24 Ocak: kazandık mı?
Saray ve etrafındakiler pembe rüyalarını anlatıyor. Ne anlatırlarsa anlatsınlar, hele şu kış günü halk cebine bakıyor. Cep boş. Elektrik zamlı, doğalgaz zamlı, her şey ateş pahası. Dar gelirliler bitik. Orta halliler dar gelirliler sınıfına inmişler. Ya işsizler... Nereye gitseler elleri boş dönüyorlar.
TOKİ 100 bin ev yapacak. Müracaat 1 milyonu geçmiş. Saray ve etrafı talep fazlalığını "refah" görüyor. TOKİ'nin şartlarını okuduğunuzda, mutlaka fakir olmanız, gelirinizin belli oranı geçmemesi gerekiyor ve beş yıl o evde oturmaya mecbursunuz. TOKİ evlerine talep bile acınacak hâlimizi göstermeye yeter.
Her şey bir tarafa; savaşıyoruz. Şehitlerimiz geliyor.
Suriye'de büyük bir mücadele veriyoruz. Irak'ta Kandil etrafında muharebe sürüp gidiyor. Kaç defa Irak'a girdik, kaç defa teröristleri temizledik, temizliyoruz, dedik. Hesabını yapamıyorum. Irak'ın ve Suriye'nin karışmasından sonra, yıkıcı bölücüler daha bir cesaret aldılar. Bakmayın siz, PKK'ya katılan azaldı, denmesine... Irak'ta, Suriye'de istemedikleri kadar adam toplayabiliyorlar. Bütün mesele Irak'ın ve Suriye'nin istikrar kazanmasında ama, kimse Irak'ın da Suriye'nin de kendisini bulmasına izin vermeyecektir. Karışıklık sürüp gidecektir. Olan da bize olacaktır.
Savaşla ekonomi arasında doğrudan bağlantı vardır. Bizim cebimizden daha çok para çıkıyor. Petrolümüz yok. Üretim az, harcama fazla. Savaş için silah lâzım. Dışarıya dünya kadar para ödüyoruz. Savaşın olduğu yere sermaye gelmiyor. Tarım, hayvancılık ölüyor. Kıyaslayın... Güneydoğumuzda hususiyetle... Terörden öncesini ve terörden sonrasını...
Mustafa Kemal, Lozan görüşmelerinde nihaî neticeye varılmadan, Şubat 1923'te İzmir'de, iktisat kongresini topladı. Öncesini hatırlatayım. Millî Mücadele'nin ortasında Temmuz 1921'de, Ankara'da, Maarif Kongresi'ni toplamıştı. Maarif iktisattan da önce gelir. Bilmeyen üretemez. Bilmek için öğrenmek gerekir, öğrenmek için de eğitim... Önce eğitim.
Şu an kar mevkisinde olanlar saplantılardan kurtulsunlar, M. Kemal'in ne yaptığına ne yapmak istediğine, gelinen neticeye baksınlar.
İzmir iktisat Kongresi'ndeki konuşmasında, üstüne basa basa, "Tarihimizi dolduran zaferler, yahut izmihlallerin kaffesi ahval-i iktisadiyemizle münasebettar ve alâkadardır. Yeni Türkiye'mizi layık olduğu mertebe-i resanete isâl edebilmek için, behemehal iktisadıyatımıza birinci derecede ve en çok ehemmiyet vermek mecburiyetindeyiz, zamanımızın tamamen bir iktisat devrinden başka bir şey değildir." diyor.
Millî Mücadele bitti. Misak-ı Millî'nin çizebildiğimiz kadar sınırını çizdik. Ne yazık ki, Batum, Nahçıvan göz göre göre gitti. Musul-Kerkük'e çok yaklaştık ama baskı öyle ağırdı ki, bizi âbâd edecek Musul-Kerkük'ü de kaybettik.
Açık yazacağım: Irak'a girdiysek çıkmamalıyız. Suriye'ye girdiysek çıkmamalıyız ve hatta Libya'ya girdiysek çıkmamalıyız. Önce neden girdiğimizi aklımıza getirirsek çıkmama kararlılığımızın ne kadar yerinde olduğunu görürüz.
Bunun için güç gerekir ve gücü bize maarif ve iktisat kazandırır.
Bugün 24 Ocak. 40 yıl önce karma ekonomiden piyasa ekonomisine geçiş kararlarının açıklandığı gün. IMF'nin bundan sonra bize kabarık fatura çıkaracağı gün mü diyelim; yoksa yolsuzluk ve ahlâksızlığa kapının aralandığı gün mü diyelim...
İktisatçılar tahlil etsin. Bugüne uzanan yolda kaybedilen ne, kazanılan ne?