“2 saniye erken davransalardı aramızdaydılar”
Savaş uçaklarımızın peş peşe düşmesi ile verdiğimiz 6 şehit...
Tartışılan F4 uçakları...
Kavram kargaşaları...
Hava Kuvvetleri’ne ve TSK’ya yöneltilen çok sert eleştiriler... Uçan tabut iddiaları...
Tüm bunlara yanıt almak için Eskişehir, Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanlığı’ndayız. Karşımızda Muharip Hava Kuvveti Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve kurmayları. Komutan oldukça hazırlıklı. Abidin Ünal Paşa, basın brifingine anlamlı sözlerle başladı;
“Biz havacılar, hem acıyı hem de cesareti birlikte yaşarız. Biz aynı zamanda profesyoneliz, ama halkımızın güvenini kaybedersek gücümüzü de kaybederiz.”
Abidin Ünal Paşa’nın bu sözleri brifingin temasıydı ve ana mesajdı aslında. Neyin ne olduğunu anlamak, anlatabilmek adına önemli ve faydalı bir tur da yaptık. Bilgi ile karışık izlenimlerimi aktarmak isterim.
Keşif uçakları olarak bildiğimiz ve envanterde 8 tane kalan RF-4E (Malatya’da düşen) uçaklarının bugün jübile uçuşu yapılıyor ve envanterden çıkarılıyor. Öğrendik ki; keşif uçağımız düşmese de bu uçakların 15 Mart tarihinde kaldırılması kararlaştırılmış. Jübile uçuşunu Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk ile Abidin Ünal Paşa yapacak. 47 adet RF-4E 2020 uçakları ise 2020 yılına kadar kademeli olarak envanterden çekilecek. 2018 yılından itibaren Türk Hava Kuvvetleri F-35’lerlle modernize edilecek. 2023’te milli muharip uçak projesi ile ilk prototipi uçurulacak. Türk Hava Kuvvetleri’nin elindeki F4 uçakları, uçuş süresi ve yılı bakımından ABD ile kıyaslandığında kaza oranı çok düşük düzeyde.
Orgeneral Abidin Ünal, uzun teknik bilgiler verdikten sonra Malatya’da düşen uçaklarımızla ilgili yapılan ilk incelemelerde, kule ve pilotlar arasında çok yönlü iletişim hatası görüşünün ağırlık kazandığını söyledi, “insan ve iletişim hatası” dedi. Konya’da düşen savaş uçağı ile ilgili olarak da eğitim uçuşunun risklerini anlattı, şehit pilotlarımızın çok alçak irtifada kaldıklarına işaret etti, son ana kadar devlet malını kurtarma çabası içine girdiklerini belirterek, “2 saniye önce fırlatma koltuklarının kolunu çekselerdi, bugün aramızda olabilirlerdi” dedi. Ünal, her iki kaza için de “havacılık kurallarında basit, basit, basit hata” yorumunda bulundu.
“Havacılıkta kurallar kanla yazılmıştır” diyen Abidin Ünal, kazalarla ilgili yaptığı bu değerlendirmelerin, kaza kırım raporları çıkana kadar “buzun üstüne yazılmış yazı” olarak değerlendirilmesini de istedi.
Abidin Ünal, hava kuvvetleri ile ilgili genel eleştirileri ise şöyle cevapladı;
Ayrılmalar;
“Ayrılma anketleri yaptırıyoruz. Üç neden ortaya çıkıyor;
1- Emeklilik süresi uzunluğu.
2- Maddi durum
3- 3-4 yılda bir yapılan tayinler.
Anketlerde hiç protesto görünmüyor.
2010-2015 yılları arasında 193’ü emekli olmak üzere toplam 567 pilot hava kuvvetlerinden ayrılmıştır. Ayrılmalar öncesinde bin 280 olan pilot mevcudunun,2015 yılı içerisinde artarak bin 300 seviyesine çıkması ve bu artışın önümüzdeki yıllar da da gerçekleşmesi öngörülmektedir. Emeklilik ve istifa dönemi olan Ocak ve Şubat aylarında bu sene sadece 1 pilot istifa etmiş 3 pilot ise emekli olmuştur.2015 yılı içerisinde ise yaklaşık 100 yeni pilot, kıtalarda göreve başlayacaktır.”
Balyoz vs.. davalar moralleri bozdu mu?
“Ayrılmak zorunda kalanlar çok değerli ve kaliteli arkadaşlardı. Şehitlerimiz kadar onlara da üzüldük demek abartılı olur ama onlar çok kaliteli arkadaşlarımızdı üst makamlardı. Kalitelerinden şüphem yok. Şu andaki pilotlarımız da en az onlar kadar kaliteli. Ama biz profesyonelleriz, devam ediyoruz. Yapılan eleştirilere üzülüyoruz; hâlâ çalışanların kalitesiz olduğuna yönelik bir aşağılama var. Ama kalite ve moral motivasyonda eksilme yok.”
Nöbet sürelerinin uzaması;
“Suriye ve bölgemizdeki benzer krizler yüzünden nöbet sayılarımızda artış oldu. Bunlar yorgunluk değil, onurumuz. Yük arttı evet, ama biz bunun için varız. Bunun için yemin ettik.2011’den itibaren sessiz bir dönüşüm süreci geçirdik. Yorgunluk var mı var ama asla şikâyetçi değiliz”.
Soru cevap bölümünde fırlatma koltukları ile ilgili bir soruyu Ünal Paşa kurmay subayından yanıtlamasını istedi. Bu arada konuşmak için yer arayan subayını yanına davet edip; “gel burada konuş, ileride beraber yargılanırız” diye espriyi patlatınca salondan kahkahalar yükseldi.
Samimi gözlemimi aktarayım; Abidin Ünal brifingin başında “F4, hava kuvvetlerinin efsanesidir” demişti. Üsteki tüm birimleri gezdiğimizde kendi gözlerimizle şahit olduk. Hataya sıfır tolerans bir uluslararası düzeyde standart var. Bütün bunlara rağmen Ünal, “Bir daha mı, asla kaza olmayacak, kimse bu sözü veremez” diyor.
Yapılan tüm yıkıcı eleştirilere rağmen, bizlere aktarılan belgelerden de gördük ki; Türk Hava Kuvvetleri dimdik ayakta. Bizler uyurken onlar gece nöbetlerinde, biz görmesek de vatanı bekliyorlar.
Abidin Ünal’ın şu cümleleri kahramanlarımızın gerçek zihniyetini de özetliyor;
“Bizim ebedi filomuz var. Son 6 arkadaşımızı da ebedi filoya tayin ettik. Biz havaya çıktığımızda hep onlarla uçuyoruz.”
Eskişehir’de son derece stratejik konumda olan hava üssünde tüm brifinglerden şunu gayet net olarak anladım;
Türk Hava Kuvvetleri’nin milli mühimmat geliştiriminde ve milli muharip uçak projesinde F4’lerin çok büyük önemi var. Kahramanlarımız ve teknik personel, son derece büyük işlere ve akıl almaz başarılara imza atmışlar. Havaya baktığımızda, gerçekleri görebilmemiz için ayaklarımızın sağlam olarak yere basması gerekiyor!..