ABD krizi de patladı!...
11 Aralık Cuma günü güvenlik birimlerince hazırlanan ve Ankara’da masaya yatırılan şu çarpıcı
rapora dikkatinizi çekerim;
“PYD/PKK terör örgütü, başta ABD olmak üzere koalisyon devletlerinin yoğun desteği sayesinde DEAŞ Terör Örgütüne karşı yürüttüğü çatışmalar neticesinde Tel Abyad (Şanlıurfa, Akçakale karşısı) ilçe merkezi ve çevresinde Haziran 2015 ayı itibarıyla hâkimiyet sağlamış ve bölgedeki Türkmenlere yönelik etnik temizlik, göçe zorlama gibi baskıları her geçen gün artırmıştır. Türkiye’nin yaptığı tüm uyarılara, ikazlara kulak tıkayarak, arkasına aldığı ABD ve zaman zaman da ESED’in desteği ile bu etnik temizlik ve göçe zorlama faaliyetlerine ara vermeden devam etmektedir.
Bu kapsamda; 11 Aralık 2015’de PYD/PKK terör örgütü unsurlarının, nüfusunun çoğunluğu
Türkmen olan Hammam Turkuman, El Manara ve Zebakiye köylerinde yaşayan yaklaşık 90 aileyi göçe zorladığı açıkça görülmektedir.
PYD/PKK’nın daha önce de, 23 Haziran ve 13 temmuz 2015 tarihlerinde Hammam Turkuman bölgesinde yaşayan yaklaşık 5.000 Türkmen’e baskı yaparak Türkiye’ye göçe zorladığı bilinmektedir. Daha sonra tekrar Tel Abyad’a geri dönen bazı Türkmenlere şimdilerde yeniden baskı ve zulüm uygulanarak Türkiye’ye dönmeleri yönünde ciddi tehditler yapılmaktadır.
Son gelişmeler çerçevesinde, sadece yüzde 5 oranında Kürt nüfusun olduğu Tel Abyad’da, ABD ve ESED’e ilave olarak Rusya Federasyonun da PYD/PKK terör örgütlerine açık destek vermesi, bu teröristlerin daha cesaret kazanmalarına ve sebep olmuştur”..
Sadece bu özet rapor bile ABD ve Rusya’nın kendi menfaatleri için bölgede nasıl bir danışıklı dövüş içinde olduklarının, dostun-düşmanın da belgesi!.. Ankara’da bu rapor masada dururken arka kapıda yaşanan diplomasi trafiğine de göz atalım. O zaman, raporun neden bu şekilde kaleme alındığına daha iyi ışık tutacağımıza inanıyorum. Ayrıca rapor, Ankara’nın Rusya ve ABD’ye bakışını da çok çarpıcı bir şekilde yansıtıyor.
Hatırlarsanız, başta Obama olmak üzere tüm ABD sözcüleri “98 kilometrelik açık” olarak nitelendirdikleri Suriye sınırımızda IŞİD’in geçişlerini önlemek maksadıyla 30 bin asker yığmamızı önermişti. Türkiye bir yandan Rus uçağı krizi ile uğraştırılırken, ABD ile yürütülen diplomatik temaslarda, Azez- Cerablus hattında 14 bin civarında askerimizin konuşlu olduğu ve sınırdaki tüm fiziki tedbirler hatırlatıldı. ABD’ye şu öneri yapıldı;
“DEAŞ karargahlarını yoğun olarak bombalarsanız 1 ayı bulmadan terör örgütünün en azından yüzde 70’ini yok ederseniz. Geri kalanını da ÖSO /muhalifler ve Türkmen güçler bitirir”.
ABD, her zamanki gibi Türkiye’den gelen bu öneriyi kulak arkası etti. Arada sırada gönderdiği bir kaç savaş uçağı ile bir kaç evi vurup döndü. Göstermelik harekatların dışında hala bir şey yapmıyor. ABD’nin IŞİD’e karşı takındığı göstermelik durum sadece Suriye ile sınırlı değil. Irak’ta da aynı durum söz konusu. Güvenlik ve diplomasi kaynakları, IŞİD’in Irak ve Suriye’deki karargahlarının açık şekilde yerli yerinde durduğunu, başta tanklar olmak üzere ağır silahların açıkta olduğuna, mühimmat depolarına zarar gelmediğine işaret ediyor. Dikkat çekilen en önemli bir diğer hususta, IŞİD’in elindeki petrol rafinelerine dokunulmaması ve para kaynaklarının kesilmemesi. YENİÇAĞ’a konuyla ilgili değerlendirmede bulunan bir diplomatik kaynak, “DEAŞ, elinde bulundurduğu şehirlerde vergi toplayıp geziyor. Bombalanıyor denilen yerlerde DEAŞ militanları gezip, tozup keyif içinde yaşıyorlar” dedi.
Rusya’nın da terör örgütü IŞİD’e karşı mücadelesinin koskocaman bir yalan olduğu da gün gibi ortada!...
Son gelinen noktada Ankara’da şu değerlendirme yapılıyor; “ABD ve Rusya ittifak içinde. İkisi de bölgede kalmak için DEAŞ’ı manivela olarak kullanıyor”.
Rus krizi,Musul krizi derken Ankara çok derinden giden ABD krizi ile de mücadele veriyor. Gücünün yettiği kadar güvenlik hamlelerinde ön almaya çalışıyor. Bir yandan da Ankara, siyasetçilerin şahsi kinleri ve bazen de anlık tepkileri yüzünden hesapsız kitapsız atılan adımlardan kaynaklanan yalnızlıkla boğuşuyor.
Bakmayın öyle!.. Siyasi iktidarının salladığı AB maveralarına... Ortadoğu da yaşananlardan ve Türkiye’nin tamamen içine sıkıştırıldığı yalnızlık çemberinde diplomatik kanallar neredeyse tamamen tıkanmış durumda. İşte son örneğini, Rusya’nın ardından Irak’ta gördük. “Başbakan” Ahmet Davutoğlu’nun Irak’a gönderdiği özel temsilcilerden sonra Başbakanlık “uzlaştık” açıklaması yaptı. Hemen ardından Irak,Türk askerinin Musul’dan çekilmesi için BM Güvenlik Konseyine gitti.
ABD, İran-Irak ekseninde müttefikliğini güçlendirirken bizimkiler Türk milletine açıktan yalan söylüyor. ABD ile lafta kalan, cılız görüntülü ittifakla gün kurtarılmaya çalışılıyor.
Ankara diplomaside sıkışan ve kapanan kanalları kendi güvenliği için askeri hamlelerle aşmaya çalışıyor. Bu arada “denize düşen yılana sarılır” misali Barzani ile ittifak içinde hareket etmenin yollarına başvuruyor.
Olan kime oluyor?.. Acıları kim yaşıyor?..
Güvenlik raporunda açıkça yazıyor ya!..
“Türkmenler”...