2008 yılına giren Türkiye de değişen acaba ne olacak?
Hey gidi fani dünya hey.
‘Ortalama’ 70 yıllık ömürden, koskocaman bir yılı daha geride bıraktık.
Aklı başında bir insan, “Bir yıl daha kocaldım, beklenen sona bir adım daha yaklaştım” diye üzülür.
Ancak biz, nev-i şahsına münhasır bir milletiz.
‘Karabulutlar gibi’ üzerimize çöken, ‘gaflet’, ‘dalalet’ ve de ‘hıyanet’ yıllarına, ne yazık ki ‘eğlenerek’ meydan okuyoruz.
‘Tepkisizliğimizi’, ‘aymazlığımızı’, ‘kayıtsızlığımızı’, ‘duyarsızlığımızı’, ‘vurdumduymazlığımızı’ günübirlik zevkler ile unutmaya çalışıyoruz.
Bizi ‘tarih sahnesinden’ silinişe, ‘yok oluşa’ doğru sürükleyen süreci, ‘kafa çekerek’, ‘dans ederek’, ‘gerdan kırarak’, ‘göbek atarak’ kutluyoruz.
Temenni ediyoruz, ama düşünmüyoruz ki yeni yıl asla kendiliğinden ‘barış’, ‘dostluk’, ‘zenginlik’ ve ‘güzellikler’ getirmez.
‘Baba Noel’in torbasından da öyle ‘beleşten hediye’ falan çıkmaz.
Belli ki 2007 yılında meydana gelen hadiseler ‘aklımızın başımıza gelmesine’ yetmedi, anlaşılan 2008 yılı da aynı cümbüş, aynı ’yalan rüzgârı’ ile heba olup gidecek.
Herkes, ‘kendi bakış açısına göre’ 2007 yılında neler olduğunu yazıp çiziyor.
Aklımızda kaldığı kadarıyla 2007’de gerçekleşen en önemli olaylar şunlar:
* * *
* Haklarında onlarca yolsuzluk dosyası bulunan Tayyip Erdoğan ve adamları, ‘Yüce Divan’da mahkûm olmak’ yerine 22 Temmuz seçimlerinde yüzde 46.7 oy alarak yeniden Meclis’teki ‘ceylan derisi’ koltuklara kuruldu.
* “Ne mutlu Türküm diyene” sözüne karşı alerjisi yüzünden 27 Nisan muhtırasına hedef olan Abdullah Gül, Türk milliyetçiliğinin temsilcisi olduğunu iddia eden partinin karşılıksız açık desteği ile ‘Cumhurbaşkanlığı’ koltuğuna oturdu.
* Abdullah Gül’e destek vererek bir krizi ortadan kaldıran Dr. Devlet Bahçeli, önce “Bunlara selam bile verilmez” diyen Tayyip Erdoğan’ın, ardından da DTP’lilerin elini sıkarak, ‘yüzyılın devlet adamı’ olduğunu ilan etti.
* ‘Sınır ötesi’bir operasyon için tam 6 ay bekleyen, hükümetin eşkıya ‘şehre’ indikten sonra, çıkardığı tezkere üzerine ’boş dağları’bombalatmak zorunda kalan Genelkurmay Başkanı, ‘amuda kalkmak’ yerine ‘oynamaya’ başladı.
* Kolunda 30 milyar lira değerinde bir ‘saatçik’ taşıyan Tayyip Erdoğan’ın oğlu, kendisine 96 metre boyunda bir ‘gemicik’ satın aldı. 26 yaşında Çalık Holding’in başına getirilen damadı ise ‘1.1 milyar’ dolara Sabah grubunu ele geçirdi.
* ‘Babalar gibi’ satışlar yapan Kemal Unakıtan’ın oğluna iki rakip daha çıktı. Önce Abdullah Gül’ün oğlu mısır ithalatı için bir şirket kurdu, ardından Kadir Topbaş’ın oğulları da Malezya’dan ‘bardakta mısır’ ithalatına başladı.
* ’Mahalle baskısı’artıyor, ‘Malezya’ oluyoruz derken “Hıristiyan ve Musevileri dost edinmeyin” mealindeki ayet cami duvarından indirildi. Başörtüsünü savunmak, eşçinsel Cemil İpekçi ile dizi yapımcısı Osman Yağmurdereli’ye kaldı.
* “Türkler 1.5 milyon Ermeni’yi kesti” deyip Nobel Edebiyat Ödülü’nü kapan Orhan Pamuk, yol arkadaşı Hrant Dink’in öldürülmesi üzerine, Yasin Hayal’in “Akıllı ol” çağrısına uyarak, New York’tan bir ev satın alıp Türkiye’yi terk etti.
* Gerektiğinde piyanosunu kırarak Türkiye’yi terk edeceğini açıklayan ‘Türk müziğinin’ medar-ı iftiharı, altın çocuk Fazıl Say, daha sonra “Mücadeleye devam” kararı alarak ülkeyi maazallah ’tuş cızırtılarına’ mahkum olmaktan kurtardı.
* Üzerindeki ‘papaz elbisesi’ yüzünden ‘Bizanslı’ zannedip yere vurduğu Tayyip Erdoğan’ın 22 Temmuz’dan sonra ‘milletin sırtına’ daha rahat bindiğini gören at, sadece Türkiye’yi terk etmedi, kahrından dünyasını da değiştirdi.
* * *
‘Gelir dağılımdaki’ uçurum daha da açıldı.
Türkiye İstatistik Enstitüsü’nün araştırmasına göre Türkiye’de ‘açlık sınırının’ altında yaşayanların sayısı tam ‘12 milyon 930 bin’ kişiye yükseldi.
Her zaman olduğu gibi, 2007 yılında da kazançlı çıkan yine aynı kesimdi:
“Mutlu azınlık!”
Bir başka deyimle ‘kaymak taifesi’.
Öyle görünüyor ki, 2008 senesi de yine onların yılı olacak.
Zira, ‘iktidarlar değişse’ de, ‘ekonomi çökse’ de, ‘ülke batmanın eşiğine gelse’ de, onlar için hiçbir şey ifade etmiyor.
Her halükârda ‘kazanan’ yine onlar oluyor.
“Yiyin efendiler yiyin, bu fani dünya sizin.
Patlayınca, tıksırıncaya kadar yiyin.”
İçin, eğlenin, dans edin, göbek atın.
Nasıl olsa ayaklarınızın altında ‘horul horul uyuyan’ 70 milyonluk bir millet var.
Belki inanmayacaksanız ama, siz ‘çalınca’, ‘vurunca’, ‘soyunca’, ‘talan edince’, ‘yağmalayınca’, ‘hortumlayınca’, ‘götürünce’ millet zevkten dört köşe oluyor.
Millet, beklentilerinin faturasını hep ‘hayal kırıklığı’ ile ödüyor.
‘Beklentiler’ üzerine saltanat kuranlar ise ‘malı’
götürüyor.
İyi uykular aziz milletim, iyi uykular.
Mutlu yıllar kaymakçılar, mutlu yıllar.