ABD KAYNAKLARINDA ATATÜRK (12 Ocak 2014)

ABD KAYNAKLARINDA ATATÜRK (12 Ocak 2014)

Ünü; devrimci bir lider olarak, başardığı değişimlerin mucize gibi oluşundandır

Webster: Ülkesi, hâlâ
Atatürk Türkiye’sidir
Şimdi özetlemeye çalışacağım kaynağı, incelemek fırsatını bulduğum bütün eserlerin en dikkate değer olanı olarak niteleyebilirim. Türkiye’de birkaç kez ve uzunca bir süre kalmak imkânını bulan ve İzmir Amerikan Koleji ile bir Türk lisesinde öğretmenlik yapmış olan Prof. Donald E. Webster’in yazdığı "Atatürk Türkiye’si" adlı eser, 1939’da yayınlanmıştır ve bir bakıma, Atatürk yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti döneminin tam bir tarihi niteliğindedir. Özellikle Atatürk reformlarının sosyal gelişimini kapsayan bu kitabın ulusumuz için iyi niyet ve sempati beslediği göze çarpan yazar şöyle diyor: "...Ölüm, her ne kadar onu görevden uzaklaştırdı ise de; bu durum, yaşadığı dönemin nesline, hatta gelecek çağlarda yetişecek nesillere, kişiliğinin ilhamlarını azaltamaz. Geleceğin bir yapıcısı olduğu için, ülkesi, hâlâ Atatürk Türkiye’sidir... Kemal Atatürk, dünyada en yaygın olarak tanınan bir düzine (insandan) biridir. Ama; ünü, yönettiği ülkenin büyüklüğü yüzünden değil; devrimci bir lider olarak, başardığı değişimlerin mucize gibi oluşundandır. Batı’da seçkin bir diktatör sayılan (Atatürk) kendi halkı tarafından Kurtarıcı (Gazi) ve Cumhurbaşkanı olarak anılır... Türk halkı, Gazi’lerini tanrılaştırmaksızın, onun karizmasına (diğer bir deyişle, Tanrı vergisi niteliklerine) inanır... En tehlikeli dönemde, tam zamanında, üstün yeteneği ile ortaya çıktığı için, halk şükreder... Kemal Atatürk, emir almaya değil, daima emir vermeye; izlemeye değil, yönlendirmeye (yatkın) bir adam olmuştur.
Kendisinin bu yaşam biçiminin bir tek anlamı vardı: Türkler için Türkiye hayali. Geleceğe ve amacına yönelik sarsılmaz bir bakışla, ayrıntılarda her zaman gerçekçi olmuştur...
Tanrı’nın ilham verdiği en üstün bir liderdir
Büyük Önder, sadece tipik bir karakterin sembolü değil; Tanrı’nın ilham verdiği en üstün bir liderdir... Cumhurbaşkanı Atatürk, bir pazar akşamı saat 20.00’de, masasının üzerinden bir mikrofon alıp, ülke nüfusunun yarısı tarafından dinlenebilecek bir konuşma yapamazdı. Bu nedenle, vaktinin ve enerjisinin büyük bir bölümünü ülkede denetleme gezileri yapmak gibi daha sıkıcı işlerde kullanmış; bu arada, bazı konuşmalar da yapmıştır. Bununla beraber; (konuşmalar yapmasına) gerçekten gerek yoktu. Çünkü; karizması o kadar büyüktü ki, Cumhuriyete bağlılık ve hizmet duygularını yenilemeleri için, halk toplulukları arasından sadece bir geçmesi yeterli idi... Gittikçe artan bir şekilde inanıyorum ki; devrimi başarılı kılan en büyük etken, tek etken, Atatürk’ün kişiliğinin gücüdür. Bu, (gerçekten) etkili bir faktördür... Eğer bütün zamanların değilse, hiç kuşkusuz, son yüzyılların en büyük Türk’ü, çağdaş dünyanın belki de en dinamik lideri, 10 Kasım 1938’de öldü. Kemal Atatürk’ü birçok muharebe ve bunalımdan, birden fazla ciddî hastalıktan çekip çıkarmış olan sınırsız canlılığı sona erdi. Ömrü 60 yıla bile ulaşmamakla beraber; üç kişinin hayatı kadar yaşamış, üç kişininki kadar çok enerji harcamıştı. Son 20 yıl içinde hem yurdunda, hem de yurdu dışında daima prestij ve saygı kazandı... Daha uzun süre yaşasaydı, belki de daha çok başarı sağlayabilirdi; ama kendisinden sonra görev alanlara, kıskanılabilir bir miras, sağlam kurulmuş bir millet bıraktı..."
(Devam edecek)