28 Şubat davasında tutuklamalar olabileceğini vurgulayan Türk’ün yazısı aynen şöyle:
“Kısmet olursa yarın 93’üncü celsesi yapılacak 28 Şubat davasında Savcı Mehmet Hanefi YILDIRIM mütalaasını verecek.
Aslında bu mütalaayı 8 Aralık’taki duruşmada verecekti, ama mazereti nedeniyle duruşmaya katılamadığı için yarına sarktı.
Zaten bugüne kadar 92 kez yapılan duruşmalara sadece 4 kez katılabilmişti.
Ne diyeceği merak konusu, lakin gelen haberler ve emareler hoş değil doğrusu.
Zira müşteki avukatlarının “Bu bir darbe davasıdır, 15 Temmuz darbe girişimcileri nasıl tutuklu yargılanıyorlarsa 28 Şubatın sanıkları da tutuklu yargılanmalıdır”yönündeki talepleri doğrultusunda bir mütalaa açıklayacağı kulağımıza çalındı.
Peki, Mahkeme Başkanı Hakim Mustafa Yiğitsoy’un ki o da 92 duruşmanın sadece 6’sına girdi böyle bir talep karşısındaki tavrı ne olur?
Bilemeyiz tabii, ama eğer o da savcıya katılırsa, bu durumda yarınki duruşmada – tıpkı Balyoz Davasının 11 Şubat 2011 tarihli duruşmasında yaşanan durumun bir benzeriyle, yani salondaki sanıkların orada derdest edilip tutuklanmaları haliyle karşılaşabiliriz.
Maksat gündem yaratmaksa bu pekâlâ mümkün!
Ya da belki Başkan tüm sanıkların değil bir kısmının tutuklanmasına karar verebilir. Bu da bir olasılık…
Peki, öyle bir durumda tutuklanması talep edilen sanıklar arasında adım geçer mi?
Tabii, neden olmasın? Hatta kuvvetli bir olasılık!
NEDEN? SUÇLU MUYUM? HAYIR, NE SUÇU?
Ama düşünsenize, sanıklar arasında 92 duruşmanın 91’ine katılan, tahliye olduktan sonra dışarıda da neredeyse hiç susmayan, söyleşilerle, canlı yayın televizyon programlarıyla kitaplarla, makalelerle, konferanslarla 28 Şubat gerçekleri hakkında toplumu bilgilendirmeye çalışan galiba benden başka sanık yok!
Eh, böyle bir “münafık” (!) adamı tabii ki susturmak isterler.
Peki, diyelim ki öyle bir tutuklama olursa tavrım ne olur? Söyleyeyim:
Değerli dostlarım, ben icabında bu vatan için ölmek üzere yemin etmiş bir askerim!
2012 – 2013 yıllarında en azılı teröristlerin ve insanlık dışı canilerin konduğu Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevinde 14 ay yatarken;
– Nasıl ki onu da bir vatan görevi saydımsa,
– Nasıl ki bizi içeri atanları sevindirmemek için tek bir gün bile ah vah etmedimse,
– Nasıl ki tek bir gün başımı eğmedimse ve geri adım atmadımsa,
– Nasıl ki bizi içeri tıkan adamlara tek bir gün minnet etmedimse;
ADALETSİZLİĞİ İŞLEYENİN ÇEKENDEN DAHA SEFİL OLDUĞU bilinciyle yine başım dik, alnım açık, asker selamımı çakarak ve oraları gülistan sayarak giderim.
Ve beni / bizi içeri tıkacak o adamlara da – bundan öncekilere söylediğim gibi;
“ZULMÜNÜZ ARTSIN VE YÜCE TANRI SİZE ÇOK, ÇOK AMA ÇOK UZUN BİR ÖMÜR VERSİN!” DERİM.
Kimse korkacağımı ve bunlara pabuç bırakacağımı sanmasın!
Bu vesileyle, Sevgili Dostlar, hani ola ki 21 Aralık’ta veya sonrasında öyle bir durumla karşılaşacak olursak; bir kardeşiniz, bir arkadaşınız, bir dostunuz olarak sizden sadece şunu istiyorum:
Lütfen sakın benim için üzülmeyin! Hep gülerek hatırlayın veya beni hatırladığınızda hep gülün!
Ve lütfen “28 ŞUBAT – SİNCAN’DAN TARİHE NOTLAR” kitabımı okuyun!
Duruşmaya çıkınım elimde alnım ak vicdanım temiz gidiyorum.
Çünkü S UÇ S U Z U M.”