Adil olun!
Bir siyasi parti genel başkanının -yaşı, iklim koşulları, muhtemel provokatif tehditler de göz önüne alındığında- "canı pahasına" sürdürdüğü adalet arayışını anlayabilmek için her şeyden önce bu kavramdan haberdar, daha önemlisi bu kavrama taraftar olmak lazım galiba.
HDP'li Ahmet Türk ve arkadaşlarının "Adalet Yürüyüşü"ne destek vermesi üzerine doruk noktasına ulaşan itibarsızlaştırma çabasına bakıp gördük ki;
Adil değiller.
Adil olmak zorunda kalacakları bir Türkiye de istemiyorlar.
Yalan, yanlış, ayıp; her ne olursa olsun yapan kendileri/kendilerinden olduğu müddetçe mübah sayıp, başkası yaptığında utanmazca günah diye yaftalamaya alışmışlar. Adaletsizliğin, haksızlığın, bencilliğin, vicdansızlığın kendilerine sağladığı pervasızlık konforu(!)ndan vazgeçemiyorlar.
***
Milliyetçi yayınlar yapan bir internet sitesinde gördüm dün...
Kemal Kılıçdaroğlu ile Ahmet Türk'ün yan yana fotoğrafını basıp "ihanet yürüyüşü" diye tanımlamış "adalet yürüyüşünü".
Haliyle merak ettim:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sorulan bir soru üzerine "74 yaşındaki Ahmet Türk, rahatsızlığı nedeniyle insani boyut göz önünde bulundurularak tedavisine fırsat verecek şekilde tutuksuz yargılanmalı" dediğinde de aynı tanımlamayı yapabilmiş mi?
Öyle ya, Ahmet Türk'ün adalet yürüyüşüne katılabilmesini asıl sağlayan MHP liderinin o günkü çıkışı değil mi? Yoksa, AKP iktidarı, en çok da milliyetçilerin oyuna muhtaç olduğu günlerde, Türk'ü tahliye etmeye kalkışabilir miydi?
Kaldı ki, bununla da kalmamış, MHP Genel Başkanı, Ahmet Türk'ün tahliyesinden sonra aynen şunları söylemişti:
''Tahliye edilmiş olmasından memnuniyet duydum. Biz 2007 yılında TBMM'ye girdiğimizde orada birçok siyasi parti vardı. Sayın Aysel Tuğluk hanımefendi ve Sayın Ahmet Türk bizim bulunduğumuz bölüme gelerek hayırlı olsun temennilerinde bulundular. Farklı ideoloji de olsa, siyasette bunlar güzel şeyler. Çatışma ortamı da olsa insanlığı heba etmemek lazım. Bir randevu talebi gelmedi. Olursa niye randevu vermeyelim?"
***
Şimdi ne demek istediğimi gayet iyi anladığı halde, başkaları da anlamasın diye sağa sola çekmeye çalışan aklı evveller olacaktır:
"Ahmet Türk'ü mü savunuyorsun?" diye carlayan, "Yeniçağ'ın Bahçeli düşmanlığı" diye uyduruk bir klişeye bağlayan filan...
Halbuki mesele ne Ahmet Türk... Ne Kemal Kılıçdaroğlu... Ne Devlet Bahçeli...
Mesele;
Bahçeli HDP'lileri "hanımefendi-beyefendi" diye anıp "insani yönleri"ne atıf yapar, randevu verebileceğini açıklarken, Ahmet Türk'ün tahliyesinden memnuniyet duyduğunu söylerken "teröristin salınmasına mı sevindin" diyemeyenlerin, demeyenlerin, aynı kişi Kılıçdaroğlu ile yürüdüğünde amansızca "ihanet" oklarını çekmeleri...
Velhasıl mesele, iki yüzlüğünün kutsanıyor olması siyasette.
Kime batacağına bakarak belirlemeyin iğne mi lazım, çuvaldız mı!
Adil olun.
---
Mürekkebi kurumadan...
Ahmet Türk adı bu kadar gündemde olunca çağrışım yaptı... Bir başka Ahmet Türk; araştırmacı, daha Nisan ayı başında bakın ne yazmıştı:
"...beraberindeki CENTCOM ile özel savaş ve istihbarat şirketleriyle birlikte bölgeye çöken ABD, piknik yapmak için gelmedi burnumuzun dibine! PKK/YPG/PYD'yi düzenli ordular formatına sokup ağır silahlarla donatan ve coğrafyayı İsrail ve Rusya ile beraber yeniden biçimlendiriyorlar!
(...) Şu sıralar bölgede Kürt federasyonuyla birlikte jeopolitik büyüme ve İsrail'in Ortadoğu'da genişleme eğilimi göstereceği bir gelecek tasavvuru sürecinin taşları itina ile döşeniyor!
Bölgede 'oyun dışı' bırakılan Türkiye'nin, önümüzdeki dönemde zorunlu olarak bu gidişata razı olacağını (...)doğacak riskleri de tıpkı Çözüm Süreci'nde olduğu gibi kamuoyundan uzak tutarak süreç yürüteceğini düşünüyorum.
16 Nisan'a kadar almaza yatıyor ama ayak sesleri duyulmaya başlanan Kuzey Irak'ta Kürdistan devleti ilanına mevcut Sayın Erdoğan ve iktidar kapasitesi sıcak bakıyor. Hatta Suud başta olmak üzere, Körfez ülkeleriyle birlikte müstakbel Irak Kürdistan'ını ilk tanıyacak ülkenin Türkiye olacağı gerçeği kimseyi şaşırtmasın!"
---
"Adalet yürüyüşü"nü ihanet, "demokrasi nöbeti"ni marifet sayıyorlar ama hiç düşünmüyorlar; adaletin olmadığı yerde demokrasiyi "nöbet"le yaşatmak mümkün mü acaba!