyetleri.

Altın Kelebek Ödül töreninden söz ediyorum; törenin en afili anlarından.

Kalpleri de kucaklarındaki "kelebek"ler gibi hassas kadınlarımız; için için kanat takmış uçarken, törenin "kral kelebeği", ömrü hayatında birlikte olup da dövmediği kadın kalmayan, güya sevdiği kadınlara kafaları gözlerini yarana kadar dayak atmaktan, kurşun sıktırmaya reva görmediği işkence kalmayan, bırakın kınamayı, uyguladığı şiddeti marifetmiş gibi savunan bir "erkeğe" kondu iyi mi!

Ve dakikalar önce "kadına şiddete hayır" diye haykıran kadınlar, kadınların bu haykırışını alkışlayan konuklar, bu defa da "kadına şiddetçi"nin ödülünü alkışladılar, ayakta!

***

Altı üstü bir maden parçasıydı; bir tanesi de, şiddet mağduru kadınların mezarlarına karanfil bırakır gibi, oturduğu koltuğa bırakıp da kelebeğini; orayı terk etmeyi aklına getirmedi; getirse de beceremedi!

TBMM Grup toplantılarında bir hafta önce ak dediğine bir hafta sonra kara diyen genel başkanlarla, akı da karayı da aynı coşkuyla alkışlayan vekiller geldi gözümün önüne bir anda!

Bizim lanetli riyakârlığımız!

"Layık olduğunuz gibi yönetilmek" bu çeşit bir şey mi acaba!

Yazarın Diğer Yazıları