Editör: Ökkeş Bölükbaşı
Hull City'nin sahibi Acun Ilıcalı, Haber Global'e konuk oldu.
Sercan Hamzaoğlu'na açıklamalarda bulunan Acun Ilıcalı'nın sözleri şu şekilde;
''Unvan algısı olan bir insan değilim. Üzerimde apolet gibi hissetmiyorum ama Allah nasip etti. Gerçekten kariyerimde başarısız olduğum bir dönem olmadı. Çok çalıştım gerçekten. Medyada çok başarılı olduk. Televizyon dünyasında bir yere vardığımızı düşündükten sonra açıkçası sporda da başarı hikayesi yazmak istiyordum.''
''Futboldaki geleceğimize geniş bakıyorum. Açıkçası hedefi olan bir takım Hull City. Hedef takımlarda genç yeteneklerin süre alması kolay değil. O yüzden de Hull City’de oynayamayan genç yeteneklerin bir yerlerde oynamasını istiyoruz. Biraz Acun Medya gibi görelim Shelbourne takımını. Akademi yapmak istiyoruz. Tabii ki çok önemli bir şekilde İrlanda’da da başarı hikayesi yazmak istiyoruz.''
''Premier Lig’e çıkmak çok çok zor ama şansımız var. Dünyanın en zor ligi. Ozan’la daha çok şansımız var. Ozan bizim için çok değerli bir oyuncu. Yıllardır bildiğim, milli takımla finaller görmüş, Fenerbahçe’yle başarılı olmuş bir oyuncu. Onun kalitesini konuşmaya gerek yok. Mühim olan Ozan’a istediği ortamı sağlamaktı. Ekip olarak bunu sağladığımızı düşünüyorum. İngiltere’ye çok adapte oldu. Mental olarak futbola kendisine konsantre etti. Ozan gece hayatı olan bir oyuncu değildi zaten. Ozan sadece hassas ve duygusal bir çocuk. Onun inandığı, güvendiği bir ortamda olması lazımdı. Biz de ona bunu sağladık ve bize fazlasıyla başarılarıyla geri dönüş yaptı. O yüzden çok mutluyum. Takım olarak da play-off’un içinde olacağımız ilk 6’yı zorlamak istiyoruz.''
''Ozan’ı isteyenler oldu. Değerli bir futbolcu, çok normal. Değerli kulüplerimizden teklifler geldi ama Ozan’ın kafası buradaki başarı hikayesinde. Türkiye’deki futbol çok değerli benim için. Bu futbolun aslında tam ortasındayım. Ama İngiltere’deki bir futbolcu için başka duygular da var. Ozan, Türkiye’yi yaşadı biraz da orayı yaşamak istiyor. Hocamızın da çok beğendiği oyuncu. 4 golle gol krallığına doğru da gidiyor. (Gülerek)
''Kötü haber olur, iyi haber olmaz. Türkiye’den yerli yabancı 7-8 transfer yaptım. Takımı aldığımda daha İngiltere piyasasına adapte değildik. Kendimizi güvence altına almak için bildiğimiz liglerden futbolcularla yola çıktık. Estupinan’ı götürdük, 14 gol attı. Daha ne olacak. Denizlispor’da oynamıştı. Galatasaray’da oynayan Seri’yi götürdüm, başarı hikayesi yazdı. Tetteh’i götürdüm kalitesini hemen gösterdi, Fransa’ya transfer oldu. Traore’yi götürdüm, çok iyi oynuyor. Bunların hepsi süper başarı elde etti. Başarısız olan Pelkas ağır sakatlık geçirdi. Allahyar 5-6 yıl oynayamadı. Doğukan hala sakat. Aslında başarısız denilen futbolcular sakatlık geçirdi. Bizim seçtiğimiz oyuncularda yüzde 70-80’e varan başarı oldu.
Bu yüzden mutluyum. İnsanlar kafalarında bir şeyler oluşturmak istiyor, kemdi malımızı kötülüyoruz. “Türkiye Ligi’nden oyuncu alınmaz” diyenler Ozan’a baksın. Ozan’ı alırken “Fenerbahçe’ye yardım ediyor” dediler, bu nasıl yardım! Adam şimdi gol krallığına gidiyor. Ben başarı hikayesi yazmak istiyorum. Galatasaray’dan da görüştüğüm oyuncular oldu yönetimin izniyle. Son dakika gerçekleşmedi. Antalyaspor’dan aldım, Trabzonspor’dan kıl payı olmadı. Fenerbahçe’den oldu. Türk sporundaki yetenekleri yerli yabancı oraya götürmek istiyorum. Yerli olunca ayrıca gurur duyuyorum. Ozan Tufan diye tribün yıkılıyor, bütün şehrin sevgilisi. O kadar gurur verici detaylar var ki. Watford’da başarısız olmuştu. Şimdi bütün Hull taraftarları Watfordlularla dalga geçiyor, “Alın size işte Ozan” diye. Büyük bir gurur.''
''Benim Beşiktaş’ta da Galatasaray’da da önemli dostlarım var. Hull City’ye bütün Türkiye sahip çıkmış durumda. Samsunspor transfer yapacaktı, sonuna kadar destekledik. İngiltere’den oyuncu alma kapasitemiz daha kolay. Ama İngiltere’ye her yerden oyuncu götüremiyorsunuz. Puanı tutması lazım. Orada yakaladığımız oyuncu olunca Samsunspor’la rekabete girmedik. Böyle güzel ilişkilerimiz sayesinde.''
''Düşünmüyorum. Türk futbolunda iki şey rahatsız ediyor beni. Birincisi ekonomik olarak gerçekten Allah bütün Anadolu takımlarına yardım etsin. Kulüp alıp nasıl zarar etmeyeceksiniz? Benim matematiğimden çıkmıyor. 4 büyükler için demiyorum, onlar da gişe var. Sponsor var. Avrupa kupalarından gelen gelirler var. Ama televizyondaki korsan yayın bu kadar rahat kullanılması Anadolu futbolunu bitirecek.''
''Kesinlikle kulüplerin sahibi olması lazım. İhaleye çıkarılmalı kulüpler. Sıfırdan bir dünya kurulmalı. Sakaryaspor, Kocaelispor kaç yıl kaybetti? Eskişehirspor, Bursaspor nerede? Bunlar benim gidip deplasmanda seyretmek istediğim, o ambiyansı yaşamak istediğim dünya çapındaki kulüpler. Oradaki ambiyanslar, Bursa, Eskişehir stadındaki ambiyanslar dünya çapında. Bunlardan mahrumuz şu anda. Daha kaç yıl bu kulüpler olmayacak Süper Lig’de düşünün.
Bunun sebebi de sorumluluk kendisinde kalmayacak insanların yönetimde olması. Niye batıyor bu kulüpler. Kulüpler zayıflayabilir ama batmasını kabul etmiyorum. Küme düşebilirsin, sonra tekrar gelirsin. Bir insan ya da bir grup kulüplerin sorumluluğunu üstüne almazsa devamlılık çok zor olur. Belki 4 büyük kulübü dışarıda bırakabiliriz. Onların sahibi olmayabilir. Çünkü bunlar Türkiye’ye yayılmış. Onların büyüklüğü sahiplik gerektirmeyebilir. Ama Anadolu kulüplerinin geri gelmesi için, oyunun içinde olması için, birinin sorumluluk alması lazım.''
''Çok küçükken Fenerbahçeli oldum. Edirne’de abimleydim, 5-6 yaşındaydım. Dayım geldi, bir operasyon yaptı bize. Dayımlar hep Fenerbahçeliydi. Ondan sonra Fenerbahçeli oldum. Kadıköy Anadolu Lisesi mezunuyum. Stada çok yakındı. Öğle tatillerine gidip Dereağzı’nda antrenman seyrederdik. Okuldan sonra da giderdik. İş öyle bir yere geldi ki, 30-40 maç stadın önünde yatmışımdır bilet bulmak için. Fenerbahçe’nin gitmediğim deplasmanı kalmamıştır gençlik zamanımda.
Harçlığımdan kesip kesip maça giderdim. O zaman açık tribünde oturuyorduk, maddi durumumuz ancak buna yetiyordu. 5 saat önce stattasın ve duruyorsun. Fazla bağırmayın, sesiniz kısılır diyenler oluyordu maçtan önce. Genç takımı maçları oynardı A takım maçlarından önce. Onla vakit geçiriyorduk. Maç başlamadan karnımız acıkırdı. Pide yiyeceksiniz, içinde kıyma yok (Gülerek). Küçüklüğümün anıları çok fazla, hayatımın en önemli yerlerinde Fenerbahçe var. Avrupa’da hangi maç gelirse o maçta vardım. Fenerbahçe önemli bir parçası hayatımda.''
''Fenerbahçe ve Galatasaray’ın yanı sıra Beşiktaş’ı da çok beğeniyorum. İstikralı bir hocası ve realist bir kadrosu var. Beşiktaş’ın da oyunun içinde olacağını düşünüyorum. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın kadro olarak bu noktalara geldiğini pek hatırlamıyorum. Aziz Başkan’ın iki dönemi vardır, Van Persie, Nani’li dönem. Bir de Roberto Carlos’lu bir dönem var. O dönemde de iyi kadrosu vardı.
Fenerbahçe’de Rebrov’un yedek olduğunu gördüm. Dünyada Shevchenko-Rebrov ikilisi en iyisi mi diye konuşulurken Rebrov Fenerbahçe’de oyuna giremiyordu. Fenerbahçe’nin böyle kadro zamanları da oldu. O kadro kalibresinde bir kadro oldu. Hangisi daha iyi bilemeyi. Hayretler içerisinde kaldığım oyuncular bu sene geldi, mutuyum. Galatasaray bir sene önce yapmıştı, bir kat daha üzerine çıktı. İki takımın şansını eşit görüyorum. Beşiktaş kadro olarak bir altta gözükse de futbolda iyi kadrolar kazanacak diye bir şey yok.''
''Öyle bir üçlü buluştu ki az gelir. Icardi, Dzeko, Aboubakar… Dünya Kupası’nda Aboubakar’ı nasıl seyrettik. Öbür tarafta Dzeko Şampiyonalar Ligi finalindeydi. Icardi’yi konuşmaya bile gerek yok. Bir daha böyle üçlü aynı anda zor denk gelir.''
ICARDI Mİ DZEKO MU?
''Onu zaman gösterecek. Hocalarla alakalı bir durum. Hocaların oynadığı sistemle alakalı. İkisi arasında bir tercih yapamam. İkisinin de kariyeri birbirine yakın, özellikle İtalya’da.''
''Çok basit anlatacağım. Tamamen kompleksli bir teknik direktörün, bir futbolcuya infazıdır Mesut Özil olayı. Pereira’yla ilgili yıllar önce röportajım var. İlk Fenerbahçe’den gönderildiğinde, bu hoca mı hoca değil demişimdir. O kadar o dönemde inancımı kaybetmişimdir. Aynı adam tekrar geldi maalesef. Kompleksli, gençleri çıkarıyorum havası yaratmaya çalışan, kendisini ön plana çıkaran, yıldızları değil gençleri çıkartıyorum demeye çalışan, yıldız düşmanı bir adam. Bundan sonraki kariyerinde de çok zorluklar yaşayacak. Bu tarz karakter problemi olan hocaların dünya futbolunda bir yere geldiğini görmedim. Bu adam Mesut Özil’le buluştu. Mesut Özil, son 9 maç Emreli dönemin hepsinde var. Fenerbahçe aradaki puan farkını kapatıyor. Ondan sona kıl payı şampiyonluk kaçıyor. Mesut’la yeni sezona başlanıyor. Galatasaray deplasmanında Mesut ve İrfan maçı beraber kopardı. Frankfurt deplasmanında gol atıyor. Gaziantep’te atıyor. Sonra Mesut 2 hafta oynamıyor. Sonra bir daha oynamıyor. Dünyada bir kural vardır, yıldız futbolcu alıyorsan ya oynatırsın ya almazsın.
Alex’i yedek bırakmaya kalktık, ertesi gün Türkiye’yi terk etti. Bazı oyuncular yedek kalmaz. Ronaldo’yu yedek bırakabildiler mi, dünya karıştı. Mesut Özil kariyer olarak dünyadaki aktif oyuncular içerisinde belki ilk 10’a girer. Ne oldu, bu adamı biz 5 dakika, 10 dakika oynattık, ertesi gün oynatmadık.
Bütün sinir sistemini bozdu. Bence tamamen bir teknik direktörün bir oyuncuya vereceği bütün zararı verdi. CV’sine bakıyorum, Van Persie’yle tartışması oldu, onu da çıldırttı. Çin’de Hulk’la birbirine girmişler. James Rodriguez’i Şampiyonlar Ligi’nde oynatmadı diye Porto bunu kovuyor zaten. Adamın her yerde yıldızlarla problemi oldu. İrfan Can Kahveci’nin Pereira’ylayken oyundan çıkarken cinnet geçirdiğini hatırlamıyor musunuz? Hiç mi bir oyuncuyla ilişki kuramazsın. Hayatımda yaşadığım en büyük üzüntülerden birisi dünya çapında bir oyuncunun Türkiye’ye gelmek için bütün fedakarlıkları yapması ve devamında da bir teknik direktörün bir oyuncuya bu kadar şefkatsiz, duygusuz, kimyasını bozacak şekilde yaklaşmasıyla Türkiye’den kayması.''
''Exxen’de iyi rakamlara ulaştık. Hasan Can ve sevgili Feyyaz’la ekibinin etkisi büyük oldu. Futbolla ilgili olan bölümde korsan yayın var. Küçükken ben maçlarda eğer kendi evimde yoksa gidip amcamda seyrediyordum. Korsan yayın yoktu. Tanıdığımızın evinde seyrederdik. Bazen Twitter’da hırsızlığı insanlar meşrulaştırma derdindeler. Kardeşim gayet basit, korsan yayın hırsızlık. Ayrıca günahtır, haramdır, suçtur. Acun çok pahalı diyorlar. Biz küçükken de pahalıydı bunlar. Ben amcama ya da kahveye gidiyorduk maç izlemeye. Sen evinde seyredeceksin diye kulübünden de çalıyorsun. Boş ver bizi, ben para kaybedip üzülmem. Kulüplerinizden çalıyorsunuz. Bu iş bana göre net olarak cezalandırılması lazım. Marketten bir şey çalmadan farkı yok. Cezaların caydırıcı olması lazım. Hapis cezası değil ama para cezası olması lazım. Emniyet cezasından gittiğinde para cezası oluyor, bunun da olmalı. Bu bir hırsızlıktır. Korsan yayın gitsin arada sağdan soldan bir şey çalsın, aynı suç.''
''Habersel gazetecilik yapmadım. Beşiktaş muhabiriydim ama televizyon muhabiri. Bence maçlardan sonra gözlem yapardım. O zaman Beşiktaş’ın tatlı bir grubu vardı. Futbolcularla özel haber yapmak için bir yarış vardı. Kulüpten haberler alınırdı. Sosyal medya olmadığı için ertesi gün gazetede çıkacak haber geç bir şekilde gazeteye götürülürdü. Taşrada çıkmazdı. Büyük bir heyecan vardı. O zamanın gazeteciliği daha bir gazetecilikti. İş daha kolaylaştı şimdi. Stres azaldı. Şimdi daha çok yorumlar dünyası oldu, o zaman haberler dünyasıydı.''
''YERLİ HOCAMIZLA ANLAŞMIŞTIM''
''Neden olmasın. Fatih hoca bunu başardı, Milan şimdiden Manchester City’siydi. Büyük bir ara oldu. Portekizli hocalar şu an aşırı popüler. Bizim ne farkımız var, yok. Bu yeni jenerasyon bunu başaracak. Ardalı, Emreli, Okanlı, Nurili, Volkanlı jenerasyon oralarla buluşacak. Bende takımıma düşünürüm, neden düşünmesin. Türkiye’den yerli hocamızla anlaşmıştım, büyük takımımızda da olan. Son anda bir şey oldu, onun ailesiyle ilgili problemden dolayı gelemedi. Aslında ilk hocam Türk olacaktır. Sonra Şota’yla yola çıktı. Şimdi de yabancı. Yerli bir hocayla çalışmanın gururunu yaşamak isterim.''