GÜREL YURTTAŞ / Yeniçağ
Yaşım 59 benim.
Editör, muhabir, şef, haber müdürü, yazar olarak bu işin içindeyim.
Çok şeyler yaşadım, insanlar tanıdım.
Ama böyle rezillik görmedim!
Rezillik dediğim A Milli Takım''ın Faroe Adaları''na yenilmesi değil. Lüksemburg beraberliği, peşinden Faroe Adaları yenilgisi elbette rezalet. Ama benim için daha büyük rezillik sonrası. Nedense hala Türkiye Futbol Federasyonu''nda A Milli Takım Sorumlusu olarak kalmayı başaran Hamit Altıntop ve onun bulup getirdiği Stefan Kuntz''un açıklamaları.
Önce şunu belirteyim.
Hamit Altıntop biliyorsunuz Almanya''da doğdu, büyüdü. Kuntz da Alman zaten.
Peki Alman Milli Takımı bu sonuçları alsaydı başındaki sorumlular hala kalabilir miydi?
Cevabı onlara bırakıp, benim için asıl rezillik olan konuya geleyim.
Stefan Kuntz konuşmuş maçtan sonra. Demiş ki;
“Şu anda teknik direktör değişikliğinden söz etmek çok kolay. Gerçeklerle yüzleşmemiz lazım. Hocayı değiştirerek realiteyi değiştirmek kolay değil. Türk Milli Takımı’nın şu anki durumu bu. Ben asla vazgeçmeyeceğim. Bu durum beni daha fazla motive etti. Hem Lüksemburg hem Faroe maçlarında hep rakipten daha az koştuk. Her iki maçta da daha az ikili mücadele kazandık. Bunlar futbolun temel unsurları. Eski zamanda da, modern futbolda da böyle. Bu noktalarda başarılı olamazsanız toplamda da başarılı olamıyorsunuz. Kamuoyu önünde oyuncularımı eleştirmek istemiyorum. Koşullar dedik. Yağmur, rüzgar… Bugünün koşulları itibarıyla değerlendirdiğimizde, Türk Milli Takımı’nın gerçeği ve kalite anlamında durumu bu.”
Evet. Türk Milli Takımı''nın kalitesi buymuş!
Yuh! Bırak çoğu Avrupa''da oynayan bu oyuncuları! TFF İkinci Lig''den bir takım yapsak şu takımları yener yahu!
Senin hiç mi kabahatin yok? "Komuoyu önünde oyuncularımı eleştirmek istemiyorum" dedikten sonra kalitesine sözü getirmek Alman oyunu mu?
Kendi çapsızlığını örtmeye çalışmak değil de nedir bu?
Gelelim Hamit beye!
Onun da maçtan sonraki sözleri şöyle:
"Yeni bir yönetim, başkan geldi. Bu konuda iletişimiz gayet olumlu, iyi. İyi bir yola başladık. Bunu beyan da ediyoruz. Beyan etmemize rağmen bir mutsuzluk var. Kabul etmemek gibi şeyler var. Eleştiri olacaktır. Eleştirici yapıcıysa, futbolun paydaşlarıyla beraber hepsini kapsıyorsa başımızın üstünde yeri var. Biz burada bireysel bir hedefimiz yok. Türk futbolunu ileri taşımaya çalışıyoruz. 30-40 yıl önceki medya oyunlarına prim vermeyin."
Sen kimsin?
Yaşın kaç?
40 yıl önceki medyayı nereden bileceksin?
Ben sana söyliyeyim; o zaman spor medyasında iki büyük ekol vardı. Milliyet ve Tercüman.
Benim de o yıllarda çalıştığım Milliyet Spor''un başında Namık Sevik vardı; Türk spor basınının kurucu ismi, deha.
Tercüman''ın başında da Necmi Tanyolaç vardı; büyük usta.
Sen şimdi onlara mı diyorsun medya oyunları diye. Yoksa yanlarında yetiştirdiklerine mi?
Yıllardır Milli Takım''ın başındasın. Kim, neden tutar seni bu kadar; bilemem. Başarısız ola ola hala bir yerde durmak yüz ister ama... Suçu başka yerlerde, hele hele çoğu sonsuzluğa göç etmiş Türk basınının emektarlarında arama. Haddini bil.
Koltuk tatlı. Oturdun mu kalkılmıyor. İster Türk ol, ister Alman. Tatlı geliyor.
Altıntop-Kuntz ikilisi için acaba sayın Mehmet Büyükekşi ne düşünüyor?
Altıntop''tan başka Türkiye''de futbolu bilen kimse yok mu? Yıllardır orada da ne oldu, ne oluyor?
Kuntz kadar bizde hoca yok mu? Görüyorsunuz işte olmuyor!
B Ligi''nde bu arkadaş yönetimindeki milli takımı düşünemiyorum bile.
Üstelik boylarını aşan sözlerini bir Türk vatandaşı ve spor yazarı olarak reddediyorum, kınıyorum.