ABD sıkıştı ama değişmedi... Biz de!..
“Özgürlükler ve demokrasi ülkesi” denilen ABD devi, 2001’de Afganistan’ı, 2003’de Irak’ı işgal etti. Hak-hukuk, masum-suçlu, çocuk-yaşlı, mabet-mukaddesat demedi, herkesi, her şeyi yaktı, yıktı. İnsanlık vicdanını karşısına alan bir vahşet. Şimdi o dev, debelendiği bu bataklıktan çıkış yolu arıyor.
ABD’nin Irak’ta ne işi vardı? Defalarca yazdığımızı özetleyelim:
-İsrail’in güvenliğini sağlamak.
-En büyük destekçileri Saddam ve Molla rejimini devirip, Filistin’i, İsrail’in şartlarında bir anlaşmaya zorlamak.
-Irak’ı ikiye bölüp, kuzeyde İsrail’e dost kukla bir Kürt yönetimi, güneyde Arap (Şii) devleti kurmak. (Anayasa, Arap ve Kürt 2 unsuru kabul ediyor.)
-Bölgenin enerji kaynak ve yollarına el koymak,
-Türkiye’yi, Barzani-PKK ikilisiyle baskı altında tutmak, etkisizleştirmek.
-Karadeniz’de bir ABD üssü kurarak, Rusya ve Türkiye’yi kuşatmak,
Bu hedeflere ulaşıldı mı, bakalım:
-İsrail-Filistin anlaşması olmadı, güvenlik sağlanamadı,
-Saddam rejimi yıkıldı, Irak’a kaos hakim, sadece Barzani kukla devleti kurulabildi, ama yaşaması Türkiye’nin elinde.
-Sadece Irak’ın enerjisine el kondu.
-Türkiye, Barzani-PKK teröründen çok yönlü zarar gördü, etkisizleştirildi, ama bu formül şimdi sıkıntıda,
-İran, güçlenerek daha büyük tehdit oluşturdu. Lübnan’da İsrail’i durdurdu, Irak ve bütün körfez ülkelerinde nüfuz alanını güçlendirdi,
-Askeri gücünü bu yıl çekmeyi, bir kısmını kuzeye yerleştirmeyi düşünüyor,
-Karadeniz’de üs hayali beklemede.
Afganistan işgaline gelince. ABD’nin kontrolüne geçmiş bir Afganistan, enerji başta, her alanda Orta Asya-Güney Asya arasında bir köprü olacaktı. Ama evdeki hesaplar şaştı, işler çıkmaza girdi.
Peki, ABD Vietnam’da olduğu gibi, tası-tarağı toplayıp çekip gidecek mi? Yoksa strateji mi değiştiriyor? Her ikisine de “hayır”. Öyleyse olan ne?
-ABD tıkandı. Türkiye’nin güçlü desteği olmadan hiçbir şey yapamayacağı görülüyor. ABD düşmanlığı zirveye tırmanıyor.
Çok önemli diğer 2 husus:
-Bütün ikazlara rağmen Talabani-Barzani ikilisi, ABD’nin hedefindeki İran’la görüşmelerden vazgeçmiyor.
-İnisiyatifi kaybedeceğini görerek PKK terörü sürdürüyor. Barzani merkezli bir yapılanmaya geçiş için Türkiye “siyasi çözüm” yolunda tam “reform” yapamıyor.
İşte Erdoğan-Bush mutabakatı bu ortamda yapıldı ve iznin adına “Sınırlı operasyon” denildi. Havadan ve karadan anlık giriş-çıkış, kukla devletin istikrarını(!) bozacak şekilde büyük güçle girme değil. (1)
Mutabakatın amacı:
-Talabani-Barzani-PKK üçlüsünün Türkiye üzerinden dövülmesi. Dikkat, ezilmiş değil. Böylece ABD’ye biatleri sağlanacak. Etkili olan “operasyonu hemen bitirin” feryatları boşuna değil.
-ABD’nin imaj düzeltmesi. Türkiye’nin güçlü desteği için ortam hazırlanması.
-Barzani kukla devletinin tanınması ve Afganistan, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin-İsrail konularında adım atması.
- “PKK sorununa siyasi çözüm” için “reform” yapması.
Evet, demek ki strateji değişmemiş düzeltme yapılıyormuş.
Peki Türkiye ne yapmalı?
-Günü kurtarmaya değil, stratejik düşünceye göre siyaset belirlenmeli. Operasyon hedefine ulaşıncaya kadar devam edilmeli. ABD baskılarına boyun eğilmemeli.
-Çekilirken, bölücü terörü kontrol altında tutacak tedbirler alınmalı.
-Güneydoğu’da OHAL veya benzeri tedbirlerle devlet otoritesi hakim kılınıp, vatandaşın devletine güveni güçlendirilmeli.
-Bölücü terörle mücadele için hukuki mevzuat batıdaki gibi güçlendirilmeli.
-TBMM’den şehir meydanlarına kadar uzanan ihanet odakları dağıtılmalı.
-Şehit cenazelerine katılımı artırmak başta, her vesileyle milli hassasiyet ve destek azami seviyeye çıkarılmalı.
-Özellikle iktidar, üniter-milli devlet yapısına ve millet bütünlüğüne zarar verecek her türlü farklılaştırıcı icraat, hatta imadan kaçınmalı.
Evet varlık-yokluk günündeyiz. Evet ateşle imtihan ediliyoruz. Ama unutmayalım, o ateşi söndürecek, oyunları bozacak güç de bizde.
Bush mutabakatı, 10.11.2007 tarihli yazıda açıklanmıştı.