Adolf Hitler suikastları

Adolf Hitler suikastları

1940'lı yılların başında Avrupa, Nazi Almanyası'nın pençesinde kıvranırken, Adolf Hitler'e karşı düzenlenen suikast planları, karanlık bir gölge gibi Berlin'in üzerine çökmüştü. Bu suikastlar, Hitler'in sadece düşmanları tarafından değil, kendi halkı ve yakın çevresi tarafından bile nefret edildiğinin kanıtıydı. Peki, bu planların arkasında kimler vardı? Neler yaşandı? Ve tarihin tozlu raflarında yerini alan bu olaylar, günümüz tarihçileri tarafından nasıl değerlendiriliyor?

Karanlık savaş yıllarında, Adolf Hitler'e karşı düzenlenen suikast girişimleri, tarihin en gerilimli olayları arasında yer alır. Nazi Almanyası'nın liderini hedef alan bu planlar, yalnızca dış düşmanlar tarafından değil, Hitler'in kendi halkı ve çevresi tarafından da nefret edildiğini gösterir. Bu suikastlar, hem Nazi rejiminin içindeki derin çatlakları hem de Hitler'in etrafındaki ihanet ve güvensizlik atmosferini ortaya koyar. Bu yazıda, Hitler'e yönelik üç önemli suikast girişiminin ayrıntılarına inecek ve bu olayların tarihin akışına nasıl etki ettiğini keşfedeceğiz.

WOLF'S LAİR'DE PATLAYAN BOMBALAR (20 TEMMUZ 1944)

Hitler'e yönelik en meşhur suikast girişimlerinden biri, 20 Temmuz 1944'te gerçekleşti. Oberst Claus von Stauffenberg, Hitler'i öldürmeyi amaçlayan Valkyrie Operasyonu'nun başrolündeydi. Wolf's Lair olarak bilinen Doğu Prusya'daki Hitler'in karargâhında, toplantı sırasında masanın altına yerleştirilen bir çanta içindeki bomba patladı. Patlama, odayı enkaz haline getirdi ve dört kişinin ölümüne yol açtı, ancak Hitler mucizevi bir şekilde hayatta kaldı. Bu başarısız girişim, Nazi Almanyası'nın sonunu getirmekten çok uzaktı, ancak Hitler'e sadakat yemini eden subaylar arasında bile derin çatlaklar olduğunu gösterdi.

Patlama sonrası Berlin'de bir süreliğine kaos hâkim oldu. Stauffenberg ve diğer komplocular, Hitler'in öldüğünü ve kontrolü ele geçirdiklerini düşündüler. Ancak, Hitler'in yaşadığının öğrenilmesiyle birlikte Valkyrie Operasyonu hızla çöktü. Komplocular kısa sürede yakalandı ve acımasızca idam edildiler. Bu olay, Hitler'in paranoyasını artırdı ve ihanet korkusuyla daha da baskıcı bir rejim kurmasına neden oldu.

gettyimages-53376945-53f5177.jpg

BÜRGERBRÄUKELLER'DEKİ ŞANSLI KAÇIŞ (8 KASIM 1939)

8 Kasım 1939'da, Hitler'in yıllık konuşmasını yaptığı Münih'teki Bürgerbräukeller'de, Johann Georg Elser adında bir marangozun hazırladığı bomba patladı. Ancak Hitler, her zamanki konuşma süresinden daha kısa konuşmuş ve salondan ayrılmıştı. Bomba, konuşmadan sadece birkaç dakika sonra patladı ve sekiz kişinin ölümüne, çok sayıda kişinin de yaralanmasına neden oldu. Elser, İsviçre'ye kaçmaya çalışırken yakalandı ve Dachau toplama kampında 1945 yılında idam edildi. Elser'in yalnız başına gerçekleştirdiği bu girişim, Hitler'in düşmanlarının ne kadar çeşitli olduğunu ve Nazi rejiminin içinde bile direnişin var olduğunu ortaya koydu.

Bu suikast girişimi, Hitler'e karşı yapılan planların ne kadar ince hesaplandığını, ancak bir o kadar da şans faktörünün etkili olduğunu gösteriyordu. Hitler, bu girişimden sonra daha dikkatli oldu, ancak bu bile onu diğer girişimlerden koruyamadı.

ÜÇÜNCÜ DENEME VE UZUN BIÇAK OPERASYONU

Mart 1943'te, Hitler'e yönelik bir başka suikast girişimi gerçekleşti. General Henning von Tresckow ve Fabian von Schlabrendorff tarafından düzenlenen bu plan, Hitler'in uçakta olacağı varsayımıyla tasarlanmıştı. Bir bombanın içine yerleştirildiği şarap kutusu, Hitler'in uçağında patlayacaktı. Ancak, bomba infilak etmedi. Hitler, bu sefer de şanslıydı.

Tresckow ve Schlabrendorff'un suikast planı, Hitler'in gücünü kırmak ve Alman ordusu içindeki direnişi desteklemek amacıyla tasarlanmıştı. Ancak başarısızlık, her iki subayı da tehlikeye attı. Sonuç olarak, bu girişimden sonra Gestapo, ordu içindeki direniş hareketlerini daha sıkı takip etmeye başladı ve Hitler'e sadık olmayan subaylar sistematik olarak ortadan kaldırıldı.

georg-elser-1939-dw-vermischtes-frankfurt-main-archiv-jpg.jpg

TARİHÇİLERİN GÖZÜYLE HİTLER SUİKASTLARI

Hitler'e yönelik suikast girişimleri, sadece Nazi Almanyası'nın çöküşüne yönelik birer hamle değil, aynı zamanda Alman toplumunun ve ordusunun içindeki derin çatlakların bir göstergesiydi. Ünlü tarihçi Ian Kershaw, bu girişimlerin, Hitler'in yalnızca dış düşmanlar tarafından değil, kendi halkı tarafından da nefret edildiğini açıkça gösterdiğini belirtir. Kershaw'a göre, bu girişimlerin başarısız olması, Hitler'in kaderinin değiştirilemeyeceğine inananların sayısını artırdı ve savaşın uzamasına neden oldu.

Bir başka tarihçi Joachim Fest, bu suikast girişimlerini Nazi rejiminin totaliter yapısının kırılganlığına işaret eden önemli olaylar olarak değerlendirir. Fest, özellikle 20 Temmuz 1944 suikast girişiminin, Hitler'in ordusu içindeki derin rahatsızlığı ve memnuniyetsizliği açığa çıkardığını söyler. Bu girişim, Nazi liderlerinin bile Hitler'den kurtulmayı düşündüğünü gösteren çarpıcı bir kanıttır.

Tarihçi Richard J. Evans ise, Hitler'e karşı düzenlenen suikastların, Nazi rejiminin içinde bile muhalefetin var olduğunu ve bu muhalefetin, Almanya'nın kaderini değiştirebileceğine inanan bir grup cesur insan tarafından sürdürüldüğünü vurgular. Evans, bu suikast girişimlerinin, Hitler'in saltanatının ne kadar kırılgan olduğunu ve ona karşı duyulan nefretin ne kadar derinlere indiğini kanıtladığını ifade eder.

f51e7654-888b-401c-a856-51900a207a0d.jpg

KADERİN İNCE İPLERİ

Hitler'e karşı düzenlenen bu suikast girişimleri, sadece tarih kitaplarında birer olay olarak yer almakla kalmadı, aynı zamanda dünya tarihinin akışını değiştirebilecek olaylar olarak da hafızalarda yer etti. Ancak, bu girişimlerin hiçbiri başarılı olmadı ve Hitler, ölümüne kadar Almanya'yı yönetmeye devam etti. Yine de, bu suikastlar, Nazi rejiminin içindeki kırılganlığı ve Hitler'e karşı duyulan derin nefreti gözler önüne serdi. Tarihçilerin de vurguladığı gibi, bu girişimler, Hitler'in saltanatının sonunu getiremese de, Nazi Almanyası'nın içinde bulunduğu kaosun ve güvensizliğin birer yansımasıydı.

hitlers-power.webp