ABD'de politika değişikliği
Bu hafta Washington’da meydana gelen ve gelecek gelişmelerden, değişik şeyler bekliyorum. Hafta sonunda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ABD başkentine geldi. Aklınıza, Amerikan başkentine ilk kez mi CHP başkanı geliyor, gibi bir soru gelebilir. Hayır, ilk değil. Yaygın kanı 30 sene öncesinin aksine, son olarak Deniz Baykal’ın ABD başkentine gelişini hatırlarım.
Kemal Bey’le, ilk kez karşılaştım. Bende Bülent Ecevit’in kibarlığı ve havası etkisi bıraktı. Hareketleri yapmacık değil, samimi. İnanmayacaksınız ama ABD başkentine inişlerinde, CHP heyetini karşılayan Türkler, Kemal Kılıçdaroğlu kadar Kamer Genç’e de ilgi ve sempati gösterdi. Her halde, buralara daha Erdoğan’ın korkusu yerleşmediğinden olacak. Heyeti Dulles Havaalanı’nda, Büyükelçi Namık Tan karşıladı. Daha sonra heyet kaldıkları otele geçti ve gece de büyükelçinin konutta verdiği yemeğe gitti.
Kemal Bey’le, Pazar akşamı, CHP bürosunun açılışı için verilen resepsiyonda karşılaştık. Resepsiyon, Beyaz Saray’a yakın Amerikan devrimini yapanların kızlarına ait binada yapıldı. Buraya, Amerika’da ve Washington çevresindeki Türkler gelmişti. Merak ettim sordum hiç yabancı davet edilmemiş. Katılımcılar Kemal Bey’e, CHP hakkında çok soru sordu. Nasıl seçimi kazanacakları konusunda akıl öğretenler de az yoktu hani. Ama bence ilginç olan, bu resepsiyonda gördüğüm tiplerin yaptığı ikili temaslardı. Katılanların yüzde sekseni, samimi olarak AKP’nin gitmesini isteyenler. Bir yüzde 20’lik grup da vardı ki, ben onlarla bugüne kadar her gelen lidere yaklaşmaya çalışırken karşılaştım.
Kemal Bey’in temasları, ancak hafta içinde olacağından bu yazıya da yetişmedi ve size bundan sonraki yazımda anlatacağım. Ben CHP’nin burada anlatacaklarıyla değil, daha çok Amerikalıların CHP’de neyi merak ettikleri ile ilgileniyorum. Şimdi sizlere ilk gözlemlerimi aktarayım. Öncelikle, Pazar akşamı resepsiyona katılan ilginç bir kişiliği gördüm. Henry Barkey. Sanki bir dönem Tayyip Bey’in peşinde dolanan ve PKK’nın haklarını savunan o değilmiş gibi bu kez, Ruşen Çakır ve CHP içindeki Diyarbakır eski Baro başkanı Sezgin Tanrıkulu ile pek sıkı fıkıydı. AKP ile yarım kalan PKK işlerini CHP’ye tamamlatmak istiyor gibi bir hava edindim.
Kemal Bey’in gazetecilerle yaptığı görüşmelerden, Wall Street Journal ile yapılan görüşmede de dikkat çeken sorular var. Adamlar yarım saatlik görüşmenin en az yarısında ısrarla Fethullah Gülen üzerine sorular yöneltmiş Kemal Bey’e. Cemaatle görüşecek misiniz, AKP’yi cemaat yardımı ile mi devireceksiniz, daha akıl almaz bir dizi soru. CHP heyetini de şaşırtmış. İyi de bu soruları gazeteciler mi sordu veya Tayyip Bey’in usulü ile birileri mi sordurttu? İşte orası meçhul.
Gelelim genel Washington işlerine. Washington politikalarında önemli gelişmeler var. Obama yönetimi, fanatik başkan Bush tarafından dünyayı ateşe veren politikalardan hızlı bir dönüş içinde. Örneğin İran politikasında ve Kürtlerin petrol anlaşmaları konusunda dikkat çeken gelişmeler, bizim kapkaç politikalarımıza hiç uymuyor.
Devletlerin politika değiştirmeleri tahmin edebileceğiniz gibi keskin virajlarla değişmez. Ha, şimdi diyebilirsiniz ki, peki biz nasıl, oradan oraya, politika değiştiriyoruz. Arkadaşlar Türkiye son on yıldır devlet olma özelliğini kaybetti ve Osmanlı’nın kapitülasyonlar dönemini yaşıyoruz. Para babalarının politikası da bizim izlemek zorunda olduğumuz politika demektir. Ne demişler parayı veren düdüğü çalar... Onlar para veriyor ve düdük de biz oluyoruz anlaşılan. O yüzden bugün böyle derken yarın da başka şey söyleyebiliyorlar.
İşin ilginç tarafı, hatırlarsanız ABD Federal bütçesini, Kongre’de muhalif Cumhuriyetçiler engellemiş ve Federal hükümet iki hafta kapalı kalmıştı. O tarihlerde buna ön ayak olanların, halk desteğini kaybedeceğini yazmıştım. Nitekim iki büyük televizyon şirketi tarafından yaptırılan kamuoyu yoklamalarında, Cumhuriyetçilerin büyük destek kaybettiği ortaya çıktı. Onlara göre, katılımcılar, bu işe devleti siyasete alet etmeye kızmışlar. Demokrasilerde halk, kendilerini zora sokan, kazık atan siyasetçilerden, hesap sorarmış. Tabii bizde ise halk, siyasetçiden fırça yemeğe alışmış bir kere.









