Ahmet Altan'dan özür dileyeceğim!
Soruyorum size:
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi internet sitesinde, Dini Bilgilendirme Platformu'nda yayınlanan ve "bir babanın öz kızını öperken şehvet duyabileceğini" onaylayan, kepaze ifadelerle, Ahmet Altan'ın yıllar önce Kadınca dergisine verdiği bir röportajda sarf ettiği "Sekste sınıra inanmıyorum. Evet iki insan da istiyorsa her şey olabilir. Hayvanlarla seks için de eğer insan istediğini yaşayamıyorsa çok acıklı..." türünden sözleri arasında ne fark var?
Var mı?
Yok.
Aynı kafa!
"Dini konularda en yüksek derecede bilgi ve yetkiye sahip" varsayılan Diyanet'in böyle yaptığı yerde Ahmet Altan'ın suçu ne!
Sonuçta imam-cemaat ilişkisi!
Tam da "Biz yıllardır 'sapkın' diye ayıplarken hakkını yemişiz, meğer arkasında sağlam(!), ilmi(!) bir referans varmış da savunuyormuş bu, bize göre son derece ahlak dışı olan görüşleri" deyip Ahmet Altan'dan bugüne kadar hakkında yazdıklarım için özür dilemeye hazırlanıyordum ki (Aynı şekilde 'nasıl olur da Ahmet Altan gibi sapkınlığı savunan biriyle aynı ortamda çalışırsınız' diye kınadığım başörtülü bacılarımdan da aynı şekilde tabii), Ankara Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş'nin hadisenin bir "sabotaj" sonucu olduğunu ve soruşturma başlattıklarını duyurduğu açıklaması geldi.
"Sabotaj" hiç de geçerli/yeterli/ikna edici bir mazeret olmamakla birlikte es kaza kimsenin günahını almamak için soruşturmanın neticesini bekleyeceğim. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi internet sitesini porno dergisine çeviren, halkı sapıklığa teşvik eden o aşağılık kafa işin sonunda sahiden de Diyanet kurumu içinde barındırılmış çıkarsa, hepiniz şahitsiniz başta Ahmet Altan olmak üzere "sapkınlıktan taraf" oldukları iddiasıyla çarşaf çarşaf aleyhlerinde yazdığım kim varsa topundan özür dileyeceğim huzurlarınızda;
Sonuçta, "Cumhuriyetin bir kurumu olmakla birlikte tarihsel kökeni itibarıyla Şeyhülislâmlığa dayanan ve onun geleneksel misyonunu sürdürmek üzere kurulmuş" olarak tanımlanan bir kurumun "fetva"ları yani "kanun niteliğindeki" beyanları var ortada!
Ha bu arada, tam da yeri gelmişken, devletin niteliklerinin tartışıldığı şu günlerde "demokratik, laik bir hukuk devleti"nde "Şeyhülislamlık misyonunu sürdürmek" ne demek bunu izah edecek bir alim de çıkarabilirse televizyon habercisi arkadaşlar ekranlarına, öğrenmiş oluruz biz de;
Örtülü şer'i hukuk devleti mi yoksa Türkiye!