1 Mart Cuma günü İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde, akşam saatlerinde Belgrad Ormanı yönüne doğru ATV motorla seyir halinde olan Oğuz Murat Arıcı, arızalanması üzerine aracını yol kenarına çekti.
O esnada Timur C. yönetimindeki lüks araç, yol kenarında bekleyen ATV motora çarptı.
Çarpmanın etkisiyle sulama kanalına düşen ATV motorun altında kalan Oğuz Murat Arıcı yaralandı.
Arıcı, ihbar üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ekiplerince ambulans ile hastaneye kaldırıldı.
29 yaşındaki genç adam, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Arıcı’nın bir çocuk babası olduğu öğrenildi.
OĞLUNU ALARAK MISIR’A KAÇIRDI
Kaza sonrası Timur C.’nin telefon ile arayarak olay yerine gelmesini istediği annesi yazar Eylem Tok, oğlunu da alarak kaza yerinden kaçtı.
Anne ve oğlun gece saat 02.00 sıralarında İstanbul Havalimanı’na geldikleri ortaya çıktı. İkilinin, havalimanındaki işlemlerinin ardından uçakla Mısır’a gittikleri öğrenildi.
GÖRÜNTÜLER ORTAYA ÇIKTI
Eylem Tok ve Timur C.'nin kaza yerinden ayrıldıktan sonra İstanbul Havalimanı’na geliş görüntüleri ortaya çıktı.
Görüntülerde anne ve oğlun araçla geldikleri havalimanında turnikelerden geçtikleri ve daha sonra da pasaport kontrol noktasından ilerleyerek uçağa gittikleri görüldü.
EYLEM TOK: GELİP TESLİM OLACAĞIZ
Oğuz Murat Acı'nın ölümüne neden olan 16 yaşındaki oğlunu Mısır'a kaçırdığı ortaya çıkan anne Eylem Tok, olaya ilişkin bir açıklama yaptı.
Tok, "Oğlumun bizden habersizce o gün arabam ile dışarıya çıkmasının tüm sorumlusu benim, bunu kabul da ediyorum. Dönüp doğru olanı yapacağız ve adalete teslim olacağız." dedi.
Tok tarafından yazılı olarak yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Öncelikle yaşanan tüm bu olaylar nedeniyle ne kadar üzgün olduğumu, ne kadar korktuğumu ve paniklediğimi belirtmek istiyorum. Kazadan bahsetmek benden ve ailemden önce, kazazedeler ve ailelerini daha çok üzecektir ve yıpratacaktır. Ancak oğlumun bizden habersizce o gün arabam ile dışarıya çıkmasının tüm sorumlusu benim, bunu kabul da ediyorum. Ben bir anne olarak bu durumun yaşanmaması adına gereken tüm tedbirleri almalıydım.
Ancak ne yazık ki yazılanların hepsi doğru değil, oğlum olaydan sonra kaçmadı, aksine olay yerine yardıma gelen insanlarla birlikte o da yardım etti ki ambulans ve ekipler de çağrılmıştı, ancak ben sonrasında çok korktum. Yalan söyleyemem, bir anne olarak oğlum darp edilir mi? Başına bir şey gelir mi? diye.
Ne olduğunu anlayana kadar yurt dışına çıkarmak istedim ve yurt dışına çıktıktan sonra boşanmış olduğum, oğlum Timur'un babası Bülent ile tüm yaralıların, kazazedelerin ilgilenilmesi için konuştuk. Biz yurt dışına çıkarken bir mağdurun öldüğünü dahi bilmiyorduk ki; bunu öğrenince, evet ne yaparsak yapalım bu acı tarif edilemez ve dindirilemez ama hemen aile ile iletişime geçmeye çalıştık.
"DÖNÜP DOĞRU OLANI YAPACAĞIZ VE ADALETE TESLİM OLACAĞIZ"
Timur ise olayın olduğu andan itibaren her gün 'Lütfen Türkiye'ye dönelim ve ben cezam ne ise onu çekeyim, ben bir aileyi dağıttım' diye ağlıyor. Hiçbir zaman burada kalmak, bu suçlamalardan kaçmak gibi bir düşüncesi olmadı onun. Ama annelik iç güdüsü, lütfen beni de anlayın. Ben olay yerinde insanların telefonlarını da toplamadım, bunlar doğru değil. Çok çok üzgünüm. Oradaki tüm çocuklar bizim de çocuklarımız, kazada ölen kardeşimizin ailesi bizim de ailemiz. Biz dönüp doğru olanı yapacağız ve adalete teslim olacağız. Hem kendim adına hem de oğlum adına tüm kamuoyundan içtenlikle özür diliyorum."