Açılım açmazında reklam arası

Başbakan Erdoğan’ı, kendi açtığı “açılımlar” açmazından, Bayram ve Münevver cinayeti sanığı C.G. kurtardı. Süreç ve tartışmalara “kısa bir reklâm arası”! Bayram sonrasına kadar gündemin baş yerinde “Bayram” ve C.G.’nun maceraları ve encamı? Ama Bayramdan sonra, sürece kaldığı yerden devam!
Ben Bayram tatili yapmayacağım, çünkü Azrail’e ve fesada tatil yok! Bu konularda, tabii durumlar daha netleşince, yazılacak çok şey var!
Ama sürecin nerede kaldığına, şimdilik, bir “mim” koymak gerek.

Açılımlar
Söylendiğine göre, “Kürt-Demokratik açılımında” şu üç husus “düşünülüyormuş!...”
1- Suça karışmamış 10 yıllık teröristler 3 ay iyileştirme merkezinde tutulacak ve ardından serbest bırakılacak...
2- Suça karışıp pişman olan terörist 5 yıl gözetim altında tutulacak. 3- Terör örgütü liderlerine af yok. (Yurt dışı esnekliği düşünülüyor.)
“Ermeni açılımına” gelince “protokol” belli, bir şey daha belli: Ermeniler, Karabağ’dan çekilmedikçe -ki çekilmeyecekler- ve Anayasalarındaki, “sınırları değiştirmek” maddesinden, arazi ve tazminat taleplerinden, “soykırımı” iddialarından vazgeçmedikçe -ki vazgeçmezler- bu açılım, Türk kamuoyu ile muhalefet tarafından, bazılarının ABD’ye, AB’ye hoş görünmek ve kendi “ticaretleri” uğruna asla kabul edilmez! Tabii, arkadan Kıbrıs açılımı vb.. daha sonra arkadan T.C.’nin “kapanımı” geleceği bilindiği için! Çünkü Türklüğün var oluşu “konjonktüre”, yani başkalarının dayattığı şartlara göre değişecek değil.

Apo-PKK
Abdullah Öcalan değişiyor mu? İmralı’ya tıkılmadan önce her ne idiyse okuduğu kitaplara rağmen değişmedi: Aynen O!
Apo: “Üstlerine gidilirse, elbette ki ’Gerilla’(PKK) kendisini koruyacak” diye aba altından sopasını gösteriyor... Ve Erdoğan’ı, adeta tehdit ediyor: “Çözümün gelişmemesi halinde üç ayda Başbakanı bitirirler, Özal gibi onu da yok edebilirler” diyor! Sonra Erdoğan’a sesleniyor: “Sayın Başbakan’dan rica ediyorum, askerleri üzerlerine sürmesinler, operasyon yapmasınlar. Bunu engelleyebilirler. Askerleri üzerlerine sürmezlerse çatışma da olmaz. Bu konuda kendisinden duyarlılık bekliyoruz.”
Tabii askerlerimizi şehit edenlerden, masum insanları bombalayan, hâlâ komutası altındaki kır ve kent eşkıyasından “duyarlılık” beklenemez... Olmayan bir şey beklenir mi?
Ama eşkıya -katillerin- başı Apo’nun, başka “emirleri”, hikmetleri, birileri tarafından heyecanla bekleniyor!

Üç “B”
Şu sırada “açılıma” tüy diken bir küstahlık da, DTP Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani’den; “Millet” değil, adeta PKK “Vekili” Geylani “Türkiye’nin başındaki üç belanın, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli” olduğunu söylemiş.
Bela aranıyorsa, bu, Türk alfabesine sokulmak istenen “W.Q.X” harflerinin arkasındaki belalardır... Ve “Ergenekon” davasıdır!

Ergenekon
Mustafa Kemal’in, “Ergenekon” lideri olduğunu “biliyorduk”, ama bir okuyucumun dikkatinden kaçmamış: Ergenekon savcıları 3. iddianamede, Atatürk’ün kendi el yazısıyla notlar düştüğü, “Medeni Bilgiler” kitabını da eski Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek’e ayrılan ek delil klasörlerinde suç unsuru olarak göstermişler. Atatürk, kendi el yazısıyla oluşturduğu notlarından, Profesör Afet İnan’a yazdırdığı bu kitabında, millet tanımını yapıyor.
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” dedikten sonra şunları da ilave eder; “Türk devleti, halk iradesi olan cumhuriyetle idare olunur bir devlettir... Türk devleti laiktir. Her reşit, dinini seçmekte serbesttir... Türk milletinin dili Türkçedir.”
Anlaşıldı mı, Atatürk’ü neden sevmedikleri ve şu sırada, bu kavramlara neden karşı çıktıkları?

Yazarın Diğer Yazıları