Afrika'nın en uzun süreli iç savaşlarından savaşlarından biri, Temmuz ayında Fransa'nın, Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenlik iddiasını tanımasıyla ilk dafa son bulmaya yaklaştı. Bu adım, Fas'ın askeri üstünlüğünün yanı sıra yerli Sahravi bağımsızlık hareketine eninde sonunda bir tür özerkliğe razı olmaktan başka seçenek bırakmayacak gibi duruyor. İşte bu gerçek, mülteci kamplarında yaşayan 173,000 Sahravi için tatmin edici olmasa da onların ve destekçisi Cezayir için şimdilik en iyi seçeneği, Fas ile mümkün olan en iyi barış koşulları için müzakere etme fırsatını yakalamak. Binlerce insanı vatansız bırakan ve sefalet içinde yaşamalarına neden olan bir savaşın sona erdirilmesi ve Fas-Cezayir ilişkilerinde önemli bir rahatsızlığın ortadan kaldırılması bölgesel istikrarı da güçlendirecektir.
Bölgenin yerli nüfusu ve siyasi askeri liderliği POLISARIO Cephesi, İspanya'nın bölgeyi kontrol ettiği 1970'lerden bu yana bağımsızlık için mücadele ediyor. İspanya'nın 1975'te çekilmesinin ardından Fas, bölgeyi sahiplendi, işgal etti.
POLISARIO, komşusu Cezayir'in de yardımıyla bölgeyi geri almak ve Sahravi Arap Demokratik Cumhuriyeti'ni kurmak için başarısız bir çaba sarf etti.
Birleşmiş Milletler 1991 senesinde çatışmayı çözmek için devreye girdi ve bölgenin statüsü konusunda bir referandum düzenlemekle görevli bir barış misyonu kurdu. Fakat planlanan referandum hiçbir zaman gerçekleşmedi ve bölgenin eski sakinlerinin çoğu, Cezayir'deki mülteci kamplarına sürgün edilirken bölge, Fas'ın kontrolü altında kalmaya devam etti.
2020 yılında dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Fas'ın Abraham Anlaşmaları kapsamında, İsrail'i tanıdığı gibi “Fas'ın tüm Batı Sahra üzerindeki egemenliğini” tanıdığını ilan etti. ABD tutumundaki değişiklik bununla da kalmadı ve “Adil ve kalıcı bir çözüm için tek temel” olarak gördüğü Batı Sahra özerkliği için 2007 tarihli Fas önerisini destekledi. O dönemde Cezayir de dahil olmak üzere Sahra'nın bağımsızlığını destekleyen pek çok ülke, Trump'ın açıklamasını zarar verici ve sonuçsuz bir dönüş olarak değerlendirmişti. Fakat o zamandan bu yana 37 ülke ABD'nin izinden gitti ve Fransa'nın tavrı da burada oldukça belirleyici oldu.
Mağrip coğrafyasının en son sömürgeci gücü olan Fransa, bölgenin tartışmasız en etkili dış aktörü olmaya devam ediyor. Faransa bölgedeki ekonomik geleceğini Fas'a bağlı görüyor.
Fransa'nın Batı Sahra sorunundaki tarafsızlığını sona erdirme kararı, Fas'ın egemenlik iddialarını destekleyen ve giderek güçlenen bir uluslararası konsensüsü yansıtmakta ve güçlendirmekte. POLISARIO, Fas'ın 2007'deki özerklik planında sunduğundan daha fazla tavizi müzakere etmek için hızlı hareket etmezse, Fas'ın şu anda sahip olduğu fiili kontrol kalıcı statü haline gelme tehlikesiyle karşı karşıya.
Avrupa'nın Fas'ın egemenlik iddialarına karşı muhalefeti, kısmen Fas ile Avrupa arasındaki ticaretin artması, kısmen de ABD'nin emsal teşkil etmesi nedeniyle son yıllarda azaldı. Çoğu Arap Birliği ülkesi ve birçok Afrika Birliği ülkesi de zamanla aynı çizgiye geldi. Çin, Rusya, Türkiye, İngiltere ve İtalya gibi etkili devletler resmi olarak tarafsız kalmaya devam ediyor ama bu ne kadar sürecek?
Birleşmiş Milletler barışçıl bir çözüme yönelik gerçek bir ilerleme kaydedemediği için Fas, ekonomik olarak geliştirmeye ve yerleşmeye devam ettiği bölgenin dörtte üçünden fazlasını kontrol ediyor ve Fas devletine giderek daha fazla entegre ediyor.
POLISARIO, Fas'ın tüm bölge üzerinde kontrolünü öngören ancak halkının “münhasır yetkilere sahip yasama, yürütme ve yargı organları aracılığıyla işlerini demokratik bir şekilde yürütmesine” izin vermeyi teklif eden 2007 Özerklik Planı’nı reddetti. On yedi yıl sonra, POLISARIO'nun askeri olarak bağımsızlığını kazanamaması şu soruyu gündeme getiriyor: POLISARIO'nun özerkliği kabul etmesi için Fas'ın ne gibi ek tavizlere ihtiyacı var?
Cezayir'in güneybatısındaki Tindouf kasabası yakınlarındaki beş mülteci kampında ikamet etmek zorunda kalan 173.600 Sahravi’nin geri dönüş hakkı da elbette bu konuların başında geliyor.
Fas'ın planı “geri gönderilecek kişilerin ülkenin dokusuna tam entegrasyonunu” vaat etse de Sahraviler kimin geri dönebileceğine dair daha fazla ayrıntı isteyeceklerdir. Geri dönmemeyi tercih edecekler için ise net seçeneklerde ısrarcı olacaklardır.
Sorunlar sadece bununla da sınırlı kalmıyor elbette: BM mülteci ajansı ya da diğer yardım kuruluşları bu insanların yeniden yerleştirilmesine yardımcı olacak mı? Sahraviler Fas'tan geri alamayacakları ya da almamayı tercih edecekleri bölge içindeki mülkleri için ne tür bir tazminat talep edecekler? Yerlerinden edilen Sahravilere tazminat ödeyecek bir bağışçı devletler koalisyonu var mı?
1948'de Birleşmiş Milletler üye devletlerden Filistinli mültecilere tazminat ödenmesi için mali destek sağlamalarını istemişti, ancak benzer örnekler oldukça nadir ve hükümetler yeni bir emsal oluşturma konusunda isteksizler. Sahravili mültecilere, bölgeden çıkarılan doğal kaynaklardan elde edilen gelirlerden ödeme yapılarak tazminat ödenebilir mi?
Geri dönmeye karar veren Sahraviler için Fas devleti içinde ek özerklik biçimleri düşünülebilir mi? Lübnan'ın mezhep sistemi veya Irak'ın etnik kota sistemi gibi MENA bölgesindeki demokratik siyasi düzenlemeler, azınlıkların ulusal düzeyde temsilini garanti altına alan özel hususlar içermekte. Sahraviler de buna uygun düzenlemeler önerebilirler. Örneğin, Sahraviler Fas parlamentosunda Sahravi temsiliyeti için belirli sayıda sandalye talep edebilir mi? Sahraviler, Fas'ın kral tarafından atanan başbakanının her zaman bir Sahravi olmasını talep edebilir mi?
Fas’ın özerklik önerisi, “bu af kapsamındaki olaylara dayalı olarak her türlü yasal takibat, tutuklama, gözaltı, hapis veya gözdağı verilmesini engelleyen” genel bir affı da içinde barındırıyor. Ancak plan, hangi Sahravileri kapsayacağı konusunda net değil. Bölge dışında yaşayan Sahravileri mi yoksa Fas'ta hapsedilenleri mi kapsayacak? Fas, Sahravi bağımsızlık yanlılarını ve insan hakları savunucularını hapiste tutuyor ancak Fas mahkemeleri onları cezai suçlardan mahkum ettiği için onları “siyasi mahkum” olarak tanımıyor. Şüphesiz ki POLISARIO, herhangi bir anlaşmanın parçası olarak bu tür Sahravi mahkumların hepsinin olmasa da çoğunun serbest bırakılmasını isteyecektir.
Sahravi halkının etnik-ulusal tanınma ve korunma taleplerinin yanı sıra, çatışmaya müzakere yoluyla bulunacak herhangi bir çözümde başka çıkarların da gözetilmesi gerekecektir: özellikle de mevcut Sahravi liderliği ve Cezayir hükümetinin çıkarlarını…
50 yıllık bağımsızlık mücadelesinin ardından POLISARIO liderliği bu hedefe ulaşmak için büyük bir baskıyla karşı karşıya ve birçok Sahravi bu liderliği “antika” ve etkisiz olarak tanımlıyor. Birçoğu bölgede hiç yaşamamış olan yeni nesil Sahraviler, liderliği şiddetli bir yaklaşım tarzı için kışkırtıyor.
POLISARIO liderlerinin bağımsızlıktan resmen vazgeçmeleri ve bir darbeyi önleyebilmeleri için, başka bir zafer iddia edebilmeleri gerekiyor. POLISARIO liderliğinin maksimalist hedeflerinden bağımsızlık dışında bir hedefe doğru geri adım atması için nasıl bir “çıkış rampası” geliştirilebileceği ise henüz meçhul.
Cezayir için Batı Sahra çatışmasını sürdürmek, rakibi Fas'ı kızdırmak için önemli bir araç. Cezayir uzun zamandır özellikle Batı Sahra'da dekolonizasyonun önemini vurgularken, POLISARIO'nun Fas'ın özerkliğini kabul etmesi Cezayir'e Fas'ın egemenliğini de kabul etmesi için iç politikada bir kılıf sağlayacaktır.
Cezayir, Fas'tan doğrudan Cezayir'in yararına olacak tavizler koparmadan POLISARIO'yu özerkliği kabul etmekten caydırabilir ve muhtemelen caydıracaktır da. Fas ve Cezayir Batı Sahra'daki çatışmayı diğer ikili çatışmalarla ilişkilendirmek konusunda isteksiz davrandılar ancak Cezayirliler Sahravilerin Fas'ın özerklik planını tek taraflı olarak kabul etmeye doğru ilerlediklerini düşünürlerse bu muhalefetin üstesinden gelinebilir.
Böyle bir senaryoda Cezayir Fas'tan ne gibi tavizler isteyecektir? Cezayir, Mağrip-Avrupa Gaz Boru Hattı üzerinden gaz sevkiyatını daha uygun koşullarda yeniden başlatmayı isteyebilir mi? Cezayir, birbirlerinin rejimlerini zayıflatmaya veya istikrarsızlaştırmaya çalışan grup ve bireylere sınır ötesi destek verilmesini açıkça kınayan resmi bir deklarasyon talep edebilir mi? Cezayir bu tavizleri yeterli görür mü?
Uluslararası ivme şimdilerde tamamen Fas'ın tarafında. Çok da uzak olmayan bir gelecekte, Batı Sahra toprakları üzerindeki çatışma etkili bir şekilde sona erecek ve sadece bir avuç devlet Sahra bağımsızlığı için tartışmaya devam edecek. Fas'ın POLISARIO'ya karşı niteliksel askeri üstünlüğü göz önüne alındığında, Sahra halkının müzakereli bir çözümden başka seçeneği yok. POLISARIO daha fazlasını müzakere edemezse Fas Özerklik Planı, fiili çözüm haline gelecek. Bu gerçekle yüzleşmek Sahra halkı ve uluslararası destekçileri için yutması zor bir dolma ama bu gerçeği inkar etmeye devam etmek sadece daha az elverişli bir nihai çözümü garantiliyor.
Sahra halkının ve destekçilerinin, daha önce teklif edilenden daha fazlasını içeren bir çözümü Fas ile müzakere etme fırsatını yakalamaları kendi çıkarlarına gibi duruyor. Aksi takdirde, Afrika'nın en uzun süredir devam eden çatışmalarından birinin sonunda, sonuca ulaştığını inkar etmek olur.