Irak'taki Türkmen partileri, Irak Türkmen Cephesi öncülüğünde bir araya geldi ve bir karar verdi:
- Barzani'nin 25 Eylül'de yapacağı "Kürdistan referandumu"nu boykot edeceğiz.
- Gerekirse canımızı veririz; Türkmeneli'nden vazgeçmeyiz!
***
Kerkük İl Meclisi'nin, "referanduma katılma" kararını, Türkmen ve Arap üyelerinin bulunmadığı toplantıda, "gayrimeşru" biçimde almış olmasına rağmen bunun "fiili durumun oluşmasını" engellemediğini düşününce, bu "boykot", Türkmenlerin duruşunu tarihe not düşmek dışında hangi somut sonucu doğuracak emin değilim. Güya referanduma karşı olan uluslararası camia "Aaaa Türkmenler katılmadıysa olmaz, zinhar tanımıyoruz biz bu sonucu" mu diyecek mesela?
Hiç sanmıyorum!
***
Öte yandan...
Dünya, iddia ettiği kadar adil, iddia ettiği kadar vicdanlı, iddia ettiği kadar hak ve özgürlükler hamisi bir yer olsa; yahut Türkiye, iddia ettiği gibi "ağabeylik" edebilse Türk Dünyası'na, hamaset dışı alanlarda da inansa Kerkük'ün "Türk toprağı" olduğuna, tek başına bu "duruş"la verilen mesaj bile yeterdi Irak'ın kuzeyini o peşmerge bozuntusunun başına yıkmaya!
***
Hal bu olmadığına göre sormak durumundayız:
Peki şimdi ne olacak?
Sadece Türkmenler değil, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Nuceyfi de, Irak Başbakanı Haydar Al Abadi de, sözcüsü Saad Al Hadithi de, Kerkük'ün referanduma katılması yönündeki kararın "illegal" biçimde alındığını ve "Irak Anayasası'na aykırı" olduğunu söylediği halde, Kerkük'ün hükümetin onayı olmadan Barzani bölgesine katılamayacağı en üst düzeyde, resmen ilan edildiği halde, sair zamanda "bölgenin geleceği, huzuru, refahı vs. için komşuların iç işlerine müdahalede hiçbir sakınca görmeyen" Türkiye izleyecek mi olup biteni öylece?
"Kabul edilemez" demekten bir adım ötesine geçmeyecek ve aslında "kabul mu edecek" olup biteni?
Bu referandum yapılır ve Barzani, kendi kontrolündeki sandıklardan, doğduğu günden bu yana uğruna yetiştirildiği amaca basamak olacak sonucu çıkarırsa...
Kerkük Valilik makamını işgal eden müptezel, günlerdir savurduğu tehditleri daha ileri götürür ve "Türkmenleri Kerkük'ten kovmaya" kalkarsa...
Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi'nin dediği gibi "yeni çatışmalar" kapıdaysa ve Türkmenler vatanları uğruna son damla kanlarına kadar savaşa başlarsa... Türkmen-Arap bölgelerindeki direniş mitingleri, yürüyüşler provoke edilirse...
Peşmerge ordusunun katline mi terk edilecekler?
Daha açık sorayım:
"Sıfır"dan sorun yarattığı Suriye'ye soktuğu ordusunu Kerkük'e de aynı şekilde gözü kapalı sokacak mı "başkomutanımız"?
Barzani'nin üzerine de bomba yağdıracak mı?
Yoksa "dünya petrol gelirlerinin yüzde 4'ü büyüktür yeryüzünün bütün Türk/Türkmenlerinin canından" mı?
***
Kerkük gidiyor;
Başta Erbil nice Türk ilinin gittiği gibi...
Ve bu durumu "tespit etmek" hiçbir şeyi değiştirmediği halde, "Kerkük'ün gittiğini haykırmayı" muazzam bir mücadeleymiş gibi yutturmaya kalkan kim varsa;
Sahtekârsınız!
Bu dünyada neyi garantiye almış olursanız olun teslimiyetinizle, Kerkük'ü terk etmemek için kendini yakan Türkmen kızı Zehra'dan, Ata Hayrullah'a, Necdet Koçak'tan Rıza Demirci'ye; bir millet bütün şehitleri, gazileri, dulları, öksüzleri, yetimleriyle iki yakanıza yapışacak ahirette!
---
Erdoğan'ı yetiştiren sistemi mi beğenmiyorsunuz siz şimdi?
Muhalefet edenlerin tepkilerinin nedeni belli, üç aşağı beş yukarı ne söyleyecekleri de öyle... Bu nedenle, mümkün olduğu, tahammül edebildiğimce yandaş medyadan takip etmeye çalışıyorum "müfredat polemiği"ni...
Aman Yarabbim... Ne inciler... Ne eşsiz analizler... Ne benzersiz bakış açıları...
Birkaç gün önce, içlerinde en bir yandaş olan TV kanalının haber bülteninde, konuyla ilgili mikrofon uzattıkları uzman, uzun uzun Osmanlı eğitim sistemini övdükten sonra aynen şunu dedi:
- Beğenmedikleri o eğitim sistemi, Mustafa Kemal gibi bir adam yetiştirdi!
Yani, o kadar muhteşemdi!
( Aynı zamanda "Mustafa Kemal'in vasıfları"na dair bir itiraf da olan bu sözü bir köşede saklayın, ne zamanki içlerinden biri ağzından salyalar aka aka saldırmaya kalkarsa hatırlatırsınız bu yüceltişi...)
***
Aklımın almadığı bir yer var... İktidar yanlıları madem meseleye bu pencereden bakmamızı istiyorlar, kendileri niye aynısını yapmıyorlar?
Öyle ya, bu mantığa göre, Cumhuriyetin okulları da "Recep Tayyip Erdoğan gibi birini yetiştirdi"; Erdoğan'ın nesinden memnun değiller, nesinden rahatsızlar ki onu yetiştiren sistemi yıkmak istiyorlar?
