9 Temmuz-15 Temmuz
Düşünüyorum da... Yeni sistemin/rejimin ilânını 15 Temmuz'da yapsa mıydık? Hem darbeye karşı halkın direnişini, hem halkın "yüzde 52"sinin yeni rejimi/sistemi oylamasını birlikte kutlamış olurduk.
İki törenin bir arada yapılması, iki zaferi bütünleştirecektir.
R. T. Erdoğan izin verdi... Kendilerine 9 Temmuz itibarıyla "Başkan" diyebilirmişiz.
Böyle denmesi gerektiğini daha önce yazmıştım. Bir şey daha yazmıştım... Başkan sarayda oturur.
Cumhurbaşkanlarının oturduğu yere "köşk" demiyor muyduk? Şimdi iş büyüdü. Başkan'a saray yakışır. "Külliye" demekten vazgeçmeliyiz. "Rabia" nasıl tutturulamadı, külliye de tutturulamayacak. "Saray" denmesinden kaçınıldığı için "külliye" lafı çıkarılmıştı. Artık Başkan diyoruz, "Saray" da demeliyiz. Yeni rejimin/sistemin bazı adlandırmaları değişmeli...
Darbe bertaraf edilmiştir. Burada asıl rol oynayan halkımızdır ve halkımızı motive eden de kabul etmeliyiz ki, Recep Tayyip Erdoğan'dır. Çok şeyini tenkit edebilirsiniz ama, darbenin bertaraf edilmesindeki rolünü tenkit edemezsiniz. Dediğim gibi; iki "zafer" birlikte kutlanmalıydı.
Bir takvim yaprağına geleceğim. Geçen gün iki takvim yaprağı vermiştim. Birinde boksör Muhammed Ali'nin ölüm tarihinde hayatı yazılı idi. Diğerinde ise 10 Kasım tarihli yaprak olduğu hâlde M. Kemal Atatürk'ten hiç bahsedilmiyordu. (O tarihte Osman Yüksel Serdengeçti'yi de yitirdik.)
Bu takvim Diyanet İşleri Başkanlığı'nın. "Devlet camileri"nde, kapı ağızlarında satılır. "Devlet camileri" deyince şaşırdınız mı? Belki ilk defa kullanılan bir tabir.
Cemaat camileri de var. Onun için "devlet camileri" dedim. Bizim mahallede bir cemaat camisinde meselâ Diyanet'in takvimi yok, cemaatin bastırdığı takvim cüz'î bir miktara satılıyor. Böyle gelir elde ediyorlar. Fitre, zekât da topluyorlar. Kurban kesimine destek veriyorlar, karşılığında deriyi, kelle-paçayı alıyorlar.
Hangi cemaatse bilmiyorum. (Tahminim var.) Hiç açık vermiyor. Görünürde "düzgün" faaliyet gösteriyor.
Diyanet, bu müesseseyi kuran Atatürk'ün üstünü çizdi. Yeni MEB Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, şaşırtıcı bir şekilde "Atatürk" diyor. (Anlamlı tiviti: "Gerçek liderlikler asır geçse de etkisini koruyor. Başta Atatürk olmak üzere Misak-ı Millî neferlerine minnetle şükranla.") Saray'ın gözünden mi kaçtı acaba? Yoksa, Saray, "CHP'ye bir çalım atayım, ılımlı 'Atatürk' seslendireni bakan yapayım, görsünler" mi dedi? (Şu tespitime katılır veya katılmazsınız... Saray, Atatürk'e şimdiki CHP'den daha yakın!)
Gerçi kimi bakan yaparsa yapsın, Reis, sözümden alınmasın, her şey kendisinin iki dudağı arasında... Kararnameleri peş peşe çıkardı, sistemi baştan aşağı değiştirdi ve daha değiştirecek.
TBMM'dekiler, mecburen oturacaklar, telefonda WhatsApp grubuyla geyik yapacaklar.
Takvim yaprağı demiştim... Allah söyletiyor. 9 Temmuz'da Saatli Maarif Takvimi yaprağının ön yüzünde Jean-Jacques Rousseau'nun (1712-1778) şu sözü yazılı:
"Yasama, yürütme yargı iç içe geçmişse, özgürlükler garantide değilse, anayasa yok demektir. Kuvvet kimdeyse o hâkimdir."
Tipik Orta Doğu ülkesiyiz bundan böyle.