Tıp alanında hemen her gün yeni bir gelişmenin olduğunu görebiliyoruz. Bu gelişmeler ile insan sağlığını ve yaşamını tehlike altına sokabilecek neredeyse her soruna bir çözüm bulunabiliyor.
Tıp alanında hemen her gün yeni bir gelişmenin olduğunu görebiliyoruz. Bu gelişmeler ile insan sağlığını ve yaşamını tehlike altına sokabilecek neredeyse her soruna bir çözüm bulunabiliyor.
1967 yılında yapılan ilk başarılı kalp naklinden sonra yaşamımızı devam ettirebilmek adına hayati organlardan birisini bir vücuttan çıkararak başka bir vücudun içerisinde yerleştirme fikri duyan herkese bir hayalden ibaret, yapılması imkansız bir olay gibi geliyordu.
1967’de kırılan bu algı ile artık günümüzde her yıl yaklaşık olarak 3 bin 500 kadar kalp nakli gerçekleştiriliyor.
Peki aynı durum sağlıklı beyinleri olan vücut organları neredeyse iflas kişiler içinde uygun mudur?
Beyin tüm evrendeki yapısı en karmaşık yapı olarak kabul görür. Düşünmeden hareket etmeye, duygusallıktan hayal alemine kadar her türlü içeriği barındıran beynin içerisinde sürekli olarak hareket halinde olan trilyonlarca nöron bağlantısını içerisinde barındırır.
Merkezi sinir sistemini oluşturmak için omuriliğimize bağlı olan beynin nakli için omurilikten kesilerek çıkarılması gerekir.
Fakat bu tek atımlık bir kurşun gibidir. Geri dönüşünün imkansız olduğu bu adım sonrasındaki en büyük zorluk; damarların sinirlerin ve diğer dokuların beyin dokusunun ölmeyeceği kadar hızlı bir şekilde yeniden bağlamaktır.
Bu zamana kadar imkansız görülen bu nakil uzak bir zamana kadar halen imkansız olarak tanımlanıyor.
Örneğin 2017 yılında İtalyan bir beyin cerrahı Canavero, beyin nakilini yapabileceğini iddia etti. Bu cerrah sadece beyni nakletmek yerine tüm bir kafayı kesmeyi kafasına koydu.
Spiridonov isimli bir Rus, ciddi bir kas erimesi hastalığından dolayı oldukça zor zamanlar geçirirken bu ameliyata gönüllü oldu.
2017 yılında planlanan bu ameliyat daha sonrasında iptal oldu. Fakat neden iptal olduğuna dair kesin bir açıklama yapılmadı.
