29 Ekim tatil rehberi (2)

İktidarın sunduğu uzun tatil nimetinden (!) faydalanmak istiyorsanız, yola çıkmadan önce size rehber olur, okursunuz diye devam edelim;

İktidardan aldığı talimatla "çözüm sürecinde" 3 maymunu oynayan sözde valilerimize, İl ve İlçe Emniyet Müdürlükleri, İl ve İlçe Jandarma Komutanlıkları ve Kaymakamların, yapılan "hatalar" ile ilgili o dönemde bildirdikleri konular şöyleydi:

1-İl ve ilçelerde hemen her gün kolluk kuvvetlerine karşı taşlama, yürüyüş, yol kesme ve kimlik sorma ve müdahale eden kolluk kuvvetlerine ateşli silahlar ile karşılık verme şeklinde olaylar meydana gelmesine rağmen gerekli müdahale yapılmaması.

2-İl ve ilçelerde PKK/YDG-H tarafından hendekler kazılarak fiili bir güvenlik bölgesi oluşturulmasına ve bu bölgelere müdahaleye giden kolluk kuvvetlerine her defasında şiddetli silahlı direnişlerde bulunulmasına rağmen gerekli müdahale yapılmaması.

3-İl ve ilçelerde resmi kıyafetli askeri ve kolluk görevlilerinin rahat dolaşamamaları; hizmetler ve işler bazen sivil araç ve sivil kıyafetli personel tarafından gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu durum devlete olan güveni ciddi şekilde zedelemiştir. Buna rağmen gerekli tedbirler alınmaması.

4-Resmi kurum ve kuruluşlara yakın duran vatandaşlar 'devlet yanlısı' olarak lanse edilip dışlanması. Hatta bu vatandaşlara saldırılar düzenlenmiştir. Bu durum devlete olan güveni ciddi şekilde zedelemesine rağmen gerekli tedbirlerin alınmaması.

5-Devlete faydalı hizmetlerde bulunmuş personel, GKK(Geçici Köy Korucusu) ve GÖKK'ya (Gönüllü Köy Korucusu) suikast tipi eylemler yapılmış olmasına ve halkta 'devlete hizmet eden cezasını bulur' korkusu meydana getirilmesine rağmen gerekli müdahalelerin yapılmaması.

6-Bölgede, devletin yasalarına karşı çıkmak genel geçer bir kural haline dönüştürülmesi ve kaçakçılığın normal bir geçim kaynağı haline gelmesi. Basit asayiş olaylarına müdahale bile anında toplumsal olaylara dönüştürülmüş, böylece yasaların uygulanmasına engel olunmuştur.

7-İl ve ilçe merkezlerinde PKK/KCK terör örgütünün şehir yapılanmasına bağlı olarak faaliyet gösteren sözde asayiş kolu olan YDG-H mensubu yaklaşık 100-150 veya 250-300 kişilik gruplar, bunların meydana getirdiği toplumsal olaylar öncesinde, terör örgütüne müzahir şahısları organize ederek yaklaşık 8-10 bin kişinin toplumsal olaya katılmasını sağlayabildiği görülmüştür. Bunlar aynı zamanda sayılarını her geçen gün artırmış, kısa ve uzun namlulu silahlar temin edebilmişlerdir.

8-YDG-H birimlerinin en etkin kullandıkları silah molotof bombası olmuştur. Bunlar her türlü müdahalede yüzleri kapalı olarak en ön saflarda yer almışlardır. Topluluğu yönlendiren, kışkırtanlar da bu gruplar olmuştur. Bunlar, topladıkları haraç sayesinde kendilerine belli bir bütçe de oluşturmuşlardır. Bunlar bu kaynak ile askeri ve kolluk kuvvetlerinin kullandıkları cadde ve sokaklarda, çocuklara para dağıtarak, şeker, oyuncak vb. vererek taş atmalarını sağlamıştır. Devletin güvenlik kuvvetlerine taş atmak sıradan olay haline gelmiştir. Taş atan çocuklar genelde 8-14 yaş arasındaki cezai ehliyeti olmayan gruba girmektedir. Molotof ve ateşli silahlar ise genelde 14-18 arasında ve daha büyük yaştaki gençler tarafından kullanılmaktadır. 18 yaş üstü gruplar genelde eski sabıkalı ve suça meyilli insanlardır. Halkı sindirme ve korkutma eylemleri ile kendilerine maddi kaynak sağlamak için çocukları suça teşvik etmektedirler.

9-Meydana gelen olaylar neticesinde, kolluk birimleri sadece kendilerini ve devletin kurumlarını korumaya yönelik tedbirleri ancak alabilmiştir.

10-Adi ve sıradan olaylar, kolluk birimlerine yansıtılmadan, örgüt yandaşlarının istediği biçimde sözde çözüme kavuşturulmuştur. Perde arkasında ise zaten eskiden suçlu ve sabıkalı olan YDG-H üyeleri kaçakçılık, hırsızlık, gasp ve soygun olayları gerçekleştirmişlerdir. Her türlü kargaşa bu birimlerin işine geldiğinden, sürekli kargaşa ve olay çıkarmışlardır.

11-Yöre halkı gerek kepenk kapatma eylemleri, gerekse her gün tekrarlanan gösteriler nedeniyle çok yoğun bir baskı altında kalmış, ancak silahlı ve kontrol edilemeyen yapılanmalar nedeniyle örgüte müzahir kitleye muhalefet edememişlerdir. Öte yandan kamu kurumları ile ilişkili olan, ya da yardım ettiği tespit edilen kişi ve kurumlar çeşitli vesilelerle tehdit edilmiş, fakat bunlar da korku ve baskı nedeniyle şikayetçi olamamışlardır.

12-Çözüm süreci döneminde; örgüt yandaşları her türlü olaydan sonra son derece organize bir şekilde basın yayın organlarını ve sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirerek olayları manipüle edebilmiş ve kamuoyunu yönlendirebilmişlerdir.

13-Kazılan hendeklerin bulunduğu mahallelerde örgüt fiili bir güvenlik bölgesi oluşturmuş olmanın verdiği rahatlıkla serbestçe hareket edebilmiş ve bu mahallelerde oturan vatandaşları gerek zor kullanarak, gerekse ikna ederek her türlü gösteriye katılmaya ve eylemlere destek vermeye zorlamıştır.

14-Bölücü örgüt yandaşları, maalesef istenilen noktada, istenildiği ölçüde ve istenildiği çapta eylem yapabilmiş, bu durum kamu otoritesini ciddi zaafa uğratmıştır.

15-PKK-KCK-YDG-H çözüm sürecinde inisiyatifi ele aldı. Silahlı Kuvvetler kışlaya hapsedildiği için PKK alan hâkimiyetini ele geçirdi. Askerin ve jandarmanın arama-tarama yapmasına izin verilmezken, PKK kırsala iyice yerleşti ve askerin ve jandarmanın hareket ettiği anda pusuya düşürüleceği el yapımı patlayıcıları (EYP) bölgedeki yollara döşedi. Ayrıca, il ve ilçe merkezlerinde Emniyet güçlerinin de operasyon yapmalarına izin verilmeyince buralar da PKK'nın iyice yerleştiği alanlar haline geldi.

SONUÇ; Bugünkü tablo kaçınılmaz olarak ortaya çıktı. Bu nedenle, hesap vermesi gereken de siyaset kurumudur.

Millet 29 Ekim'de tatile çıkmazsa, bakalım ne yapacaksınız?..

Yazarın Diğer Yazıları