Prostat kanseri, erkekler arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olarak dünya genelinde endişe oluşturur ve özellikle 60 yaş üstü erkeklerde ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Bilimsel araştırmalar, yaş ilerledikçe bu hastalığın görülme sıklığının hızla arttığını ortaya koyarken, uzmanlar erken teşhis ve farkındalığın hayat kurtarıcı olduğunu söyledi.
Türkiye’de de giderek yaygınlaşan bu hastalık, sessiz ilerleyişiyle dikkat çekti.
Peki, prostat kanseri neden bu yaş grubunu hedef alıyor ve nasıl önlem alınabilir? İşte bilimsel veriler ve uluslararası uzman görüşleriyle dolu çarpıcı bir dosya...
YAŞ FAKTÖRÜ: PROSTAT KANSERİNİN SESSİZ DÜŞMANI
Prostat kanseri riski, yaş ilerledikçe katlanarak artıyor. American Cancer Society’nin raporuna göre, prostat kanseri vakalarının %60’ı 65 yaş ve üzeri erkeklerde teşhis ediliyor ve hastalığın ortalama tanı yaşı 67 olarak belirtildi.
60 yaş üstü erkeklerde hastalığın görülme olasılığı, 40 yaş altındakilere kıyasla dramatik bir şekilde yükseliyor.
The Lancet Oncology’de yayımlanan bir çalışma, 60-79 yaş arası erkeklerde prostat kanseri riskinin %13,7’ye ulaştığını, bu oranın 40-59 yaş arasında ise yalnızca %2,2 olduğunu gösterdi.
ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nden onkolog Dr. Bruce Trock, "Yaş, prostat kanseri için en büyük risk faktörü. Hücrelerde biriken DNA hasarı, 60 yaş sonrası bu hastalığın kapısını aralıyor" dedi.
ERKEN TEŞHİSİN GÜCÜ: PSA TESTİ HAYAT KURTARIYOR
Prostat kanseri, genellikle belirti vermeden ilerlediği için "sessiz katil" olarak anılıyor.
Prostat spesifik antijen (PSA) testi, erken teşhiste devrim oluşturdu.
Journal of Clinical Oncology’de yayımlanan bir araştırma, düzenli PSA taramalarının 60 yaş üstü erkeklerde prostat kanserine bağlı ölüm oranını %30 azalttığını ortaya koydu.
İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nden Prof. Freddie Hamdy, "60 yaş üstü erkekler için yıllık PSA testi bir lüks değil, gereklilik. Erken evrede yakalandığında tedavi şansı %90’lara ulaşıyor" açıklamasında bulundu.
Türkiye’de de uzmanlar, bu yaş grubunda taramaların yaygınlaşması gerektiğini vurguladı.
RİSK FAKTÖRLERİ: GENETİK VE YAŞAM TARZI
Yaşın yanı sıra genetik yatkınlık ve yaşam tarzı, prostat kanseri riskini artıran diğer unsurlar.
Cancer Research UK verilerine göre, ailede prostat kanseri öyküsü olan erkeklerde risk 2 katına çıkıyor.
Obezite ve kırmızı et ağırlıklı beslenme, hastalığın gelişimini tetikleyebiliyor. Nutrition and Cancer’da yer alan bir çalışma, haftada 500 gramdan fazla işlenmiş et tüketen 60 yaş üstü erkeklerde prostat kanseri riskinin %25 yükseldiğini gösterdi.
Kanada’daki Toronto Üniversitesi’nden Dr. David Jenkins, "Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz, bu yaş grubunda riski ciddi şekilde düşürebilir. Lahana gibi sebzeler ise koruyucu bir kalkan" önerisinde bulundu.
TEDAVİ VE UMUT: MODERN YÖNTEMLER DEVREDE
Prostat kanseri erken teşhis edildiğinde tedavi seçenekleri oldukça etkili. Robotik cerrahi, radyoterapi ve hormon tedavileri, hastalığın kontrol altına alınmasında başı çekiyor.
European Urology’de yayımlanan bir çalışma, erken evre prostat kanserinde robotik prostatektominin başarı oranını %95’e çıkardığını kanıtladı.
Avustralyalı onkolog Dr. Robyn Guymer, "60 yaş üstü erkekler için modern teknolojiler, hem yaşam süresini uzatıyor hem de kalitesini koruyor. Aktif izlem de düşük riskli vakalarda güvenli bir seçenek" dedi.
UZMANLARDAN ÇAĞRI: KONTROLÜ ELİNİZE ALIN
Bilim dünyası, prostat kanserinde erken tanının altını çizdi. New England Journal of Medicine’da yayımlanan bir analiz, 60 yaş üstü erkeklerde düzenli taramaların kansere bağlı ölümleri %40 azalttığını gösterdi.
Dr. Trock, "Bu yaş grubunda prostat kanseri kaçınılmaz değil, ama ihmale gelmez. Yıllık kontroller, bu tehdidi bertaraf edebilir" dedi.
Prof. Hamdy ise, "Erkekler utangaçlık ya da korku yüzünden doktora gitmeyi ertelememeli. Erken teşhis, uzun bir ömrün anahtarı" çağrısında bulundu.
HAYATINIZ İÇİN BİR ADIM
Prostat kanseri, 60 yaş üstü erkekler için ciddi bir tehdit olsa da, bilimsel gelişmeler ve uzman önerileriyle bu risk kontrol altına alınabilir.
Yaş ilerledikçe artan tehlike, erken teşhis ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla önlenebilir bir kader olmadığı bildirildi. Uzmanlar, o günün bugün olması gerektiğini söyedi.