Karadeniz’de ABD üssü Türkiye’nin intiharıdır!..
ABD’nin, dünyadaki giremediği tek deniz olan Karadeniz’de etkin olma çabaları, bölgede yeni bir Soğuk Savaş’ı gündeme getirdi. Bu durum bölgede Türkiye’yi yeni çatışmaların içine itebilir
ABD’nin Karadeniz’de etkin olabilme düşüncesinin gerçekleştirilmesinde en önemli engellerden birisi Montrö’dür. Bu anlaşma değişik senaryolar içinde eritilmeye ve değiştirilmeye çalışılmak istenmektedir. ABD için kısa vadede kendi bayrağı ile Karadeniz’e girememesi durumunda NATO bayrağı altında “yumuşak geçiş” planları da gündemdedir.
Noam Chomsky, Korsanlar ve İmparatorlar adlı kitabının girişinde Büyük İskender’le esir aldığı bir korsanın hikayesini nakleder: “St. Augustine, Büyük İskender’in esir aldığı bir korsanın hikâyesini anlatır. İskender korsana ’Hangi cesaretle denizlerde saldırganlık yapabildin?’diye sorar. Korsan da ’Sen hangi cesaretle tüm dünyaya saldırabildin?’diye cevaplar. Ve sürdürür, ’Ben sadece küçük bir gemiye sahip olduğum için hırsız diye adlandırılıyorum. Sen ise aynı şeyi çok büyük donanmayla yaptığın için imparator diye adlandırılıyorsun.” Büyük küresel güçler dünyanın bütün noktalarına ve hikayede olduğu gibi bütün denizlere girmeyi adeta kendilerinin doğal bir hakkı olarak görmektedirler. Büyük donanma sahibi, okyanuslara hükmeden küresel güç ABD’nin, son dönemde küresel güç olma ve bunu devamlı kılma stratejisi çerçevesinde, dünyadaki neredeyse giremediği tek deniz olan Karadeniz’de etkin olma çabaları, bölgede yeni bir Soğuk Savaş’ı gündeme getirdi. Uzmanlar, ABD’nin Karadeniz’de kuracağı üssün Türkiye’nin intiharı anlamına geleceğini ve yeni soğuk savaşın içine çekileceğini belirttiler.
Küresel güçlerin dikkat merkezi
Karadeniz, günümüzde küresel güçlerin dikkat merkezi haline geldi. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ekonomik olarak Avrasya bölgesine yerleşen ABD’nin, askeri olarak bu bölgeye yerleşmesi için gereken fırsatı 11 Eylül saldırıları sağladı. Zira Afganistan operasyonları sebebiyle ABD Kafkasya ve Orta Asya’dan geçiş kolaylıkları ve askeri üsler elde etmeye başladı. Daha sonra Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) desteğini arkasına alan ve renkli devrimlerin kendisini de etkilemesinden korkan Özbekistan, ABD üslerini ülkesinden çıkardı. Renkli devrimler Baltıklar-Karadeniz-Hazar Denizi hattında yeni bir güç mücadelesinin başlangıcını oldu. ABD bu çerçevede Karadeniz’e kıyısı olan iki devlette (2003’te Gürcistan ve 2004’te ise Ukrayna) renkli devrimleri desteklemiş ve bu ülkelerde Batı yanlısı rejimler iş başına geldi. Ardından ise bu ülkenin öncülüğünde Baltıklar-Karadeniz-Hazar Denizi hattında Demokratik Devletler Birliği (DDB) kurulması çalışmaları başlatıldı. Bu girişim Rusya’nın öncülüğünde kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT)’na ciddi bir darbe niteliğindedir.
ABD’ye en büyük engel Montrö
ABD’nin Karadeniz’de etkin olabilme düşüncenin gerçekleştirilmesinde en önemli engellerden birisi Montrö’dür. Bu anlaşma değişik senaryolar içinde eritilmeye ve değiştirilmeye çalışılmak istenmektedir. ABD için kısa vadede kendi bayrağı ile Karadeniz’e girememesi durumunda NATO bayrağı altında “yumuşak geçiş” planları da gündemdedir. Ancak Kremlin bundan büyük bir endişe duymaktadır. Özellikle de Karadeniz’in NATO’ya açılması durumunda Kırım’ın Türkiye’nin kontrolüne gireceği endişesi mevcuttur. Karadeniz uğrunda bugün sadece ABD ve Rusya değil birçok küresel ve bölgesel güç ile kıyıdaş ülkeler ve kurumlar da mücadele etmektedir.
Karadeniz Bölgesinde aktif olma çabası içindeki aktörler şu başlıklar altında incelenebilir:
-Küresel güçler: ABD, AB ve Rusya.
-Bölgesel güçler: Türkiye, Ukrayna, Romanya. Bu devletler global aktörlerden bağımsız politika oluşturmakta güçlük çekmektedirler ve politikalarını küresel aktörlerle koordineli bir strateji belirlemek zorundalar.
-Uluslararası organizasyonlar: NATO, AB, AGİT, GUAM, KEİT.
Amerika’nın bölgeye ilgisi
ABD’nin bölgeye olan ilgisi 11 Eylül sonrasında terörle mücadele kapsamında yeni bir şekil ve yön aldı. 2002’de açıklanan Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde Karadeniz ve Hazar bölgeleri sadece petrol rezervleriyle değil; Hindistan, Pakistan ve Güney Doğu Asya pazarlarına açılmak için de önemli olarak kabul edildi. Afganistan’dan Gürcistan’a kadar bulunan ABD askeri mevcudiyeti bölgedeki ABD etkisini arttırıyor. ABD’nin temel amacının bölgedeki güç dengesini kendi lehine çevirmek ve Rusya’nın bölgedeki siyasi, ekonomik ve askeri etkisini azaltıyor. Diğer önemli amaç SSCB’nin dağılması sonrası ortaya çıkan devletleri Euro-Atlantik bloğuna bağlıyor. Bunun sonucunda ABD’nin ve müttefiklerinin baskın jeopolitik güç olarak bölgede ortaya çıkması bölgedeki güç dengelerini değiştiriyor.
İşte bölgenin ABD için önemi
Rusya’yı çevrelemek için Karadeniz son derece elverişli imkanlar sunmaktadır
Amerika Birleşik Devletleri için Karadeniz’in önemini şöyle sıralayabiliriz:
l ABD Karadeniz vasıtasıyla Rusya Federasyonu’nun “yumuşak karnı” Kuzey Kafkasya’yı kolaylıkla kontrol edebilir, bu bölgelerde birtakım provokasyonlara girişebilir.
l ABD’nin bölgeye gelişi Ukrayna, Gürcistan ve Moldova gibi ülkelere kendine “güven ve cesaret” getirerek Rusya karşısında seslerini daha fazla yükseltmelerine sebep olabilir.
l Karadeniz, Kafkasya-Hazar-Orta Asya bölgelerinin enerji kaynaklarını Batı pazarlarına aktarımda önemli bir geçiş güzergahlarından birisidir. Karadeniz’de etkin olan bölge dışı güçler bu ülkelerin enerji politikalarına etkide bulunabileceği gibi Rusya’nın da petrol ve doğal gaz ihraç kanallarından birisi olan bu bölgede enerji politikalarını etkileyebilir. Bu çerçevede Karadeniz Doğu-Batı ve Kuzey-Güney enerji koridorlarının tam merkezinde yer alması, bölgenin giderek istikrarsızlaşan Orta Doğu’ya alternatif olarak belirginleşmesi, bu bakımdan Hazar Havzası Orta Doğu’ya alternatif rezerv kaynağı olması, hem ABD’yi hem de Avrupa’yı bölge ile iyi ilişkiler kurma konusunda teşvik etmektir.
l Karadeniz aynı zamanda İran tarafından da petrol ve doğal gaz ihracı için kullanılması düşünülen bölgelerden birisidir. ABD’nin Karadeniz’de etkin olması İran’ın enerji politikalarını maniple etme imkanı sunar. Aynı zamanda coğrafi yakınlık sebebiyle bu bölgedeki deniz üsleri veya uçak gemilerinden kalkacak savaş uçakları için İran son derece rahat bir hedef haline gelebilir.
l İran’ın yanı sıra; Irak ve Suriye gibi Orta Doğu devletlerine karşı baskı ve genelde Büyük Ortadoğu Projesi’nin hayata geçirilmesinde Karadeniz son derece önemlidir.
l Karadeniz Bölgesi, Afganistan ile başlayan küresel terörle mücadele programında son derece stratejik bir noktadadır.
l AB’nin genişleme programı içine Karadeniz bölgesi ülkelerinin bir kısmının da alınması ve bu çerçevede “Daha Geniş Avrupa” programı çerçevesinde AB’nin bölgeye yönelik politikalarının uygulamaya sokulması.
l NATO’nun bölgeyi Barış İçin Ortaklık Programı içine alması.
l Karadenizin stratejik konumu sebebiyle bölgede bulundurulacak askeri gemi veya üslerden Rusya Federasyonu’na yönelik istihbari çalışmalarının yürütülmesine elverişli olması.
Bölgede ABD’nin 6 stratejisi
ABD kendi açısından bölgede 6 adet strateji belirlemiştir.
l Bölgedeki demokratik gelişmeleri ve değişimleri hızlandırmak Bu sayede bölgenin güvenliği
ve istikrarı ABD çıkarlarına zarar vermeyecek şekilde korunmuş olacaktır. Bu da bölgeye doğru sınırlarını genişletmeye başlayan AB’nin ve bölgede askeri mevcudiyeti bulunan ABD’nin güvenliğini sağlayacaktır.
l Kurumlar yeniden düzenlenmeli ve yeni düzene adapte edilmelidir
NATO ve AGİT bölgede çıkarların korunması için enstrüman olarak kullanılabilir. Fakat yine de bölgede kurumsal bir eksikliğin olduğu gerçeği de unutulmamalıdır. GUAM ve KEİT de yetersiz kalmaktadır. ABD çıkarlarını bölgede savunacak kurumsal bir yapıya ihtiyaç vardır.
l Türkiye ve Rusya bölgede ikna edilmeli
Bu sayede ABD, bölgedeki muhtemel rakiplerini barışçıl ve dostane bir tavırla ikna edecek ve kendi çıkarları doğrultusunda bölgeyi yönlendirecektir.
l Donmuş çatışmalara öncelik verilmelidir
Moldova, Yukarı Karabağ, Güney Osetya ve Abhazya’daki çatışmalara dikkat çekilmelidir. Rusya’nın bu çatışmaları kendi çıkarları doğrultusunda bölgede huzursuzluk yaratmak ve bölge ülkelerine baskıda bulunmak için kullanması engellenmelidir.
l Ukrayna’ya odaklanılmalı Ukrayna’daki darbenin başarısını bölge için önemli gören ABD, darbe sonrası gelişmelerle de yakından ilgilenmelidir. Çünkü Ukrayna diğer devletler için bir model olabilir ve onları batıya yaklaştırabilir.
l ABD ve AB’nin demokrasi destek programlarının uyumlaştırılması
İki küresel gücün de bölge üzerindeki demokrasi projelerinin ortak bir platforma oturtulması gerekmektedir. Bunların amacı yeni demokrasilerin ekonomik gelişmelerini hızlandırmak ve demokratik kurumsallaşma kapasitelerini güçlendirmektir.