30 Ağustos kaybedilseydi, Yunan kazansaydı... Tarihçi Nalbantoğlu yazmıştı

30 Ağustos kaybedilseydi, Yunan kazansaydı... Tarihçi Nalbantoğlu yazmıştı

30 Ağustos tarihinde elde ettiğimiz şanlı zafer bugün 102 yaşında. Bu şanlı zafer için merhum tarih yazarımız Muhittin Nalbantoğlu “30 Ağustos kaybedilseydi” başlıklı bir yazı yazarak bu büyük zaferin Türk milleti için ne kadar önemli olduğunu aktarmış ve aynı zamanda da “Keşke Yunan kazansaydı” diyen Kadir Mısıroğlu’na ve yandaşlarına adeta cevap vermişti.

30 Ağustos zaferinin 102. Yıldönümünde, merhum tarih yazarımız Muhittin Nalbantoğlu’nun, “Keşke Yunan kazansaydı” diyen Kadir Mısıroğlu’na ve yandaşlarına cevap niteliğindeki yazısı çok özel bir anlam kazandı. Muhittin Nalbantoğlu 30 Ağustos 2017’de YENİÇAĞ’da yayınlanan “30 Ağustos kaybedilseydi” başlıklı yazısında büyük zaferin Türk milleti için hayati önemini gözler önüne sererken, “Keşke Yunan kazansaydı” diyenlerin gafletini de tarihe not düşmüştü. İşte rahmetle andığımız Nalbantoğlu’nun o tarihi yazısı:

****

Dünya tarihi kaybedilmiş zaferlerle doludur. Bizim tarihimize baktığımızda da ilk akla gelen Plevne ve Çanakkale'dir. Plevne için marşlar bestelenip türküler yakılmıştır. Fakat sonunda Ruslar, Plevne'yi aşarak İstanbul önlerine geldiler ve Osmanlı'yı bütün tarihinin en büyük yenilgilerinden birine uğrattı. Peki bütün buna rağmen "Plevne'nin zaferi neresidir?" derseniz şu izah yapılabilir:

Plevne savaşı başlamadan bütün Avrupa devletleri Türkiye'ye karşı bir tavır içindeydi. "Hasta adam" dedikleri Osmanlı'nın Plevne'de Rus ordusunu 3 defa üst üste mağlup ve perişan etmesi Türkiye'ye bir yıl kazandırmıştır. Bu arada Avrupa devletleri gafletten uyanmışlar ve Ruslara karşı cephe almışlardır. Böylece Yeşilköy'e kadar geldiklerinde Rusların İstanbul'a girmelerini Avrupalılar engellemiş ve Ruslar bu savaştan bekledikleri büyük başarıyı ele edememişlerdir. Eğer Ruslar bir yıl evvel İstanbul önlerine gelmiş olsalardı bu Osmanlı'nın bitişi olacaktı.

Çanakkale'ye gelince; edebiyatını yaptığımız "Çanakkale geçilmez" sözü ilk bakışta kıymetini kaybediyor. Çünkü Çanakkale geçildi ve İstanbul işgal edildi. Peki Çanakkale zaferinin önemi bunun neresinde? Şurasında; eğer 1915'de Çanakkale geçilseydi, bu 1. Dünya Savaşı'nın 3 yıl evvel bitmesi demekti ki Rusların İstanbul ve bütün Anadolu'nun kuzeyini işgal etmeleriyle ve Osmanlı'nın sonuyla tamamlanırdı. Çanakkale direnmesi çarlık Rusya'sının sonunu hazırlayıp ve Rusların Anadolu hedefini gündemlerinden düşürdü. Bu gelişme Anadolu'nun düşmandan kurtuluş harbi olan İstiklal Savaşı zaferimize temel teşkil etti.

***

Peki, 30 Ağustos zaferiyle kazanılan İstiklal Savaşı'nı Mustafa Kemal kaybetseydi ne olurdu? Bu soruyu tarihi veriler ışığında mercek altına aldığımızda sonucun Türk milleti açısından parlak olmayacağı çok açıktır.

Bilindiği gibi Türk Kurtuluş Savaşı, 1. Dünya Savaşı'nın devamıdır. Bu savaş başladığında bakir Anadolu'ya saldıran Yunan kuvvetleri yüzyıllarca besledikleri büyük bir kin birikimiyle hareket etti. Savaştaki temel gayeleri Anadolu'da bir tek Türk bırakmamak ve yerine Balkanlardaki Anadolu Rumlarını getirmekti. Anadolu hareketini başlatan Yunanlı Venizelos bunu bizzat İnönü'ye şöyle söylemiştir:

"Eğer zaferi biz kazansaydık sizin bugün yaptığınız mübadeleyi, biz Anadolu'dan Türkleri sürüp atıp yerine Anadolu Rumlarını getirmek suretiyle yapacaktık."

Bu Türk düşmanlığı zihniyetinin geçmişi çok eskidir. İngiliz Başbakanı Gladison "Türklerin kötülüklerine mani olmanın bir tek yolu vardır, o da onların vücutlarını yeryüzünden kaldırmaktır" der. Onun takipçisi olan Churchill, Çanakkale saldırısını başlattığında aynı kafadadır. Başkumandanı John Hamilton'a, "Türklere karşı cepheyi yarmak için zehirli gaz kullanabilirsin" talimatı verir. Hamilton, "Savaşlarda zehirli gaz kullanmak insanlık suçudur. Bizim de altında imzamız olan Cenevre Antlaşması'na aykırıdır" itirazı üzerine Churchill, "Türklere karşı kullanabilirsin, çünkü Türkler insan neslinden değildir" karşılığıyla emrinde ısrar eder. Nitekim Çanakkale'de şehitlerin üzerinde yapılan tıbbi inceleme zehirli gazla öldürüldüklerini ortaya çıkarmıştır.

**

Büyük zaferden sonra yapılan yıldönümü kutlamalarından birinde Atatürk'ün yaptığı konuşmayı aktarmadan edemeyeceğim. Ben bunu bizzat olayın şahidi olan eski Başbakanlarımızdan Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak'tan dinlemiştim:

"Kurtuluş Savaşı'nın Büyük Taarruz'un bütün cephe kumandanları huzurunda Mustafa Kemal, "Filan cephede şu kumandan vardı.. Falan tümenin kumandanı falancaydı... Kurmay başkanları şuydu..." gibi cümlelerle savaşın bütün kahramanlarını adeta abartarak zikreder. Bu sözlerini yüksek sesle söylediği şu cümle takip eder:

-Yani zaferin bütün şerefi müşterek...

Daha sonra kendi kendisiyle konuşur gibi şu cümleyi sarf eder:

-Eğer kaybetseydik tek mesulü ben olacaktım."

**

Eğer Mustafa Kemal zaferi kazanmasaydı Türkiye'nin durumu ne olurdu? Bu sonucu günümüzden 80 yıl evvel rahmetli hamasi şairimiz Mithat Cemal Kuntay şöyle cevaplıyor:

Geç kalmış olanlar da, evet, bilmelidir ki,

Gazi'nin ufuklardan uzanmış elidir ki,

Toptan verilen şeyleri bir bir geri aldı;

Türk'ün koca tarihi bugün yoksa masaldı.