ABD-AB buyuruyor, ikilimiz kükrüyor ama..!
Cumhurbaşkanı ve Başbakan, gezme ve konuşma yarışına girmiş gibi. Bakalım bu rekabeti kim kazanacak? Bu, kendi bilecekleri iş de, acaba o geziler ülkemize ne getirip-götürüyor?
Önce peş peşe ABD’ye gidip, birbirinden önemli anlaşmalar yaptılar. 3 aydır bunlarla yatıp kalkıyoruz. Açıklamalarına bakarsanız Bush hep dinleyip, “haklısınız” demiş. Hiçbir şey vermediğimiz halde “Hamdolsun istediklerimizi almışız.” 1 Mart tezkeresiyle bozulan ilişkilerimiz de düzelmiş. Bu büyük başarıya(!) ancak şapka çıkarılır.
Öyle ya, AKP iktidarının 6. yılında PKK’ya karşı “sınırlı hava operasyonları” başladı. Buna da şükür. Çünkü daha dün TSK, “Kandil’deki örgüt karargahını vurmamız şart” dediğinde, “İçerideki 5 bin teröristi bitirdin de, sıra dışarıya mı geldi” cevabı, PKK ve yandaşlarından önce Erdoğan’dan geliyordu.
Kime kükrüyorlar?
Cumhurbaşkanı Gül, “Terör örgütü oradan çıksın, K. Irak dahil bütün Irak’a yapacağımız yardımlar 10 katına, hatta daha fazlasına çıkar” diyor. AB ile ilişkiler soğudu mu sorusuna, “Doğru değil, 2007’de hep iç konularla uğraştık, ama 2008’in AB yılı olacağına inanıyorum, takipçisi olacağım” cevabını veriyor.
Başbakan Erdoğan ise, Madrid’de AB’ye adeta meydan okuyup, “Ya üye oluruz, ya da olmayız. İkisinin ortasını kabul etmeyiz” diyor. “Kürtler özel bir statüye veya azınlık hukukuna sahip olacak mı?” sorusunu, “Kürtler asli unsundur, azınlık olmayı kabul etmezler” şeklinde cevaplandırıyor. Müzakerelerin devamı için, Kıbrıs sorununun hallini şartı gören AB’ye, “Kıbrıs bizim sorunumuz değil, AB’nin sorunudur. AB içinde Kıbrıs Rum Kesimi değil, Kıbrıs olarak geçiyor” diyor. Rumların, “Kuzey Kıbrıs azınlık olsun” politikalarına, “Onlar orada asli unsur, tali unsur değil” cevabını veriyor. İktidarının 6. yılında bunları söylüyor, ama biz icraata bakacağız.
ABD-AB listesi
İkilimiz, “vermeden aldık” diyor, içimizi serinleten ateşli(!) konuşmalar yapıyor da, dumanı öyle çıkmıyor. Bunu görmek için ABD-AB isteklerine ve yürüyen gündeme bakmak yeterli.
ABD diyor ki; Irak’ın kuzeyindeki yönetimle iyi ilişkiler kur ve tanı. Irak, Kerkük, Türkmenler, Afganistan, Pakistan, İran, Filistin, Suriye, enerji gibi BOP’a dahil konularda yanımda ol. “Kürt sorunu” nu çöz. TCK 301’i değiştir. Ermenistan’la iyi ilişkiler kur. Azınlık vakıflarının isteklerini yerine getir. Patrikhane ve Ruhban Okulu’nun ekümenliğini tanı, vb.. AB diyor ki; ABD buyruklarını yap. Ayrıca, AKP’nin imzaladığı Kıbrıs Ek protokolünü TBMM’de onaylat ve uygula.
Evet buyruklar böyle, ya gündemimiz nasıl?
-İkilimiz Irak başta BOP ülkelerinin birinden diğerine koşup, ABD’nin mesajlarını taşıyor. Enerji konusunda meçhul işbirliklerine hazırlanıyor.
- “Kürt sorunu” na siyasi çözüm için, aynen ABD-AB’nin istediği gibi, teröristlere af, iki dilli, iki kimlikli siyasi temsil, bunların anayasal teminata bağlanması çalışmaları sürüyor.
-10. Cumhurbaşkanı Sezer’in veto ettiği Vakıflar Yasa tasarısı yeniden görüşülüyor. Bu yasalaşırsa; Azınlıklara ait olduğu iddia edilen tüm taşınmazlar (bugün için tespit edilen 11.500 adet) iade ediliyor. Patrikhanenin bulunduğu Suriçi ve dışında neredeyse bize basacak toprak kalmıyor. Lozan’da mülkleri ve statüleri dondurulan azınlık vakıflarının önü açılarak Lozan deliniyor. Yabancıların vakıf kurmalarına, istedikleri yerlerde istedikleri kadar toprak almalarına izin veriliyor, vb..
-TCK 301 değişince, “Türklüğe hakaret” ve “Soykırım” iftirası suç olmaktan çıkıyor.
-Bitmedi. ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Matt Bryza, Ermenistan’la ilişkilerin normalleşmesini istiyor. Bunun için biz ön şart sürmeyecek, Ermenistan da sınırı kabul edecekmiş. Bir de, “Bir millet iki devlet” retoriğinden vazgeçip, “Ermenistan’ı, Azerbaycan’a tercih” etmemizi öneriyor. İkilimiz ne zaman ABD ve AB’ye kükrese, “türban” a yeniden sarılsa endişeleniyoruz. Acaba yine toz-duman arkasında yapılacak buyruklar mı var diye?