30 Ağustos'u küçümseyen o kafa!
Ak Parti'den seçilen Bursa Belediye Başkanı'nın 30 Ağustos Zaferi'ni küçümsemesine ne dersiniz! Bunların niyeti hakikaten kötü. Saplantıları Mustafa Kemal! Onun getirdiklerini, bazı radikal tedbirlerini tartışabilirsiniz ama Millî Mücadele'yi asla tartışamazsınız. 30 Ağustos'u küçümsemek, şuur altında daha fazlasının yattığını gösterir. Keşke Mustafa Kemal Anadolu'ya gönderilmesiydi. Keşke Amasya Tamimi yayınlanmasaydı. Keşke Erzurum, Sivas kongreleri yapılmasaydı... Keşke Sakarya Muharebesi, 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebesi kazanılmasaydı... Hazır düşman Polatlı'ya dayanmıştı, Ankara'yı da girseydi. Zihniyetleri budur!
Osmanlı yok! Padişah yok! Dolmabahçe Sarayı önünde düşmen gemilerini dizmiş. Elbette senin padişah da saltanatı sürsün diye, düşmanı orada istemez ama feraset ve cesaret gerekir. Koltukta otursunlar, gerisi "düşmanın" olsun! Taraflı, tarafsız o dönem hatıralarını okuyun, çıkan netice budur. (Özellikle zamanın süreli yayınlarının binlerce sayfasının elimden geçtiğini yine harlatırım.)
Adını anıp köşemi kirletmek istemediğim o başkan ve gibilerinin muhakkak aklında şu yer etmiştir: Cumhuriyet yıkılmalı ki, Yunan'ın, evet Yunan'ın intikamı alınabilsin!
İçlerini bu kadar kin bürümüş. Kadir Mısıroğlu "Yunan Mezalimi"ni yazdığı hâlde, "Keşke Yunan galip gelseydi" dememiş miydi! Millî Mücadele'nin Mustafa Kemal'in liderliğinde yürütülmesini bir türlü kabul edemiyor, "düşman"ı evlâ görüyor!
Mustafa Kemal'in, 30 Ağustos'un yolunu açan Sakarya Muharebesi'nin önemini anlattığı sözlerini bir daha bir daha vereceğim:
"13 Eylül 1921 günü Sakarya Nehri'nin şarkında düşman ordusundan eser kalmadı. Bu sûretle 23 Ağustos gününden 13 Eylül gününe kadar, bugünler de dâhil olmak üzere, yirmi iki gün ve yirmi iki gece bilâ-fâsıla devam eden, Sakarya Melhame-i Kübrâsı, yeni Türk devletinin tarihine; cihan tarihinde ender olan büyük bir meydan muharebesi misâli kaydetti." (Nutuk, 1927. s. 449)
Düşmana son darbenin tarihi 30 Ağustos 1922'dir.
Niyeti kötü belediye başkanı! Düşman, Bursa'dan, bu muharebeden sonra, 11 Eylül'de çıkarılmıştır.
M. Kemal Nutuk'ta 30 Ağustos için der ki:
"30 Ağustos'ta icrâ ettiğimiz muharebe neticesinde (Buna Başkumandan Muharebesi unvanı verilmiştir) düşman Kuvâ-yı asliyesini [asıl kuvvetlerini] imhâ ve esir ettik. Düşman ordusu başkumandanlığını ifâ eden General Trikopis de, üserâ [esirler] meyânına [arasına] dâhil oldu. Demek ki, tasavvur ettiğimiz netice-i kat'iyye [kesin netice], beş günde alınmış oldu." (s. 485)
İlber Ortaylı'dan bir alıntıyı o kötü niyetli belediye başkanının kafasına sokmak için alacağım:
"30 Ağustos, Başkumandanlık Muharebesi'nin kazanıldığı, Yunan ordularının dağınık olarak ricata başladığı gündür. 30 Ağustos, Anadolu'dan asla çıkmayacağımızın belgesidir. Birçok ülkede böyle bir tarihî gün yoktur; böylesine değerli bir zafere sahip olanlar da her zaman kutlar."
Bugün 23 Temmuz. 100 yıl önce Erzurum Kongresi, Ardından 4 Eylül 1919'da da Sivas Kongresi toplanmıştır.
Amasya Tamimi... Erzurum ve Sivas kongreleri... Millî mutabakatla hedefe, adım adım varılmıştır.
Kafa o kafa. Ne yazsak idrâk edemezler!