Abdüllatif Şener, "Kendine saygısı olan, bu anayasayı onaylamaz"

Abdüllatif Şener, "Kendine saygısı olan, bu anayasayı onaylamaz"

AKP’nin kurucu isimlerinden, Eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, "Demokrasinin askıya alınmasından da öte bir dönemdeyiz, hükümeti eleştirenlerin can güvenliği yok. Kendine saygısı olan, bu anayasayı onaylamaz" dedi.

"AKP’de FETÖ’ye bulaşmayan benden başka kimse yoktu" diyen Şener, "Hepsi bulaşmıştır. Ama şu anda, her şeyi FETÖ’ye bağlayan atmosfer, doğruları yakalama arayışından kaynaklanmıyor. Her şeyi oraya havale etmenin birilerinin işine gelişinden kaynaklanıyor" görüşünü savundu.

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a düzenlenen suikastı, “trolleri harekete geçirdikleri gibi, insanları transa geçiren ve böylece bu tür suikastlara sebep olanlar var” sözleriyle değerlendiren Şener, "Halep’in düşmesinde Esad’a en büyük desteği Türkiye’nin verdiğini" öne sürdü.

“HDP milletvekillerinin hapsedilmesiyle, belediyelere kayyum atanmasıyla çok yanlış yapılıyor. Bunun partinin oy potansiyelini artırmak için yapılması, ülkeye büyük zarar veriyor” diyen Şener, "Bugün Türkiye’de kimin hain olduğuna Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karar veriyor. Ona eleştiri getiren insanların can güvenliği bile kalmadı" ifadesini kullandı.

BirGün gazetesinden Meltem Yılmaz'ın sorularını yanıtlayan Abdüllatif Şener'in açıklamaları şöyle:

Bu paket ile Başbakan kalkıyor, cumhurbaşkanı hükümetin başı oluyor. Bakanlar meclise değil, cumhurbaşkanına karşı sorumlu oluyorlar. Milletvekilleri, bakanlar hakkında sözlü soru önergesi, hükümet hakkında gensoru veremiyor. Bu pakete göre milletvekillerinin hükümet kurulurken de, sürerken de, fesh edilirken de yetkisi yok.

Meclisin kanun çıkarma yetkisi de ortadan kaldırılıyor. Bu anayasa paketiyle milletvekili sayısı 600’e çıkacağına göre, Cumhurbaşkanının veto ettiği yasa eğer 301 milletvekilinin oyuyla kabul edilmezse, o yasa reddedilmiş oluyor. İş bu kadarla da sınırlı kalmıyor. 301 ve daha yukarı milletvekiliyle meclisin tekrar çıkardığı yasayı cumhurbaşkanı istemezse yürürlüğe sokmuyor. Anayasadaki “15 gün içinde resmi gazete yayımlanır” hükmü kaldırılıyor, yasa, resmi gazetede yayımlanmadan yürürlüğe giremeyeceği için cumhurbaşkanı isterse bunu sınırsız olarak, yeni seçim dönemine kadar resmi gazetede yayımlamayacaktır. Yayımlamadığı için de yürürlüğe girmeyecektir. Seçimlerle birlikte zaten yürürlüğe girmeyen bütün metinle kadük olduğundan, meclisin çıkardığı kanun işlemeyecektir. Bunun anlamı şudur: Cumhurbaşkanı istemiyorsa, meclisteki 600 milletvekili ittifakla kabul etmiş olsa bile yasa yürürlüğe giremiyor.

Yasama yetkisinin önemli ayakları da Cumhurbaşkanın elinde. Bir kere meclisin çıkardığı yasayı yürürlüğe sokmayan Cumhurbaşkanı, yasa hükmünde kararnameler çıkarıyor. Yasama yetkisini, kendinde toplamış, o kararnamelerle ülkeyi idare edecek.

OHAL’de kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine de sahip.

Dünyanın hiçbir yerinde, diktatörlüklerde bile görülmeyecek şekilde, işlevsiz hale gelmiş bir vekillik sıfatına “ben tabiyim” diyen, bu pakete oy verecek bir vekilin kendisine saygısı yok demektir. Ülkesine ve milletine duyacağı saygı da ayrı bir konu.

"AKP'DE FETÖ'YE BULAŞMAYAN BİR BENİM"

FETÖ konusunda şunu rahatlıkla söyleyebilirim: AKP’de FETÖ’ye bulaşmayan benden başka kimse yoktu. Hepsi bulaşmıştır. Ama şu anda, her şeyi FETÖ’ye bağlayan atmosfer, doğruları yakalama arayışından kaynaklanmıyor. Her şeyi oraya havale etmenin birilerinin işine gelişinden kaynaklanıyor. Her şey FETÖ’ye mal ediliyor, bütün ekranlar ve gazeteler FETÖ aleyhtarı yayın ve beyanlarla dolu ve karşı tarafın cevap hakkı da yok. Karşıt bir şey duyamayız zaten, bir kişi “bu böyle değil” dese, direk FETÖ’den içeri alınır.