Ağlamayacaksın!
Sana dokunmayan yılana hep hürmet ettin... Fakat yedikçe iştahı açılan, iştahı açıldıkça daha fazla yiyen yılanın aslında sana yaklaştığını hiç fark etmedin... Sözde çok uyanıksın!..
Ayağının altından toprak kayarken hissetmedin... “İyi şeyler olacak” palavraları kulağına fısıldanırken, alnına dayanan namluyu ‘barış çubuğu’ zannettin...
Sözde çok akıllısın!..
Bayrağın teröristin gözünde ‘tahrik unsuru’na, hırsızın arkasında ise ‘fon’a dönüşürken, ‘Tek devlet, tek vatan, tek bayrak’sözünün illüzyon tekerlemesi olup olmadığının umursamadın... “Biz her türlü milliyetçiliğe karşıyız” diyenlerin siyasî hayatlarındaki ‘en doğru’ belki de ‘tek doğru’ sözlerinin bu olduğuna aldırış etmedin...
Sözde sıkı milliyetçisin!..
Ekim’de yakıldın, yıkıldın, Ekim çıkmadan kandırıldın “Vandallar yaptı” diye... Ardından yine sana ‘seçimlik’ tarih verdiler yüzüncü defa: “Silah bırakacaklar” ... Sözde kül yutmazsın!..
***
Allah rasulüne kibir isnat edilirken, siyasetin fâni liderleri Allah’ın sıfatlarıyla donatılırken, kelâmların en güzeli ve en yücesi dalgaya alınırken sesini çıkarmadın...
Sözde çok Müslümansın!..
Kendin, oğlun veya kızın işe gireyim diye okullarda dershanelerde diz çürütüp, mülâkatları geçmek için beş para etmez kalantorlardan ‘bizdendir’referansı bulmak için başını öne eğerken, devletlû oğulları, kızları, enişteleri, kayınbiraderleri, baldızları ve bacanaklarından oluşan ‘sınavsız’ iğrenç saadet zincirine göz yumdun...
Sözde hakkını yedirmezsin!..
Gemiciklerin filolara dönüştüğü haram denizlerinde hakkın ve adaletin fırtınasını estirip gereken dersi vermektense, önüne sandık geldiğinde ‘dalgakıran’ oldun, onları korumaya aldın...
Sözde çok hakperestsin!..
Şebekenin İran’daki ortakları zindanlara doluşmuşken, Türkiye’deki ortaklar serbestçe hava basıyor ve, ‘hediyeleşme’ye devam ediyorlar... İran’da ‘yakalananlar’, Türkiye’de ise ‘yakalayanlar’ içeride!.. ‘Darbe’masalını çiğnemeden yuttun...
Bilirim hukukun üstünlüğüne çok düşkünsün!..
***
Davos’ta göğsün kabardı... Mavi Marmara Gazze’ye ‘kurban’ taşırken gözlerin doldu... Sonra ne olduğunu merak bile etmedin... Kuzey Irak petrolünün neden bizim üzerimizden İsrail’e gittiğini meselâ... Gazze’deki kaç bebek ölümünün kaç gemiyle temizlenebileceğini, paranın bir Türk devlet bankasına yatırılıyor olmasının ne anlama geldiğini...
Sözde sıkı mücahitsin!..
Yolsuzluk algısında 65. sıraya gerilemişiz... Üzerimizdeki Ruanda, Umman ve Gana’ya değil, altımızdaki Somali, Sudan ve Kuzey Kore’ye bakarak teselli bulabilirsin... Zaten bu endeks ‘algılama’yla ilgili... Dünyada hem algılayıp, hem de yolsuzluk sahiplerini desteklemeyle ilgili bir endeks icat edilseydi kesin birinci sıradaydın...
Sözde milli itibara da çok önem
verirsin!..
‘Çalan ama çalışan’ klişesini dünya literatürüne sen armağan ettin... ‘Hızlı trene bakma’yı zoolojinin ilgi alanı olmaktan sen çıkardın... Sayende duble yollar siyaseti besleyen ‘otlaklar’a dönüştü... Gözden sürmeyi değil, retina tabakalarını çaldılar, takmadın...
Sözde kul hakkına çok titizsin!..
***
Onun için ağlamayacaksın, sızlanmayacaksın, şikâyet etmeyeceksin!.. Çünkü sen her eve lâzım olan eşya gibi, her ‘sistem’e, her ‘düzen’e lâzımsın!..
Bu eserde senin de tuğlan var!..
Saat 12 olduğunda senin 100 liralık saatin de 12’yi gösterir, yolsuzun 300.000 dolarlık saati de... Aradaki en büyük fark, sensin sen!.. Hani açılımla ilgili ‘üçüncü göz’den bahsediliyor ya, ülkede olup bitenle ilgili değil ‘üçüncü göz’, ‘bininci göz’ bile olamayan sen!..