Ünlü oyuncu Oktay Kaynarca, Ahmed Arif’in ‘Anadolu’ şiiri ile tekrar gündem oldu.
Ünlü oyuncunun, geçmişte eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tarafından seçim mitinglerinde okunan 'Anadolu'yu dillendirmesi sonrası "şiirin Demirtaş’a ithaf edildiği' ileri sürüldü.
Cumhuriyet tarihimizin en değerli şairlerinden Ahmed Arif benim için her türlü çok önemlidir. Öyle ki , Ben Anadolu şiirini daha önce yaptığım şiir ve türkü albümümde yıllar önce de kullanmıştım. DEVAMI ++
— T C Oktay Kaynarca (@Kaynarca_Oktay) November 24, 2024
Dolayısıyla bu şiirin birine ithafen söylenmesi mümkün değildir. Kaldı ki Ahmed Arif’in bu şiiri siyasi bir söylemle yazmadığı kanaatindeyim. Çünkü bu kocaman bir coğrafyayı ifade eden bir şiirdir. Hiç kimseye ithafen söylenmiş ya da okunmuş bir şiir değildir. DEVAM ++
— T C Oktay Kaynarca (@Kaynarca_Oktay) November 24, 2024
Kaynarca, sosyal medya hesabından konuya dair açıklamada bulundu:
'HİÇ KİMSEYE İTHAFEN SÖYLENMEDİ'
Kaynarca, "Cumhuriyet tarihimizin en değerli şairlerinden Ahmed Arif benim için her türlü çok önemlidir. Öyle ki, ben Anadolu şiirini daha önce yaptığım şiir ve türkü albümümde yıllar önce de kullanmıştım. Dolayısıyla bu şiirin birine ithafen söylenmesi mümkün değildir. Kaldı ki Ahmed Arif’in bu şiiri siyasi bir söylemle yazmadığı kanaatindeyim. Çünkü bu kocaman bir coğrafyayı ifade eden bir şiirdir. Hiç kimseye ithafen söylenmiş ya da okunmuş bir şiir değildir. Yaşasın! Ahmed Arif şiirleri" ifadelerini kullandı.
NE OLMUŞTU?
Ahmed Arif, bir ağıt olarak yazdığı, hiçbir zaman yayımlamayı düşünmediği 33 Kurşun başlıklı şiir, ülkenin en bilinen şiiri oldu. Bu şiirden sonra Ahmed Arif, 1950 ve 1952'de "gizli örgüt kurma" iddiasıyla iki kez tutuklanmıştı.
Ahmed Arif'in "Anadolu" şiiri ise HDP'nin tutuklu eski eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş tarafından mitinglerde okunmuştu.
Anadolu
Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?
Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak…
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım…
Görüyor musun ?
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri…
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda…
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne – üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?