Adam, hesap ya da çıkar adamı!
Bilmem farkında mısınız? Türkiye'de insan malzemesinde ciddi bir bozulma var. Millisi gayri millisiyle, ateisti dindarıyla, sağcısı solcusuyla her kesimde olağanüstü bir yozlaşma yaşanıyor. Sağcı solcu gibi, ateist dindar gibi, komünist milliyetçi gibi davranmaya başladı. Tabii tersi de doğru. Önce kavramlar sonra algılar daha sonra da insanlar bozuldu.
Konu "at izi, it izi" sorunu da değildir. Kim kimdir? Kim hangi kıbleye secde ediyor? Belli olmamasının da ötesindedir. İşin özü insanlığın var oluşundan bu yana belki de ilk kez Musa ile Firavun; Brütüs ile Sezar; kurt ile kuzu birbirine karıştırılmış durumdadır.
Melek de belli değil şeytan da... Dahası dost ve düşman iç içe girmiş. Riyakârlık üniformasını herkes yüzüne geçirmiş.
Güç ve nefis karşısında eğilip bükülmeden, öpmeyip öpülmeden inandıklarıyla amel eden kişiye adam denir. Adam, başını kendi omuzları üzerinde taşır, yürürken, özellikle de hayat merdivenlerini çıkarken hep kendi ayaklarının kullanır.
Her zaman adamın hesap ve çıkar adamına dönüşmesi söz konusu olabilir. Öyle insanlar vardır ki ömürlerine bir kudret elitine yaklaşılacak ya da ondan uzak durulacak zamanı planlamakla geçirirler. Onların ilkeleri, kanaatleri yoktur, dengeleri vardır. Cebinin birinde "evet" diğerinde "hayır" cevabıyla dolaşırlar. Kelimenin tam anlamıyla eski tabirle eyyamcıdırlar. Bunlara hesap adamı derler.
Bukalemunlar doğallıklarından, hesap adamları sahteliklerinden kılıktan kılığa girerler. Onlar için ahlak ve erdem yoktur, uygun ortam ve şartlar vardır. Dün yaraladığı arkadaşlarıyla bugün varını yoğunu bölüşebilir; bugün birlikte yemek yediği, koyun koyuna yattığı arkadaşlarını yarın boğazlayabilirler.
Onların idealleri ucuza alınır, ucuza kapatılır ve ucuza elden çıkarılır.
Bir de "adamın adamı" olan tipler vardır. Bunlar kendi varlıklarıyla ispat-ı vücut etme yeteneğini kaybetmiş kişilerdir. Ancak birinin adamı olmak ve ona tutunmak suretiyle var olabilirler. Yükselmeleri, adam yerine konmaları velinimetleri olan efendilerinin güçleriyle yakından ilgilidir. Efendileri yükseldiğinde onun emrine amade olanlar da onun eteklerinden tutunarak yükselirler. Değerleri ve inançları konjonktüre bağlı olarak değişir.
Adamın adamları ömürlerini efendilerini pazarlamakla geçirirler. Bu uğurda çirkini güzel, yalanı hakikat, nâmerdi mert gibi takdim ederler. Efendileri uğruna can verip ve can almakta asla tereddüt etmezler. Tetikçiler ve kiralık katiller, adamın adamı olmaya en uygun kişiliklerdir.
İktidar sahibi efendilerin, şahsiyet sahibi insan aramak diye bir sorunları yoktur. Kendilerine kayıtsız şartsız tabi olabilecek türden kimliksizleri her zaman tercih ederler. Onlar için esas olan düşünce ve uygulamalarını her şart altında destekleyecek, acınacak derecede kör bir sadakatle kendisine bağlı kalacak insanlarla etraflarını doldurmaktır. Bunun için de şahsiyetinden sıyrılıp, bireyselliğini terk edip, tam teslimiyete hazır insanları tercih ederler. Zira herkes adamın adamı olmak zilletine katlanamaz!
Ancak "Başkanın Adamları"dır ki başkan uğruna yanlışı doğru, haramı helal, çirkini güzel gösterebilirler. Onlar efendileri için gerçek kanaatlerini ve düşüncelerini saklarlar. İçlerinden nefret ederken yüze karşı gülmek, ilişkilerde rol yapmak, biri bin gösterip birilerine sunmak, sağlam bir güç odağı bulup istismar etmek, iktidar sahiplerinin yanında görünmek temel aldıkları ilkelerdendir.
Böyle bir birey, süreç içinde tabi olduğu sistemin ya da devlete hakim olanların amaçlarına hizmet eden bir araç haline gelir. O, artık kendisi aleyhine alışkanlık kazanmış bir başkasıdır. Onun bir kral soytarısı veya efendinin uşağı olması bu gerçeği değiştirmez.
Kısacası iktidarın adamı olmak zor iştir. Herkes bu zillete katlanamaz!