ABD seçimleri ve Türkiye
Bugün sizlerle, çok ilgilendiğiniz, hayati bir konuyu tartışacağız; Amerika seçimleri. Nasıl abartıyorum değil mi? Yok canım. Obama başkan seçildiğinde, Amerikalı seçmen değil de, sizler kurban kesmemiş miydiniz? Erdoğan’ı fırçaladığında, onun değil de Obama’nın yanında yer almamış mıydınız? Aldınız. Sonra Kobani’ye peşmerge gönderme talimatı ve izni verildiğinde peşmergeleri “Biji Obama” (Yaşa Obama) diye sizler karşılamadınız mı? Yaptınız yaptınız, daha unutmadık, her şey taze.
Öyleyse ABD’deki bu ara seçim, Amerikalı seçmenden daha çok sizleri ilgilendiriyor demektir. Bakmayın, PEW denilen Washington’daki araştırma kurumunun, Türkler Amerika’yı sevmiyor bulgularına. Onlar gerçeği görememişler. Oysa siz bayılıyorsunuz Amerika’ya. Müziğine, telefonuna, giyimine, modasına, yarışma programlarına, dizilerine filmlerine. AVM’ler bile Amerikan taklidi. Çocuklarınızı Suudi Arabistan’a değil, ABD’ye okumaya göndermiyor musunuz?
Gelelim konumuza. İnsan, bu ülkeye yani ABD’ye nasıl olup da kalkıp, dünyanın en modern, en zengin ülkesi diyebiliyor, anlamak mümkün değil. Ben yazıyı yazarken, aradan 48 saat geçmiş, ancak hâlâ seçim sonuçları kesinleşmemişti. Oysa bizde öyle mi? Akşam saat altıda sandıklar kapanır, 3 saat sonra ülke sathındaki seçim sonuçlarını biliriz. Aslında bazı kişiler önceden de bilir ya. Neyse... Görüyorsunuz, bu Amerikalılar, laubaliler, gevşekler.
ABD ara seçimlerinde, Demokratlar beklendiği gibi, Senato’da çoğunluğu kaybetti. Temsilciler Meclisi’nde, zaten çoğunluktaydılar. Sayılarını artırdılar. Mesele, Obama meselesi değil. Belki bu kaybı, Obama’ya tepki olarak değerlendirebiliriz. Başkan’ın Kongre’de, yani parlamentoda, bir yasayı geçirmesi zordu, biraz daha zorlaştı. Önce de sorun aynıydı. Ne muhaceret yasasını, geçirebildi, ne de vergi.
Ama Başkan’ın elinde iki silah var. Birincisi, Kongre’deki Cumhuriyetçiler tarafından hazırlanıp, önüne getirilecek yasa tasarılarını veto etmek. Bu veto barajını geçebilmek için, Senato ve Temsilciler Meclisi’nde, üçte iki oyu bulunması gerekir. Bu da şu andaki rakamlarla imkânsız. Ayrıca Amerikan siyasi geleneğinde, seçim sistemi dar bölge olduğu için, oylamalar sırasında parti çizgisini geçip, karşı tarafla oy kullanacak siyasetçi, çok. Bu durumu, muhalefet partilerinin çoğunlukta olduğu durumlarda dahi, kendi yasalarını geçirmesine, çok kez tanık oldum.
Cumhuriyetçi Parti’nin, kendisini göstermesi için, önünde 2 yıl var. İki yıl sonra, Başkan ve Temsilciler Meclisi ile Senato’nun üçte biri yenilenecek. Amerikalı seçmen, Obama yönetimi ve Demokratları uyarırken, Cumhuriyetçilere de bir fırsat veriyor. Bence durum iki yıl içinde netleşecek. Ancak burada Türkiye için ne var? Ne mesaj var?
Birincisi; Obama ve Demokratların bu yenilgisinde ABD’deki Musevi lobisinin büyük etkisi var. Netanyahu ile gerginlik tersine etkiledi. Davutoğlu’na duyurulur! Belli ki önümüzdeki dönemde, Orta Doğu’da savaşlar kızışacak. Dolayısı ile bizim dengesiz dış politikadaki oynaklığımız, yakın bir gelecekte, dansözlüğe dönebilir. Suriye konusunda, ABD ve İsrail politika değiştirdi. Belli ki ihale, üzerimize kalacak. Bizde de, bağımsız ve hür irade ile memleket yöneten politikacılarımız olduktan kelli, burnumuz kuburdan çıkmaz. Amerika ekonomik durumunu düze çıkardıkça, iş daha sarpa saracak.
Türkiye’de birçok kişinin bilmediği, dış politikanın, başkandan başkana değişmediği. Politikaları, başkanlar değil bürokrasiler belirler. ABD Dışişleri ve Savunma Bakanlığı kadroları, değişmez. Yalnızca üst düzey bürokratlar değişir. O kadrolar da daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, dış politikayı ülkenin ihtiyaç ve çıkarları için 20’şer yıllık bölümler halinde hazırlar. Şu anda 2015’ten sonra yürürlüğe girecek, yeni 20 yıllık politika icraatta. Bu politika içinde, AKP iktidarının da nasıl sona ereceğini, planı yapanlar biliyor zaten. Hazırlık da bu yolda. Şimdi Kongre’de Cumhuriyetçiler var diye, kimse planda değişiklik yapmayacak. Gelen yeni kadrolar da, bu hazırlık için zaten. Kürt devleti, PKK’nın geleceği, Orta Doğu’nun yeni şekli falan, hepsi bunlar içindi. Yakında, yaşayıp göreceğiz.
Hani bir fıkra var ya, padişah sadrazamı, güvercin uçurarak seçermiş. İşte ondaki gibi, kaderini bir güvercine bağlayan milletin, daha başına gelecek çok şeyler var demektir. Siz, ayrıntılar üzerinde ileri geri konuşun. Olmayan demokrasi ve adalet hakkında fikir yürütün. Onlar sizin adınıza ülkenizi yönetiyor zaten. Siz açılın, saçılın. Parçalanmış ülkeyi hâlâ parçalanıyor diye tartışın.