AK Parti için ''kara senaryo'' Milletvekilleri istifaları kapıda
İddia ediyorum;
Ne, "Analar ağlamasın" diye başlatıp da, analarımızın her gün, her saat, feryat figan ağlamasına yol açtıkları "Çözüm Süreci"nde; o Habur rezaletinde, İmralı ve Oslo tutanakları ifşa edildiğinde, İmralı''daki caniden bir "barış güvercini" yaratılmaya girişildiğinde…
Ne de 15 Temmuz gecesinde; TBMM''nin üzerine bomba yağdığı, Türk ordusuna ait savaş uçaklarının, Türk Milleti''ne nişan aldığı, silah arkadaşlarının birbirini boğazladığı, Cumhurbaşkanı''nın ailesiyle tatil yaptığı otelin basıldığı, havada köşe kapmaca oynamak durumunda kaldığı saatlerde bu kadar "zorda" hissetmemiştir AK Parti kendisini!
Birinde, arkasında kapı gibi "dış güçler"in desteği, diğerinde Türk Milleti''nin vicdanı vardı yanında!
Neredeyse 20 yıldır "tek başına" iktidarda gibi gözükse de, -dolar zengini veliaht prenslerin bel bağlanan insafını saymazsak- aslında ilk defa "tek başına"! İlk defa kendisini iktidara taşıyan "kimsesizler" de dahil olmak üzere toplumun baskın çoğunluğu karşısında ve isyanda uygulamakta ısrar ettiği politikalara.
***
Bir eli yağda öteki balda, işi tıkırında, gemisini yürüten kaptanların sesi olduğumuz duyulmuş şey midir; istediğin kadar muhalif ol, serde zorda olanın sesini duyma bağımlılığı varken durur muyum; bana göre, 17/25 Aralık "operasyonu"ndan sonraki en kritik viraja freni patlamış kamyon kontrolsüzlüğünde giren AK Parti''nin önemli isimlerinden birini aradım.
Bilinçli bir "kendini dışarıda tutma" tercihinin sonucu olarak mı, yoksa istemsizce, tamamen tesadüfen miydi bilmiyorum ama, çok uzun zamandır ilk defa, aktif olarak AK Parti siyasetinin içinde olan birinin "Biz" dilinden bariz şekilde uzaklaştığını gördüm.
Özne "Arkadaşlar" olmuştu.
"Arkadaşlar, yeni bir yol deniyorlar, zamana ihtiyaçları var, biraz beklemek gerek…"
"Türkiye daha önce de böyle krizler gördü bu da geçecektir ama arkadaşlar iletişimde sıkıntı yaşadılar. Doğru iletişim kurmak konusundaki sıkıntısının giderilmesi lazım…"
***
"Muhalefet toplantı üstüne toplantı halinde, siz parti olarak kendi içinizde değerlendiriyor musunuz bu gelişmeleri, gündeminizde olağanüstü bir toplantı var mı" diye sordum.
Göndermesi değişmedi:
"İlgili birimlerdeki arkadaşlar toplanıp konuşuyorlar…"
Peki ya "Erken seçim" çağrıları?
"İktidar bu toplum ve piyasa baskısına dayanabilir mi; daha ne kadar dayanabilir?"
"Bunlar günlük geçici hareketler"di AK Partili isme göre ve "Memleket batıyor diye bir şey yok"tu ve "Böyle kararlar, günlük tepkilere göre alınamaz"dı. "Erken seçim"in telaffuzuna bile karşıydı.
***
Konuştuğum AK Partili siyasetçi erken seçimi ihtimal dahilinde bile görmüyordu ama Ankara''da kulaktan kulağa yayılan başka bir dedikodu da var ki, "dönülmez akşamın ufku"nu işaret eder gibi;
"Bir sabah uyandığımızda, AK Partili 20 milletvekilinin istifa haberi düşmüş olursa bütün haber sitelerine…"
İşte bu cümleyle başlayan -adına senaryo mu dersiniz, söylenti mi, kulis mi orasını bilemem- kurguya göre, AK Parti içinde özellikle ekonomi yönetiminde alınan kararlardan memnun olmayan, bu kararların doğurabileceği ağır siyasi faturaya da ortak olmak istemeyen bir grup milletvekilinin, kendi siyasi varlıklarını devam ettirebilmek üzere DEVA yahut Gelecek partilerine geçmeleri ve "çözülme"nin ilk domino taşını devirmeleri halinde kendi içindeki dağılmanın da önüne geçmek için "erken seçim"den başka seçenek kalmayacak iktidarın önünde.
"5''Lİ ÇETE"NİN KAÇIŞ PLANI(!)
Ankara kulisi diye pazarlanan çoğu şey, hepimiz biliyoruz ki "dedikodu". O sebeple biz hiç "kulis haberi" kandırmacasına girmeden ama bayağı bayağı, eni konu konuşulan bir "dedikodu" olduğunu vurgulayarak aktaralım:
Bürokrasinin "belge toplamaya" başladığı, kendisini sorumlu kılacak işleri savsakladığı ve muhalefetle diyalog çabası içinde olduğu hanidir bilinen şeydi. Daha bombası geldi;
Muhalefetin, 5''li çete aşağı, 5''li çete yukarı, ekonomi merkezli cümle haksızlığın, hukuksuzluğun, usulsüzlüğün, adaletsizliğin merkezine yerleştirdiği malum müteahhitler var ya hani… AK Parti döneminde ihya edilmiş, adrese teslim ballı ihalelerin, döviz garantili KÖİ''lerin biricik abad edilmişleri! Onlar da, "Hiç ama hiç memnun değillermiş okumaya zorlandıkları bu ekonomi kitabından" iyi mi!
Bu "memnuniyetsizliklerini" kimle paylaşıyorlarmış peki?
"İktidar ışığı gördükleri muhalefet partileri"ymiş şu ara en çok iletişim kurmak istedikleri… Çoktan başlamış "aracıların" mekik dokuma trafiği!
ADAY KİM OLURSA OLSUN…
Baktım dün hâlâ Millet İttifakı için aday barometresi yayınlayanlar, ibrenin kimden yana döndüğünün peşinde koşan yazarlar filan var…
Bırakabilirsiniz artık bu işleri.
Zira, 23 Kasım 2021 itibarıyla "adayın kim olacağı" meselesi, Millet İttifakı''nı oluşturan siyasi partilerde tartışılan son konu bile değildi. Orada, başka bir faza geçildi.
Bu fazdaki psikoloji, AK Parti''nin adayının asıl yarışını kendi hezimetine karşı vermek durumunda kalacağı ve o yarışın da toplum nezdinde günden güne farkın da açılacağı şekilde kaybedildiği şeklindeydi.