2009 yılında darbe söylentilerinin asıl hedefinde ne var?
Türklüğün kurtuluşunu simgeleyen ‘Ergenekon’ ismi üzerinden, ‘tam bağımsızlık’ yanlısı ‘antiemperyalist’ çizgideki vatanseverleri yıldırmak, sindirmek, susturmak üzere yürütülen operasyon çerçevesinde ortaya atılan “2009 yılında darbe planı yapıyorlardı” şeklindeki söylentiler, artık iyice ‘kabak tadı’ vermeye başladı.
Bu hayali söylentileri ortaya atanlar arasında, daha düne kadar “Askeri darbeler Washington’da hazırlanır, Ankara’da sahneye konur” diye yazıp çizenlerin de yer alması oldukça anlamlıdır.
Ol muhterem zatlar, daha düne kadar ABD’nin, NATO’nun, CIA’nın bilgisi dışında askeri darbe olmaz diye atıp tutmuyorlar mıydı?
‘ABD’nin desteği olamayan’ hiç bir askeri darbe ayakta kalamaz görüşünü savunmuyorlar mıydı?
27 Mayıs’ın, Menderes’in SSCB ile yakınlaşma çerçevesinde yaptığı Moskova ziyareti nedeniyle...
12 Mart’ın, Demirel’in ‘haşhaş ekimi’ konusunda ABD’nin taleplerini yerine getirmemesi nedeniyle...
12 Eylül’ün, SSCB’ye karşı bir ‘yeşil kuşak ekseni’oluşturulması ve ‘Ilımlı İslam’a geçiş nedeniyle...
28 Şubat’ın, Erbakan’ın ‘G-8’e alternatif olarak İslam ülkelerinden müteşekkil bir ‘D-8’ oluşturma girişimi nedeniyle...
Gerçekleştirildiğini söylemiyorlar mıydı?
28 Şubat sürecinde anayasal kurumlar, medya, sivil toplum örgütleri, içerisi-dışarısı bir araya geldi, hükümeti kendi isteği ile istifaya zorlamayı başardı.
Peki ABD, 28 Şubat’a karşı çıktı mı?
Hayır.
* * *
Bizler, bir darbenin ‘nasıl olabileceği’ yolundaki ince ayrıntıları, ne yazık ki 12 Eylül 1980’deki ’Our Boys’ (Bizim Çocuklar) tecrübesinden öğrendik.
1-) Darbenin sınırı ve çerçevesi ‘Pentagon’ tarafından çizilecek.
2-) Darbeyi yapanlar, ‘ABD’nin bütün taleplerini’ kabul edecek.
3-) Darbeye halk desteği için ‘şartların olgunlaşması’ beklenecek.
4-) Anayasal kuruluşların, medyanın, sivil toplum örgütlerinin ya destek vermesi, ya da sessiz kalmaları sağlanacak.
5-) Ülke ekonomisinin ayakta kalabilmesi için uluslararası planda ekonomik, siyasi ve askeri destek tam olacak.
12 Eylül darbesini yapanlara, yeniden ‘demokratik düzene’ geçişe kadar ‘tam 3 yıl boyunca’ uluslararası arenada hiç kimse sesini çıkarmadı.
“Bir an önce demokrasiye geçin” diye ne Amerika’dan, ne Avrupa Birliği’nden, ne Rusya’dan, ne Çin’den herhangi bir baskı geldiğine şahit olduk.
Pervez Müşerref’in Devlet Başkanı olması ile Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı olması sizce bir tesadüf müdür?
ABD, Pervez Müşerref’e ne emretti:
- “Hem Devlet Başkanlığı, hem de Genelkurmay Başkanlığı ikisi bir arada olmaz.”
Peki, Müşerref hemen akabinde ne yaptı?
Kenan Evren gibi, üniformasını çıkarttı.
* * *
Bugün, Türk Silahlı Kuvvetleri, AKP’nin izlediği ‘ihanet politikaları’ karşısında eğer istemiş olsalardı bugüne kadar ’tam 10 kez’ darbe yaparlardı.
Ancak, iktidar partisi gibi ‘Amerika’nın taleplerine’ boyun eğmedikleri için, böyle bir girişime tenezzül etmediler.
Milletin içerisinden kendiliğinden bir ‘sivil direniş mekanizmasının’ harekete geçmesini beklediler.
O halde, söylentilerin ardındaki asıl plan nedir?
‘Şemdinli provokasyonu’ ile başlayan kampanya ile Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olmasının önünü kesmeye çalışan ‘derin’ ihanet çetesinin, bu kez hedefinde bir başka isim var.
‘Normal şartlar altında’, önümüzdeki 30 Ağustos tarihinde Büyükanıt emekli olacak.
Yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ Paşa Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturacak.
İlker Başbuğ, hakkında herhangi bir şaibe dahi bulunmayan ’Türkmen kökenli’ bir komutan.
‘ABD/AB eksenli’ politikalardan oldukça rahatsız.
Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturması halinde ‘inisiyatif’ kullanmasından korkan ihanet çeteleri, henüz açıktan söylemeseler de ‘sözde darbe’ söylentilerini İlker Paşa’nın görev alacağı dönem ile ilişkilendirmenin yollarını arıyorlar.
Böylece İlker Paşa’yı yıpratacaklar.
‘Olağanüstü şartlar altında’, ya Büyükanıt’ın görev süresi bir yıl daha uzatılacak, ya da İlker Paşa doğrudan emekliye sevk edilecek.