Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Açılım kimin başarı öyküsü?

PKK’lılarla yolda buluşup, kucaklaşan BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili olarak zamanın Başbakanı Erdoğan şunları söylemişti: “Biz bunlara haddini bildirmezsek Allah da halk da bizi affetmez. Teröristle sarmaş dolaş olacaksın sonra demokrasi mücadelesi veriyorum diyeceksin...”

BDP’liler bu tehdide rağmen, iktidara meydan okudular ve teröristle görüşme değil terörist eylemlerin organizatörlüğünü yaptılar.
Ciddiyetsiz iktidar BDP’liler hakkında hiçbir işlem yapmadı. Süreç içinde AKP’nin hiçbir yetkilisi bir daha ne BDP’liler için fezleke hazırlamaktan ne de hadlerini bildirmekten söz edebildi. Bu durum BDP’lileri daha küstah ve pervasız hale getirdi. Yaptıkları yanlarına kâr kaldığından her fırsatta terör hamiliğine devam ettiler.
AKP iktidarı ise BDP’lileri adeta iktidara ortak kılarak, İmralı’daki baş teröristle birlikte koordineli “süreç” görüşmelerini başlattılar. İmralı’daki baş terörist ile “Kürt sorunu” nu değil “terör sorunu” nu görüştüklerini, “silahların susmasını değil, bırakılmasını” tartıştıkları yalanını yaydılar.
Imralı’daki baş terörist AKP iktidarını parmağının ucunda aylarca çözüm ve süreç söylemleriyle uyuttu. Süreç sayesinde KCK’nın paralel devlet yetkililerini hapisten çıkarttı.
AKP sayesinde yalnız kırsal kesim değil kentlerde de KCK örgütlendi. Ölüm oruçları ve Lice olayları sırasında KCK, kitleleri provoke etme yeteneklerini test etti.
KCK, devlete karşı örgütlenmesini tamamlayınca dayatmaya başladı. Kandil’deki teröristler Türkiye’yi alenen tehdit edince Yalçın Akdoğan, “blöf yapıyorlar... Savaşacak gücünüz varsa Kobani’ye gidip savaşın” dedi. Buna karşın terörist Mustafa Karasu, “Yalçın Akdoğan blöf yapıyorlar, taktik yapıyorlar diyor. Biz ona ne yapacağımızı göstereceğiz” dedi.
HDP, “sokakları Kobani’ye çevirin” talimatı verdi. KCK’lıların yaptıkları örgütlenme sonucu sokaklar savaş alanına çevrildi.
Bir siyasi partiden çok terörist bir organizasyon olan HDP hakkında her zaman olduğu gibi AKP hükümeti hiçbir işlem yapmadı, hesap soramadı, yasaları da işletemedi.
Bölücü, meydan okuyucu ve tahrip edici olayları AKP sineye çekerek görmezlikten geliyor.
PKK’nın onlarca militanıyla kentlerde estirdiği teröre rağmen, Başbakan Davutoğlu, “Açılım süreci, AKP’nin başarı öyküsüdür!” diyor.
Hem de bölgede daha birkaç gün önce “Kamu Düzeni” ve güvenliğinin kalmadığına Davutoğlu ve arkadaşlarının dikkat çekmesine rağmen.
Nasıl ve kimin ’başarı öyküsü’ise Hakkari ve Diyarbakır’da sivil kıyafetle sokağa çıkan askerler, başlarına sıkılan kurşunlarla şehit ediliyor.
Bu başarı öyküsünün sonucu olsa gerek Emine Ayna, “tek devlet ve tek dil” anlayışına karşı çıkarak AKP’li muhataplarına “ya anlaş, ya savaş” dayatmasında bulunuyor. AKP’nin çözüm süreci muhatapları “tek devlet” istemiyor. Birden fazla dil ve birden fazla devlet için çıkış yolu aradıkları anlaşılıyor.
PKK, yol kesme, vergi toplama ve yargı yapmanın ötesine geçip “Özerklik” harekatı başlatıyor. Şırnak, Diyarbakır ve Nusaybin’de PKK, polis ve asker girmesin diye sokakları, caddeleri kazıyor, siperler hazırlıyorlar. Bütün bunları da belediyenin kepçeleriyle yapıyor. AKP yalnızca seyrediyor.
PKK halkın üzerinde baskıyı iyice artırıyor, teröristler infaz listeleri hazırlandığı haberlerini yayıyorlar. Örgüt, vatandaşlardan ’can vergisi’ adı altında tahsilata başlıyor. Durum bölgede paniğe yol açıyor. AKP susuyor. Bölgede görev yapan hakim ve savcılara suikast planlarına yönelik istihbarat geliyor. PKK’lıların hakim/savcılara yönelik eylem için keşif yapıyor!
PKK diğer yandan “Kobani” de devletçik kurmakla meşgul. Başta ABD olmak üzere Avrupa’dan ağır silahlar alıyor. Öcalan’ın ise dayatmalarının kabul edilmesi halinde lütfedip, Nisan ayında “silahları bırak” diyeceği haberlerini yayıyor.
Başbakan hâlâ ’çözüm sürecini bir başarı hikayesi’olarak pazarlıyor. Doğru, ortada bir başarı öyküsü var da öykünün başarı kısmının kime ait olduğu tartışılıyor!

Yazarın Diğer Yazıları