Adaletle emrolunmak
Her Cuma hutbesinde imam, “innellahe ye’muru bil-adli” diye başlayan ve “lealleküm tezekkerûn” kelimeleriyle biten ayeti okur. Nahl (16) suresinin 90. ayetini. Hüseyin Atay tercümesinde ayetin anlamı şöyle verilir: “Doğrusu, Allah, adalet etmeyi, iyi davranmayı, akrabaya bakmayı emreder; çirkin işleri, kötülüğü ve azmayı yasaklar. Düşünürsünüz diye Allah size öğüt veriyor.”
Abdulkadir Şener, Cemal Sofuoğlu (Allah rahmet eylesin!), Mustafa Yıldırım tercümesinde ise anlam şu şekildedir: “Hiç şüphe yok ki, Allah (indirdiği bu kitapta) insanlara adaletli davranmayı, iyilik yapmayı, akrabaya yardım etmeyi emreder. Hayâsızlığı, her türlü kötülüğü, azgınlık ve taşkınlığı ise yasaklar. Düşünüp tutasınız diye size böylece öğüt verir.”
Yüce Kitabımızın bu ayeti, Müslümanlıktaki emir ve yasaklar konusunun âdeta özetidir. Müminler, adaletli davranmakla emredilmiştir bir, ihsan yani iyilik yapmakla emredilmiştir iki, yakınlara îtâ yani yardımla emredilmiştir üç. Ve üç şey de müminlere yasaklanmıştır (nehyedilmiştir). Fahşâ yani çirkin işler (hayâsızlık), her türlü kötülük, azgınlık. Çirkin işler, kötülükler ve azgınlıklar şüphesiz başka ayetlerde ve çeşitli hadislerde açıklanmış, detaylandırılmıştır. İşte Müslümanlar bu ayete bakarak davranışlarını ayarlayabilirler ve iyi bir mümin olmanın ölçüsünü bulabilirler. Bu sebeplerle her Cuma bu ayetin cemaate okunması güzel bir gelenektir. Hutbede ayetin anlamının da verilmesi, geleneği daha da anlamlı kılar ve işlevsel hâle getirir.
Yukarıdaki iki paragraf “milliyetçilik”le ilgili değildir. Şüphesiz güzel ve faydalı sözlerdir ama “milliyetçilik”le ilgili değildir. Dinî bir kitap veya yazıda yer alabilecek, yahut da dinî bir sohbet sırasında ifade edilebilecek sözlerdir. Vaizler ve hatipler camilerimizde bunları Müslümanlara sık sık hatırlatmalıdır ve zaten hatırlatmaktadır.
Birtakım dinî grup ve cemaatler, sivil toplum kuruluşları da dinî konuları ele alabilirler; insanların dinin emir ve yasaklarına göre davranmaları için faaliyetlerde bulunabilirler. Ancak amaçları din olmayan siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları dinî konuları söylem ve faaliyetleri içine almazlar, almamalıdırlar. “Milliyetçilik” amaçlı sivil toplum kuruluşları da aynı şekilde dinî konuları söylem ve faaliyetleri içine almamalıdırlar. Burada akademik anlamda araştırmaları veya bilgilendirmeleri kastetmiyorum. Kastettiğim yönlendirmedir. İnsanları “mütedeyyin bir Müslüman” olmaya yönlendirmek dinî kuruluş ve şahısların, din görevlilerinin, din amaçlı sivil toplum kuruluşlarının işidir. Din amaçlı olmayan sivil toplum kuruluşları, faaliyetlerini, insanları mütedeyyin Müslümanlar hâline getirmeye yoğunlaştırıyorsa, mensuplarının mütedeyyin / dindar olup olmadığı konusunu öne çıkarıyorsa, sık sık dinî kaynaklara referanslarda bulunuyorsa ya amaçlarının dışına çıkmış olurlar, ya da daha kötüsü asıl amaçlarını gizlemiş olurlar. Oysa dinî bir amacı gizlemeye gerek yoktur; insanlar serbestçe dinî amaçlı sivil toplum örgütleri kurabilirler.
Din amaçlı olmayan ve olmaması gereken siyasi partiler için de aynı şey geçerlidir. Onların da insanları dindar yapmak için faaliyet ve emelleri olmamalıdır; sık sık dinî kaynaklara referanslarda bulunmamalıdırlar; mensuplarının dindar olup olmamasını mesele edinmemelidirler. Aksi takdirde din siyasete alet edilmiş olur. İslam tarihinde bunun çok acılarını çektik. Sıffin muharebesinden, Kerbela’da Peygamberin torunlarının katledilmesinden, Abbasilerin Emevi katliamına, çeşitli mezhep savaşlarına kadar pek çok facialar yaşadık. Bugünlerde de din söylemli bir parti ile din amaçlı bir cemaatin şiddetli kavgasını yaşamaktayız. Bütün bunlardan milletler zarar gördüğü gibi bizatihi dinin kendisi ve mensupları da zarar görmektedir. O hâlde dinî konular, din adamlarına ve din amaçlı sivil toplum kuruluşlarına bırakılmalıdır.
Şu anda iktidar partisinin devamlı dinî referanslarda bulunması, dini öne çıkarması diğer partileri, MHP’yi, hatta CHP’yi de etkilemektedir. Yapılacak iş, bu konuda AKP ile yarışmak olmamalıdır; çünkü böyle bir yarışta AKP’yi geçmek mümkün değildir. Muhalefet partilerinin yapması gereken, dini siyasete alet etmenin yanlışlığını ısrarla vurgulamaktır.