6 milyar doları olan Başbakan...

Üç kere Başbakan seçilmesinin bunda bir katkısı var mıdır araştırmak lâzım ama şunu biliyoruz: Başbakan şu anda ülkenin en zengin kişisi... Ülke medyasının önemli bir kısmı kontrolünde olduğu için bu konulara pek girmiyorlar... ABD’de yayımlanan iş dergisi Forbes’in araştırmalarına göre 2012 yılındaki serveti 6 milyar dolar civarında... Hükmettiği bu para onu sadece memleketin değil dünyanın da en zengin insanları arasına sokmuş durumda... Bu büyük gücü, iktidarda kalmak ve siyasî amacına hizmet için fütursuzca kullandığı bilinen bir gerçek...
Başbakanlık koltuğuna üç kere oturabilmesinin sırrı halka güvenmekti... Ne zaman sıkışsa “halka gidelim, sandıkla gelen sandıkla gider” tezine sarıldı... ‘Eski düzenden nemalananlar’onu devirmeye çalıştıkça ‘halk kozu’nu oynadı... O halkın bir kısmına, halkın bir kısmı da ona kenetlendi... ‘Yargı darbesi’ne karşı hamlesi akıllıca sayılırdı... Kendisine yapılan ‘komplolar’a karşı halkı meydanlarda toplayarak cevap vermesi ince bir taktikti... Son olarak, ‘önceki iktidarlar özlemi’ içindeki yargının verdiği kararla ilgili yaklaşık 20 bin kişiyi evinin önüne toplayıp, o tarihi ‘demokrasi için yas günü’ ilan etmesi elbette önemliydi...
“Hukukun olmadığı, politikaya alet olmuş tamamen sorumsuz bir yargı ile demokrasi yarıya inmiştir” diyerek, yanında tutmayı başardığı toplumsal kesimle Başbakan arasında ilginç bir bağ var... Düşünebiliyor musunuz, Başbakan’ın adı sürekli yolsuzluklarla, yalancı şahitlik için para vermekle, vergi kaçakçılığıyla, rüşvetle, skandallarla anılıyor, hatta ceza alıyor ama bir kesim her şeye rağmen onun ‘mağdur’ olduğuna, ülkesinin büyümesine engel olmak isteyen odakların ona tuzak kurduğuna inanıyor ve sahip çıkıyor... Görevini yapan yargı ‘nefret ve kıskançlık içindeki çevrelerin talimatıyla hareket eden bir yapı’ damgası yerken, suçlular ‘masum kahramanlar’ olarak pazarlanıyor!..
Suçu sabit olmasına rağmen, elindeki medya imkânı sayesinde gerçekleri ters yüz eden ve halkın önemli bir kesimini kendisine ve ülkeye karşı büyük bir oyun oynandığı konusunda ikna eden bir Başbakan!.. Dolaylı dolaysız medya patronluğu yapan, bankacılık sistemine hem ortaklık eden hem de hükmeden, futbolun her kademesini kontrol eden bir Başbakan... Ama sahip olduğu bu hâkimiyet ona yetmiyor, yasadışı yollarla servetini artırmaya çalışıyor... Bunu yaparken ülkeye hükmetme duygusundan da geri adım atmıyor, tam tersine daha da hırsla yapışıyor...
Hangisi daha çok şaşırtıcı: Dünyalık bütün zevkleri tadacak kadar paraya ve unvana sahip olmasına rağmen bir insanın hâlâ meşru-gayrimeşru yollarla iktidarda kalmaya çalışması mı? Yoksa bütün olaylar gözlerinin önünde gerçekleşmesine rağmen, kimi kitlelerin onu mağdur zannedip, sözüm ona ‘iç ve dış düşmanlar’a karşı ‘koruma’duygusuyla sahip çıkması mı? Başbakan’a kulak verip, ona destek amacıyla meydanlara çıkan, ellerinde parti bayrakları üstlerinde ölümü hatırlatan sembollerle Kasım ayından beri boy gösteren ‘yolsuz savunucuları’nı nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Yanlış anlaşılmasın, ‘Başbakan’ derken, İtalya’da üç kere Başbakan seçilen Silvio Berlusconi’den söz ediyoruz... Artık Başbakan değil... Geçtiğimiz Kasım ayında senatörlükten de azledildi... Azlin sebebi, sahibi olduğu Mediaset şirketinde vergi kaçırdığı iddiasıyla 4 yıl hapis cezası almasıydı... Takdir edersiniz ki Berlusconi’nin bu karara tepkisi çok sert oldu: “Bu demokrasiye indirilmiş ölümcül bir darbedir!.. ”
Berlusconi’nin azli için oylama yapılırken tanıdık sahneler yaşandı... Kendisi evinin önünde organize edilmiş kalabalığa ‘haklı ve mağdur’ konuşması yaparken, Roma’daki meydan Forza Italia bayrakları ve kollarına yas işareti olarak siyah şerit takan insanlarla dolmuştu...
Bu tuhaf örnekleri gördükten sonra acaba hangi cümle ‘hayret’i daha iyi ifade eder: “Dünyada ne Başbakanlar var!” cümlesi mi, yoksa “Dünyada ne kitleler var!” cümlesi mi yerinde olur, tereddüt ediyor insan!..

Yazarın Diğer Yazıları