ABD'nin yıllardır üzerinde çalıştığı Kürdistan projesi göz ardı edilemez. Projenin Kuzey Irak'tan sonra Suriye'deki ayağı sürdürülen faaliyetler kapsamında gün geçtikçe daha da netleşmektedir.
Bilindiği gibi Esat rejimine karşı 2011'de başlatılan ve çeşitli istihbarat birimlerine hizmet eden ayaklanma, Suriye'de farklı oluşumların meydana gelmesine sebep olmuştur. Bu oluşumlardan biri olan DEAŞ, 2014'te Suriye kuzeyinin tamamı başta olmak üzere topraklarının %35'ini kontrolü altına alabilmiştir.
Geçen zaman içerisinde ABD'nin bombardıman desteğinin ardından ilk etapta Tel Abyat, PKK uzantısı PYD - YPG'ye teslim edildi. Daha sonra büyük bir yaygarayla Ayn El Arab diğer adıyla Kobani, ardından Cizre ve Haseke'yle birlikte Kürt koridorunun temeli atıldı. Bu yerleşim merkezlerindeki Arap ve Türkmenler göçe zorlandılar.
Haritada görüldüğü gibi Türkiye açısından da Suriye'nin stratejik bir bölgesi olan ve Suriye Kürtlerinin "Rojava" diye adlandırdıkları bölge, Batı'dan Doğu'ya tek taraflı kantonlar olarak ilan ettikleri 3 ana bölge olan Cizre, Kobani ve Afrin'dir.
Suriye'nin Kuzeyinde ABD'nin 7 Havaalanı
Şark Al Awsat gazetesinin 05 Temmuz 2017 tarihli sayısındaki Londra kaynaklı haberine göre Amerikan ordusunun Suriye demokratik güçlerinin kontrolündeki kantonlarda 7 havaalanı ve askeri üsler inşa ettiği bildirilmektedir.
Bu havaalanlarının en büyüğü ve gelişmiş olanı Kobani başta olmak üzere Kamışlı ve Türkiye sınırına çok yakın olan Tel Abyat'ta birer adet, Haseke ve Malikiye'de (Dirik) ikişer adet havaalanı kurulmuştur. Ayrıca Menbiç ve Deyrzor'a yakın Şedadi'de de askeri üsleri bulunmaktadır. Böylece ABD Türkiye'ye komşu olmuştur.
Haritada görülen ortak kontrol noktaları ise; Esat Türkiye'ye karşı olduğu için kontrolü altındaki bazı noktaları PYD'nin ve daha doğrusu ABD'nin kullanmasına ses çıkarmamaktadır.
Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatıyla Menbiç'le Afrin'in birleşmesi önlenmiştir. PYD güçleri, El Bab'ın güneyinden dolanarak Menbiç ile Afrin bağlantısını kurmaya çalışmaktadırlar. Rakka da önemli ve Suriye'nin geleceğini belirliyor. Rakka'yı kontrol eden bölgede önemli rol oynayabilir. Malum ABD Rakka operasyonunu PYD ile icra etmektedir.
Türkiye Rakka operasyonunda yer alabilseydi Azez - Cerablus'ta inşa edilen güvenli bölge Rakka'ya kadar uzanabilecekti. Ancak Rakka değil Menbiç'e bile girmemiz hem ABD hem de Rusya tarafından engellenmiştir.
Türkiye Afrin'de de olmalı
Hali hazırda Türkiye, Hatay ve Kilis'in hemen altındaki PYD'nin kısmen kontrolündeki Afrin üzerinde kafa yormaktadır. Hatta ve hatta müdahale etmeye hazırlandığı ileri sürülmektedir.
Nitekim Türkiye'ye Afrin üzerinden PYD - YPG unsurlarının füze atışları ve sızmalar nedeniyle bir güvenlik tehdidi oluşturduğu ortadadır. Öte yandan Afrin - Azez çemberindeki Kefi Cenne'de bulunan Rus askerlerinin belirli yerlerden çekilmeye başladığı ileri sürülmektedir. Bundan dolayı Rusya'nın da Suriye'de iplerin tamamen ABD'nin elinde olmaması için Afrin'de Türkiye'nin olası bir operasyonuna karşı çıkmayacağı da konuşuluyor.
Amerikan Dışişleri Bakanı Tillerson, Ankara'nın Afrin'e müdahalesinin terör örgütü DEAŞ'la savaşta dikkatleri dağıtacağı uyarısında bulunmaktadır. Yani ABD "Biz planımızı istediğimiz gibi uygulayalım siz de seyirci kalın, daha sonra da defacto'yu da kabul edin" demek istemektedir. Bu nedenlerle Türkiye uluslararası diplomatik ilişkilerini sıcak tutmalıdır.
Ha Afrin Ha Telafer
Yine haritada görüldüğü gibi Telafer, Rakka ve Afrin gibi stratejik bir öneme sahiptir. Sincar PKK kontrolündedir. Birkaç gün önce Telafer'de yaklaşık 200 Türkmen'in DEAŞ tarafından idam edilmesi acaba yine bir ABD senaryosunun devamı mıdır?
Türkiye'nin Afrin'e yapacağı operasyonun bir benzerinin, daha önce bazılarınca da ileri sürülen, Dicle Kalkanı adı altında Telafer'e de yapılması mümkün değil mi?