İstanbul ve Türkiye'nin genelinde, Prof. Dr. Orhan Şen'in uyarıları, ciddi sıcak hava dalgaları ve meteorolojik felaketlerin yaklaşmakta olduğunu işaret ediyor. Şen'e göre, İstanbul'da sıcaklıkların 43 dereceye kadar çıkması bekleniyor; bu, geçen yılın rekorunu bile aşabilir ve son 85 yılın en yüksek sıcaklıkları arasında yer alabilir.
SICAKLIKLAR YÜKSELİYOR
Prof. Dr. Şen, bölgesel dalgalanmaların olabileceğini ancak genel olarak sıcaklıkların yükseleceğini belirtiyor. Marmara, Ege, Akdeniz'in batısı ve Doğu Anadolu'da sıcaklıkların 40 dereceyi aşması bekleniyor.
85 YILIN EN SICAK GÜNÜ
İstanbul'da geçen yıl 41.3 dereceyle son 85 yılın en sıcak günü yaşanmıştı. Bu yıl ise 42-43 dereceye ulaşılması bekleniyor, bu da ciddi bir meteorolojik felaket anlamına geliyor.
KÜRESEL ISINMA VE ANİ DEĞİŞİMLER
Küresel ısınmanın etkileri nedeniyle ani meteorolojik değişimlerin norm haline geldiği belirtiliyor. Bu yaz, sıcak hava dalgaları, yerel yoğun yağışlar, su baskınları ve dolu olayları sık sık yaşanabilir.
KIŞ NASIL GEÇECEK?
Aşırı sıcak yaz mevsiminden sonra, kışın da aşırı soğuk geçmesi bekleniyor. Bu durum, küresel iklim değişikliklerinin etkilerini daha belirgin hale getiriyor.
BU SICAK HAVALARDA NELER YAPILMALI?
Özellikle İstanbul'da yaşayanların aşırı sıcaklara karşı hazırlıklı olması önemlidir. Bu, sağlık ve günlük yaşam açısından kritiktir.
Sıcak hava dalgalarına karşı bol su içmek, serin yerlerde bulunmak ve güneşin en yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmamak gibi önlemler alınabilir.
Yoğun yağışlar ve su baskınları gibi olaylara karşı altyapı hazırlıkları ve bireysel önlemler önemlidir. Su baskınlarına karşı gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
Sıcak bir yazın ardından gelecek soğuk kışa karşı, bireylerin ve yetkililerin hazırlıklarını yapmaları gerekecektir. Isınma sistemlerinin kontrolü ve kışlık giysilerin hazır olması gibi tedbirler alınmalıdır.
İKLİM DEĞİŞİYOR
Prof. Dr. Orhan Şen'in uyarıları, iklim değişikliğinin etkilerini ciddiye almamız gerektiğini ve aşırı hava koşullarına karşı hazırlıklı olmamız gerektiğini vurguluyor.
Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde alınacak önlemlerle bu zorlu sürecin daha az zararla atlatılması mümkündür.