2015 Türkiye için en uzun yıl!
Ermenilerin “yalan” olduğu halde yıllardan beri bir dava haline getirdikleri 1915 olaylarının 100’üncü yıldönümü yaklaşırken, Türkiye’ye yönelik çıkışlar da artmaya başlıyor.
Bu arada, Türkiye’nin sözde “Ermeni soykırımı”nı tanıması için baskılar gün geçtikçe çoğalıyor.
Her şeyden önce, özellikle Cezayir’de yaptığı soykırımla tarihe geçen Fransa’nın çabası akıllara durgunluk veriyor.
Ermeni hayranı Mitterrand ve Sarkozy’den sonra Hollande de, sözde Ermeni soykırımını kabul etmesi için Türkiye’yi zorlaması Fransa’nın “kara yüzünü” adeta ispatlıyor.
Başbakan iken Ermenilere, “lüzumsuz yere” taziyede bulunan Erdoğan’ın beyanlarından cesaret alan Hollande, “Tabuları yıkma zamanı geldi. Gerçeği bulma çabası devam etmeli. 100’üncü yıldönümünün, soykırımın tanınması noktasında yeni bir jest ve etap olacağına inanıyorum” ifadelerini kullanıyor.
Diaspora yine yalan atağında
Hollande, soykırım iddialarının 100’üncü yılı anma törenlerine katılmak üzere 24 Nisan’da Erivan’a gideceğini de utanmadan şimdiden açıklıyor.
Ayrıca, İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada “Ermeni soykırımını tanımış gibi” görünüyor.
İsrail’in “Ermeni soykırımını tanıması” gerektiği görüşünü savunan Rivlin’in, bir süre önce, “soykırımın tanınması için” başlatılan imza kampanyasına destek vermeyi ise reddettiği biliniyor.
Oysa İsrail, 1915’in soykırım olarak tanınmasına karşı çıkıyor.
Yaklaşık yirmi ülke, 1915’te yaşanan trajik olayları “soykırım” olarak tanıyor.
Öte yandan, Güney Amerika’da Türk dizilerine karşı artan ilginin Ermeni diasporasını rahatsız ettiği bildiriliyor.
Arjantin’de ‘Binbir Gece’dizisinin yayına başlaması üzerine harekete geçen diaspora örgütleri, dizinin kaldırılması için alelacele kampanya başlatıyor.
Perinçek davasının bayan avukatı
AİHM’deki Perinçek davasında Ermenistan’ı savunan George Clooney’nin eşi Amal Clooney’ye bazı gazetecilerin moda soruları sormaları Avrupa medyasında polemik konusu olması dikkatleri çekiyor.
Yeri gelmişken, Doğu Perinçek’in sürdürdüğü mücadelenin, Ermeni diasporasının tedirgin ettiğini de belirtmemiz gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kolombiya’da “1915 Osmanlı İmparatorluğu’nun En Uzun Yılı” sempozyumunda konuşurken, sadece Ermeni diasporasının, olumsuz kampanya yürüttüğünü söylemesi dikkatleri çekmiş bulunuyor.
Erdoğan; her ne kadar, tarihin egemen güçlerce yazıldığını, tarihin, tarihçiler tarafından yazılması gerektiğini öne sürmüşse de, konuşmanın bütününde, Ermenilerin dünya çapındaki yalan kampanyasını şiddetli eleştiren sözler sarf etmediği iddia ediliyor.
Konuşmasında; “24 Nisan’da Çanakkale’de olmaları için davet gönderdik ama barışın önünü kapattılar” ile “Ermenistan’a el uzatan biz olduk. Yeni bir sayfa açmanın gayretinde olduk ama ne yazık ki bizim elimiz havada kaldı” diyen Erdoğan’ın, Türkiye’nin Ermenistan tarafından nasıl refüze edildiğini açıklaması da bir “gaf” olarak niteleniyor.
Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki çelişki
Cumhurbaşkanı’nın sert olmayan konuşmasının yanı sıra Başbakan’ın da Ermenilerin yalanı karşısında, daha ölçülü davranması, aslında her Türk vatandaşının dikkatini çekmesi icap ediyor.
Ahmet Davutoğlu, gayrimüslim kanaat önderleriyle, yaklaşık 4 saat süren akşam yemeğinde “Ermenilerin yaşadığı acıyı hissediyoruz.
Biz acılar ve özgürlükler arasında bir hiyerarşi yaratılmasını da arzu etmiyoruz. Biz Ermeni diasporasını da kesinlikle düşman diaspora olarak görmüyoruz” demesi, hem zirvedeki çelişkiyi hem de milletimizin düşüncelerine zıtlığı gösteriyor.
Üstelik, “Ermenistan Karabağ’daki tek bir reyondan çekilseydi dahi sınırı açabilecektik, olmadı. Ancak şu örneği de vermek isterim.
Erbil, Bağdat’tan daha zengin.
Çünkü doğrudan Türkiye ile ekonomik ilişki içinde. Erivan’la da benzer bir süreç başlasa, Türkiye, Ermenistan’ı uçurur” şeklinde hiç de diplomasiye hatta politikaya uymayan sözler sarf eden Davutoğlu’nun bir hayal kırıklığına daha sebep olması kamuoyunda acı yaratıyor.
Yarın da ele alacağımız sorun iktidarı zorluyor.
“2015 Türkiye için en uzun yıl” olmaya namzet görülüyor.