AB Türkiye'ye niçin federasyon öneriyor?

Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’ye “Federasyon” öneriyor, artık bu kesin, bunu hâlâ inkâr edenler ya işbirlikçidirler, ya ‘gaflet rekoru kırmak’ için noter huzurunda uykudadırlar.
Peki AB ve ABD Türkiye’yi niçin federasyonlara bölmek istiyor?
Bu sorunun cevabı gayet basit, çünkü Türk’ü sevmiyor, İslâm’ı sevmiyor, her ikisini cem ederek Haçlı/Siyon ittifakının kâbusu haline gelmiş “Müslüman Türk”ten nefret ediyorlar. Ne Batı Roma’yı tepeleyen Attila’yı unutabildiler ne Doğu Roma’yı tarihten silen Osmanlı’yı! Ne Hz. Muhammed Mustafa (s)’ya tahammülleri var, ne ‘Her şey bitti’ dedikleri anda onların her şeyini ‘hiçbir şeye’ indirgeyen ve Türk’ün elinde avucunda kalmayan ‘hiçbir şey’den tam bağımsız bir Türkiye üreterek son Haçlı Seferini denize döken Mustafa Kemal’e tahammülleri var.
Bakınız 1299’da, Bilecik Tekfuru ile Yerhisar Tekfuru dünür oldular. Bilecik Tekfuru’nun kızı Holifira Yerhisar tekfurunun oğlu ile evlenecek, düğün tezgâh kuruldu. İki tekfur aralarında, “Fırsat bu fırsattır, Osman Gazi’yi düğüne davet edelim ve eğlenceler sırasında kafasını kesip Osmanlı’ya bir son verelim” diye anlaştılar. Osman Gazi tuzağı öğrenir ve eğlencenin en kızıştığı bir sırada düğünü basar Holifira Hatunu kaçırır. Sonra Nilüfer adını verdiği Holifira’yı oğlu Orhan Bey’le evlendirir. Nilüfer Hatun Orhan Bey’e âşıktı, Müslüman oldu.
Evliya Çelebi kendisi için, “Bize ikramlarda bulundu, çok iyi ve dindar bir hatundur” demiştir. Nilüfer Hatun’un din olarak İslâm’ı seçip Orhan Bey ile evlenmesinden tam 701 yıl sonra Yunan kuvvetleri Bursa’yı işgal edince neler olduğunu, o günleri gözleriyle görmüş olan Duyun-u Umumiye’nin son Genel Müdürü Ali Cevat Borçbakan hatıralarından, Doç. Dr. Saime Yüceer bakınız nasıl naklediyor:
“...Orhangazi’nin eşi Nilüfer Hatun’un kabri de Yunanlı bir general tarafından tekmelenirken ağzından ‘Türk’le evlendin de eline ne geçti, Müslüman oldun da ne oldu. Bak yine kazanan taraf biziz ve sende ayaklarımın altındasın’ şeklinde başlayan cümleler küfür ve hakarete dönüşüyordu..
Devam edelim..
Osmanlı Birinci Dünya Savaşı’nda Almanların yanında savaşa girmedi mi?
Peki bu savaşta İngiliz General Hanman Allanbey 9 Aralık1917’de Kudüs’e girdiğinde Almanya ne yaptı? Ne yapacak, kiliseler çanlar çaldı, halk, “Kudüs’ü Müslümanlardan kurtardık!” çığlıklarıyla sokaklara döküldü. Rahmetli Mehmet Akif Ersoy bu olayların görgü tanığıdır. Evet, kendileri için Yemen Çölleri, Çanakkale ve Filistin’lerde toqrağa düştüğümüz Almanlar, İngilizlerin Osmanlı’nın elinden Kudüs’ü almasına işte böyle sevinmişlerdir. İngiliz general Allanbey ise Beytül Makdis’e, “Haçlı Seferi şimdi bitti” diyerek girmiş, Selahaddin Eyyubi’nin kabrini tekmeleyerek, “Ey Selahaddin! İşte biz tekrar döndük!” demiştir.
Ve İkinci Cihan Harbi ardından Kudüs’e girdikleri zaman Yahudiler, “Hayber’in intikamı aldık” diye çığlıklar atmış ve “Muhammed öldü, arkasında kızlarını bıraktı!” diye sevin çığlıkları atmışlardır.
Gelelim 2 binli yıllara yani bugünlere.
SSCB dağılınca NATO’ya, “Sana bir düşman lâzım, o da İslâm dini” diyen bu Batı değil miydi? Ve Afganistan’a, “Haçlı seferi başlattım” diyerek çullanan bu ABD ve onun Avrupalı müttefiklerinden başkası mıydı?
Evet, söz konusu olan Türkiye ve İslâm olunca Amerika’sı, Siyonizm’i, Batısı dün neyse bugün de o ve onun için Türkiye’ye onlardan hiçbir şey istemediği halde onlar Türkiye’ye federasyon öneriyorlar.
Çünkü Türkiye için federasyon demek, Sevr demek, Haçlı seferlerinin hedefe ermesi demek. Bu millet bu Avrupa ve bu ABD’ye ne yapsa, hatta Cemil Meriç’in ifadeleri ile, “Bütün Kur’an’ları yaksa, bütün camileri yıksa” yaranamaz, çünkü O (yani biz) onların gözünde “Yine Osmanlı” ve “Yine İslâm”ızdır.
Türk’ü de Kürt’ü de, Atatürkçüsü, şeriatçısı da bunu böyle bilsin.

Yazarın Diğer Yazıları