OSMAN KEPENEK / ANALİZ
"REFERANDUMUN AVRUPA KONSEYİ STANDARTLARINDAN UZAK"
"Örgütün Amacı: AGİT, güvenliğin üç boyutunda (siyasi-askeri, ekonomi-çevre ve insani) ilke, norm ve standartlar geliştirmekte, yükümlülüklerin uygulanma durumlarını izlemekte, esnek müzakere ve siyasi diyalog forumu teşkil etmekte, ayrıca katılımcı devletlerin demokratikleşme, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı alanlarındaki çabalarına destek ve yardım işlevi görmektedir."
AGİT'in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) kuruluş amacının ne olduğunu ve çalışma sahasının hangi alanları kapsadığını ifade eden bu satırlar, hali hazırda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın resmî internet sitesinde yer almaktadır.
İngiltere, ABD, İsviçre, Almanya ve Fransa'nın yanında 57 üye ülkenin bulunduğu AGİT, dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi Türkiye'de gerçekleşen seçimlere de gözlemci göndermiştir.
Türkiye, örgütün kurucu üyesi olması hasebiyle de birçok farklı ülkenin seçimlerine AGİT adına gözlemci sıfatıyla uzmanlar göndermiş ve hazırlanan raporlar dünya kamuoyu ile paylaşılmıştır. Ülkemizde bugüne kadar gerçekleştirilen birçok seçime gözlemci gönderen AGİT, ilk defa bu seçimin ardından ciddi endişelerinin olduğunu açıkladı.
"ÜLKEMİZİ CİDDİ SIKINTILAR İLE KARŞI KARŞIYA BIRAKACAKTIR"
Referandumu takip eden AGİT gözlem heyeti düzenledikleri basın toplantısında "Referandumun Avrupa Konseyi standartlarından uzak olduğunu, YSK'nın mühürsüz pusulalar hakkındaki kararının önemli bir güvenceyi ortadan kaldırdığını" açıkladı.
Dün itibariyle YSK'ya (Yüksek Seçim Kurulu) ziyarette bulunan uluslararası gözlemciler, ellerindeki raporları teslim ettikten sonra, asıl raporu sekiz hafta içerisinde açıklayacaklarını bildirdiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, AGİT'in bu açıklamalarına adeta ateş püskürdü, "Haddinizi bilin, haddinizi" diyerek kararı tanımadığını ifade etti.
AGİT gözlemcileri ise, kendilerini Türk yetkililerin davet ettiğini ve sadece görevlerini yaptıklarını söyleyerek, açıklanacak esas raporu işaret etti. Ayrıca, Avrupa Konseyi'nin anayasal konulardaki danışma örgütü olan Venedik Komisyonu, anayasa değişikliği maddelerinin TBMM'deki oylamaları esnasında milletvekillerinin "gizlilik ilkesini" ihlâl etmesinden tutun da partili cumhurbaşkanının yargıya yapacağı atamaların tarafsızlığına kadar pek çok noktada endişe duyduğunu dile getirdiler.
Açıklanacak olan komisyon raporu Türkiye açısından ciddi bir risk oluşturmaktadır. Türkiye, AGİT'in referanduma ilişkin raporları görmezden gelme, yok sayma hakkına sahip değildir. Böyle bir durum uluslararası arenada zaten ziyadesiyle yalnızlaşan ülkemizi ciddi sıkıntılar ile karşı karşıya bırakacaktır.
Hem AGİT’in hem de Venedik Komisyonu’nun açıklamış olduğu rapor özetlerinden hareketle, iki örgütünde raporlarında olumlu sonuçlar açıklanmazsa Türk Dışişleri "bu kararı tanımıyoruz" demenin haricinde bir şeyler yapmak zorunda değil midir?
Cumhurbaşkanı nazarında Türkiye'nin bu tavrı devam ederse topyekûn Avrupa'nın bir ambargosu ile karşılaşmamız söz konusu olabilir.
En azından bu restleşmeler devam ederse Türkiye'nin Batı ile olan entegrasyonunun ciddi manada zarar göreceği açıktır. Dünya ile bütün bağları kopmuş/koparılmış, hiçbir uluslararası örgütün hakkında olumlu açıklamada bulunmadığı, dış ticaret hacminin bitme noktasına geldiği bir Türkiye manzarası şüphesiz ki hiçbir vatandaşımızı memnun etmeyecektir.