ABD KAYNAKLARINDA ATATÜRK (13 Ocak 2014)

ABD KAYNAKLARINDA ATATÜRK (13 Ocak 2014)

Bakışları, Osmanlı ufuklarının ve askerî gücün çok daha ötelerine taşıyordu

Bisbee: Sadece Türkleri değil;
fakat dünyayı da şaşırttı
Yararlandığım diğer önemli bir eser, "Yeni Türkler-Cumhuriyetin Akıncıları, 1920-1950" başlığını taşıyor. 1930’lu yıllarda İstanbul’da Robert Kolej ve Kızlar İçin Amerikan Koleji’nde uzunca bir süre öğretmenlik yapmış olan eserin yazan bir bayan Profesör, Eleanor Bisbee. Yazara göre, "Son 30 yıl içindeki (1920-1950) en ilginç ve önemli gelişmelerden biri, Türk halkının yaşamında meydana gelen köklü değişimdir. 1911’den 1922’ye kadar 11 yıllık bir savaş ve kargaşa dönemini izleyen ve Cumhurbaşkanı Atatürk’ün yönlendirici dehası altında sağlanan bu değişim, Türkiye’yi sadece bir imparatorluktan, cumhuriyet hükümeti ile idare edilen millî bir devlete dönüştürmekle kalmamış; fakat, halkın hayatında büyük değişiklikler de sağlamıştır... Türkiye’de Genç Türk (Jön Türk) hareketinin sağladığı tecrübeden yararlanan liderlerden biri, gösterdiği inisiyatifle, sadece Türkleri değil; fakat, dünyayı da şaşırttı. Bu lider, Mustafa Kemal Paşa idi. Prestiji ne aileden gelen bir üne, ne de başkalarının desteğine dayanan bu subayı, dünya, şimdi Atatürk olarak pek iyi tanımakta... Mustafa Kemal, biraz uzakça olmak üzere, Genç Türkler arasında bulunmuştu... Fakat Mustafa Kemal’in bakışları, Osmanlı ufuklarının ve askerî gücün çok daha ötelerine taşıyordu.
Onun özlemi, yeni bir dünya ve bunun içinde dil ve kültür bakımından uyumlu bir ulusun yeni Türkleri idi. Artık, Osmanlı boyunduruğunu atmak ve modern bir tarzda kendi kendilerini yönetmek için, sıra Türklere gelmişti... Parlak bir asker, Türk Askeri Teşkilâtında kendisinin âmiri durumundaki kiralık Alman subaylarından daha parlak olduğu söylenen bir subay olarak, Libya’da çarpışmış, Çanakkale’de İngilizleri durdurmuş ve orduyu kurtaran, fakat Türkler için emperyalizmin sonu demek olan Suriye’deki çekilme harekâtını ustaca yönetmişti. Kendi gücüne dayanan önder kişiliği, ölen bir imparatorluğun ruhunu satmak veya ipotek etmek için pazarlığa girişen hasta Osmanlı Hükümetinin bulunduğu Babıali tarafından istenmiyordu. Fakat; Anadolu’da milleti yabancı hâkimiyetinden kurtarabilmek için, Türklerin azalan gücünden yeteri kadarını kurtarmaya yardım edebilirdi... Sonunda Türkiye’ye yönelik Yunan istilâsını yenerek ve Türkiye’yi paylaşma yolundaki İngiliz, Fransız ve İtalyan plânlarını bozarak, Türk Kurtuluş Savaşını (1919-1922) kazandı. O sırada Atatürk, dünyanın gözünde bir diktatör, I. Dünya Savaşından sonra tarih yapan üç diktatörden biri idi. Diğer ikisini ise, İtalya’da Mussolini ve Almanya’da Hitler oluşturuyordu. Ama 30 yıllık bir gözlem, Türk liderini, böyle onur kırıcı bir kıyaslamadan temize çıkarır... Gerçi, benzerlikler vardı. Bu üçlünün her biri, çıkışını, ulusal bir umutsuzluk sırasında gizli bir grup içinde ortaya koyduğu kesin bir kişilik gücü ile yaptı; her biri, iktidarı, felce uğramış bir hükümetin elinden aldı; her biri, büyük devletlere meydan okudu ve yine her biri, ulusal gururu yüceltti. (Devam edecek)