24 Temmuz 2024’te ABD kongresinde tüm dünyanın, tüm insanlığın gözleri önünde bir utanç yaşandı. On aydan beri 2.5 milyonluk Gazze’de çocuklar, kadınlar yoğunlukta olmak üzere 40 bin insanı en vahşi şekilde öldüren; 100 bin sivili yaralayan; kalan Gazze halkını da açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa, çaresizliğe mahkûm ederek tarihin en büyük zulmüne imza atan Netanyahu 45 dakika süren konuşması sırasında 72 defa alkışlandı. Tarihin bu en utanç verici alkışlamasının büyük bir bölümü de ayağa kalkarak gerçekleştirildi.
ABD milletvekili ve senatörleri; özgürlük ve demokrasinin kalbi diye sundukları kongrelerinde/parlamentolarında, Uluslararası Adalet Divanının soykırım suçundan mahkûm ettiği; sivillere zulüm yapmaktan suçlu bulup yargılanmasına karar verdiği Netanyahu’yu konuşturup elleri patlayıncaya kadar alkışlayarak Amerikan tarihinin en büyük skandalına imza attılar. Amerikan tarihinin en büyük günahlarından birini işlediler.
Amerika Birleşik Devletleri, kıtanın yerlileri Kızılderilileri en barbar yöntemlerle yok etmekten; çiftliklerinde, ağır işlerinde çalıştırmak için Afrika’dan getirdiği Zencilere vahşi hayvanlara bile yapılmayacak en zalim muameleleri yapmaktan; saldırdığı, işgal ettiği ülke halklarına katliam uygulamaktan, tecavüzlerden lekeli tarihine Netanyahu dolayısıyla bir silinmez leke daha eklemiştir. Bu, bütün dünyanın gözünde zalimliği, barbarlığı, soykırımcılığı tescillenmiş bir insanı alkışlamaktan doğan utancın lekesidir.
ABD kongresinde bugüne kadar insanlığın barış ve kardeşliği için çalışan yabancı devlet adamaları, muzaffer komutanlar, insanlığa ve uygarlığa hizmeti geçmiş bilim adamları, aydınlar, yazarlar da konuşturulmuş ve alkışlanmıştır. Ama Netanyahu gibi eli kanlı bir zalim, bir soykırımcı alkışlanmamıştır. Bunun utancı Amerika’nın yakasını hiç bırakmayacaktır.
Amerika, dünyaya karşı demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü şampiyonluğu tasladığı hâlde kongrede konuşması sırasında Netanyahu’yu protesto etmeyi yasaklıyor. Netanyahu’ya sataşanların, protesto edenlerin yakalanıp dışarı atılacağını ilan ediyor. Bizim Deli Dumrul’umuzun zorbalığı bile ABD parlamentosundaki zorbalıktan daha masumdur.
ABD, başka ülkelere her yıl özgürlük, demokrasi, insan hakları alanında karne veriyor. Bundan sonra Gazze’de insan haklarını bir paspas gibi çiğneyen Netanyahu’yu bu kadar alkışa boğduktan sonra hangi yüzle başka ülkelere insan hakları konusunda karne verecektir? Bu saatten sonra hangi ülke ABD’nin verdiği insan hakları notunu ciddiye alacaktır?
ABD, birçok konuda olduğu gibi özgürlük, demokrasi, insan hakları konusunda da tutarsızlıklar, çelişkiler içinde yüzüyor. İnandırıcılığını bütünüyle yitirmiş durumda.
Gelecekte bu İsrail severlik Amerika’ya çok pahalıya mal olacaktır. Amerika, İsrail’in Gazze’de Amerikan silahlarıyla, Amerikan mühimmatlarıyla hayattan kopardığı, kan revan içinde bıraktığı tüm masumların vebalini ebedi boynunda taşıyacaktır. Amerika bugüne kadar dünyanın çeşitli coğrafyalarında birçok masum insan kanı akıttı. Birçok ülke halkına onulmaz acılar yaşattı. Ama bunlardan hiçbirinin vebali, Gazze’deki İsrail zulmüne verdiği desteğin vebali kadar ağır olmayacaktır. Çünkü İsrail’in Amerikan desteğiyle Gazze’de yaşattığı acı kadar evrensel vicdanda yara açmış, aynı ölçüde tepki toplamış bir zulüm ve barbarlık örneği yoktur.
Bir anlamda barış, demokrasi, insan hakları heykeli demek olan ABD’deki ünlü “Özgürlük Heykeli”ne bundan sonra yakışacak en güzel isim “Utanç Heykeli”dir.