Göksel Duygulu, 2004 yılında bir sabah uyandığında yüzünde beyaz lekeler olduğunu gördü. Hastaneye giden Duygulu’ya ‘vitiligo’, halk dilindeki adıyla alaca hastalığı tanısı konuldu.
Duygulu yaklaşık 20 yıl boyunca kendisine verilen tedavileri uygulasa da yüzündeki lekelerden kurtulamadı.
Bir arkadaşının tavsiyesi üzerine geçtiğimiz yıl özel bir tıp merkezine gelen Duygulu, yaşam tarzını değiştirerek vitiligodan kurtuldu.
Fonksiyonel tıpla tanışana kadar uyguladığı tedavilerin fayda sağlamadığına vurgu yapan Duygulu, “Her şey 2004 yılında bir gecede oldu. Yanaklarımda, kaşlarımın üzerinde ve çenemde beyaz benekler çıktı. Hemen panikle hastaneye gittim. Vitiligo teşhisi konuldu ve tedaviye başladım. Çeşitli ilaçlar, tedaviler denendi ancak çare bulunamadı. Çözümler hep geçici oldu. Birkaç hafta düzelir gibi olurdu ancak güneşi görünce lekeler tekrar çıkıyordu. Bana bu hastalığın tedavisinin olmadığını söylüyorlardı. Psikolojik olarak çok olumsuz etkileniyorsunuz. Bununla baş etmek çok zor oldu” dedi.
“ÖZGÜVENİMİ GERİ KAZANDIM”
Yaklaşık bir buçuk yıldır kişiye özgü yaşam şekliyle yüzündeki beyaz lekelerden kurtulduğunu aktaran Duygulu, “Kerem Bey bana, ‘İyileşeceğini düşünüyorum.’ demişti. Bu cümle bile benim için inanılmaz bir umut oldu. Hayat tarzımı değiştirdi. Zamanla vitiligonun düzeldiğini fark ettim. Bunu Kerem Bey ve Sıla Hanım’a borçluyum. İyileşmeye başladıktan sonra 20 yıl önce kaybettiğim özgüvenimi yeniden kazandım” ifadelerini kullandı.
“GÖZ KAMAŞTIRICI DEĞİŞİM”
Göksel Duygulu’un tedavi sürecini anlatan Dr. Kerem Korkut ortaya çıkan değişimin göz kamaştırıcı olduğunun altını çizerek, “İlk olarak Göksel Bey’in gıda duyarlılıklarını tespit ettik. Bunun ışığında kişiselleştirilmiş bir beslenme planlaması yapıldı. Geniş bir check-up planlamasıyla organ fonksiyonlarını, bağışıklık reaksiyonlarını, organlara, dokulara karşı oluşmuş bağışıklık yanıtlarını gözden geçirdik. Pek çok hormon değeriyle vücudunun hangi sisteminin aşırı zorlandığını tespit ettik. Destek reçetesi oluşturmak için hücre içi vitamin, mineral değerleri, arsenik, cıva, kadmiyum gibi toksik metal seviyelerini ölçtük. Veriler ışığında da ona yazılı ve sözlü olarak yaşam şeklini entegre edecek şekilde eğitimler düzenledik. Düzenli olarak yaptığımız kontrollerde ortaya çıkan değişim göz kamaştırıcıydı” dedi.
Vitiligo ve sedef hastalığının kişiye özgü yaklaşımla tedavi edilebileceğine vurgu yapan Korkut, “Vitiligo ve romatizmal hastalıklarda yaşam tarzı değişiklikleri önemli iyileşmeler sağlayabilir. Bu hastalıkların temelinde bağışıklığı uyaran faktörler, gıda alerjisi, gıda intoleransı veya gıda duyarlılığı bulunur. Toksik metaller vücudumuza sebze, et ve süt gibi gıdalar aracılığıyla girer. Antibiyotiklerin aşırı kullanımı, bağırsak florasını zayıflatmış ve enfeksiyon dışı bakteriyel çoğalmayı artırmıştır. Bu da hastalıkları tetikleyebilir. Sağlıklı beslenme, hastalıkların tetiklenmesini zorlaştırır” şeklinde konuştu.