Sherrill: Büyük adamlaryetiştiren bir millet büyük bir millettir
Yukarıdaki diplomat Ankara’dan ayrılınca, 1932’de General Charles H. Sherrill Büyükelçilik görevine başlar. General’in Atatürk’le daha sıkı ilişkiler kurduğu ve ondan etkilendiği anlaşılıyor. "Gazi ile Görüşmelerim" başlıklı yazısında, şu dikkate değer görüşlere rastlıyoruz: "Büyük adamlar yetiştiren bir millet, büyük bir millettir. Bugün devlet adamlığı alanında kendisinden üstün kimse olmayan Mustafa Kemal gibi çok büyük bir adam pek az yetişir... Gazi ile ilgili olarak anlatılacak çok şey var. Bunlardan özellikle ikisi, O’nun devlet adamlığını yansıtır; Türkiye’ye gelişimde, yabancı bir elçi olarak, muharebe alanlarını ziyaret etmemin uygun olacağını düşündüm. Bunu Türk otoritelerine bildirince, aldığım cevap şu oldu: Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, Yunanlılarla bugün mevcut samimî ilişkilerin devamını, bu muharebe meydanlarında eski düşmanı olan Yunanlılara karşı kazandığı zaferlerin hatırasını canlandırmaya fazlası ile tercih eder. Bu geniş görüşlü davranış, diğer bir örnekte beni daha da derin bir şekilde etkiledi. Yunanlılara karşı kazandığı ezici zaferden sonra, Türkiye’nin niçin herhangi bir şekilde tazminat almakta ısrar etmediğini öğrenmek isteyince, şu cevapla karşılaştım: Mustafa Kemal’in o zaman verdiği karara göre, Yunanlılarla yenilenecek ve belki de artırılacak ticarî ilişkiler, bıktırıcı yıllık (tazminat) alınmasına kıyasla, Türkler için daha yararlı olacaktı. Kaldı ki; bu ödemeler, iki millet arasında daha sonraları belki bir anlaşmazlık nedeni de olabilirdi.
Ruhça pratik bir barışçı olan, bir savaş lideri...
Bu iki hikâye, ruhça pratik bir barışçı olan bir savaş liderinin, Türkiye’nin komşuları ile ilişkilerinde eski devirlerin düşmanlıkları yerine dostluklar kurmayı tercih ettiğini gösterir... (Bu devlet adamı) Türkiye’nin en doğu ucundan en batıdaki noktasına, İzmir’e kadar (bütün ülkede), cesaretini kaybetmiş bir halkın ruhunu, Yunanlı saldırganlara karşı bütünleşmiş bir millet olarak alev gibi parlayacak ve düşmanı önüne katıp atacak şekilde, sabırla yeniden meydana getirdi. Yüksekte kurulmuş Ankara’da, Türkiye’nin tam kalbinde, halktan oluşan, halkla beraber ve halk için etkili olarak çalışan bir hükümet kurdu. (Ama) bu kadarla yetinmedi. Çünkü; bunları, halkının hayat ve âdetlerini etkileyen reformlar dizisi izledi. O kadar ki; artık, modern yazısı, sayıları ve kanunları ile Türkiye, milletler toplumunda lâyık olduğu yeri alabilir ve buna hak kazanmıştır. Bu dikkate değer Türk, yüzlerce yıllık bir geçmişte olduğundan (çok daha fazla), milleti, tarihi, dili ve geleceğe olan çok yaygın ümidi ile, Türkiye’nin bir kez daha gururuna kavuşmasını sağlamıştır. (Devam edecek)