Ah o ABD'li gazeteciler... Neler bilirler...

Osman Baymak adını, Türk Dünyası ve Balkan-Türk Edebiyatı hakkında azıcık bilgisi olanlar iyi bilirler.
Baymak Kosovalı bir Türk çocuğu... Şair ve yazar... Balkan Aydınları ve Yazarlar Birliği Başkanı, BAY adlı bir dergi çıkarmaktadır yıllardır... Yirmi beş yıldır haberleşirim, tanırım, 2010 yılında da Kocaeli Kitap Fuarında yüz yüze de tanışma imkânımız oldu. Bir dolu kitabını imzalayıp verdi, ben de öyle yaptım, imzalaştık.
Baymak Dostumun Tarih Boyunca Avrupa Kavşağı Kosova" adlı kitabında anlattığı bir anısı var ki, çakılmıştır belleğimde. Birçok dünya ve emperyalizm gerçeğinin şifre açarı bu anıda içkin...
Anlatalım özetleyerek. Yugoslavya bölünme sancıları çekmektedir. Kosova'da bazı kaynaşmalar olsa da henüz bir savaş yoktur. Yıl 1999, aylardan Ocak'tır. Washington Post Gazetesinden ABD'li bir gazeteci Osman Baymak'ı ziyarete gelir. Ve neler der, Baymak desin onları:
"Dernek binasında görüştüğümüz bu gazeteci, daha o günden neler olacağını biliyormuş gibi hemen konuya giriyor ve Sırpların Kosova'yı işgal edeceğini, Arnavutların silahlandığını belirtiyordu. Bizlerin yani Türklerin ne gibi önlemler aldığını sorgulayarak savaş için hazırlanıp hazırlanmadığımızı soruyordu. İşin açıkçası kapalı bir rejim olan Yugoslavya'da bizlerin dünyadaki gelişmeler hatta içimizde cereyan edecek olayların hangi noktaya geleceğini bilmemiz imkânsızdı. Yani bir bakıma komünist rejim bizlerin gözünü bağladığı için, gidişatın ne olduğunu, nelerin yapılması gerektiğini kestirmek pek mümkün gözükmüyordu. Tabii benim bu soruya yanıtım baş ağrıtacağından dolayı, bizlerin öncelikle barıştan yana olduğumuzu belirtmiştim. O gazeteci sorusuna tatminkâr cevap alabilmek için ısrarla üzerime gelmişti ve bizim bu savaşa katılıp katılmayacağımızı döne döne sormuştu. Ben ise Türklerin buradaki konumunu bildiğimden, Türklerin Sırplarla savaşmasının kurtlarla dans etmek gibi olacağını söylemiştim. Gazeteci gülümseyerek savaşın yakında başlayacağını ve savaş bittikten sonra Haziran 1999'da tekrardan benimle röportaj yapacağını söyledi.
İşin açıkçası bu kadar net konuşan gazeteci beni şaşırtmıştı. Gerçekten de savaş başladı ve Sırplar burada büyük katliamlar gerçekleştirdi. 78 gün süren bu savaş ABD ve NATO'nun müdahalesiyle sona ermişti. Tabii bunu sonra düşündüğümde bu gazetecinin olayları bu kadar önceden, bu kadar net bilmesi ben hayrete düşürmüştü."
İşte böyle... Böyleyken böyle... ABD bilir, ABD'nin diplomatı da bilir, gazetecisi de... Yayılmacı iseniz, egemen güç olma peşinde iseniz bu böyle olmalıdır... Bunu doğal karşılayacaksınız ve karşı önlemlerini alacaksınız satranç hamleleri misali... Bizim eksiğimiz budur...
Geçmişini...
Sosyal medyanın elbette birçok yararları var, fakat öyle zararları da var ki, insanı çileden çıkarmakta... Nasıl olsa karşı karşıya değilsiniz, bazı siyaset cambazları ve ideoloji köleleri, her türlü namertliği, terbiyesizliği ve sizi delirtme hamlelerini yapıyorlar. Çare de yok... Sonunda şiire sığınıyoruz işte böyle:
Havlayana havlayacak değilim, havlatanın geçmişini
Fitneyle besleyenin, büyütenin, tavlatanın geçmişini
Sütre gerisinde seyre dalanın, gizliden işmar edenin
İkbal ve itibarı için siyasi piç atanın geçmişini

Yazarın Diğer Yazıları