Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

2 partili sistemin ayak sesleri

AKP'nin yönetim elitine göre Türkiye'nin en önemli sorunu Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemidir. 78 milyon halk Başkanlık sistemi diye yanıp tutuşmaktadır. Zaten 1 Kasım seçimleri de "milletimizin" bu isteğine cevap vermek için yapılmıştır. Başkanlık sisteminin uygulamaya konulabilmesi için Yeni Anayasa gereklidir. Halkın %50'si başkanlık sistemine seçimlerde destek vermiştir. Kaldı ki mevcut anayasayı darbeciler yapmıştır. Yeni Anayasa ile birlikte Başkanlık sistemi getirilecek ve sonuçta 'Yeni Türkiye' kurulacaktır.

Halbuki 1 Kasım'da yapılan genel seçimdi ve başkanlık sistemi ya da Yeni Anayasa referandumu değildi. Eğer öyle olmuş olsa bile yüzde ellinin üzerinde bir kitle AKP'nin taleplerine 'hayır' demiş oluyor.

Ancak AKP için sorun bu değil. Onlara göre kuvvetler ayrılığı halka hizmet götürmede "ayak bağı"dır. Mevcut Anayasa on üç yıldır Türkiye'yi tek başına yöneten iktidarın yavaş karar almasına neden olmuştur(!). Demokratik hak ve özgürlükler 82 Anayasasında sınırlandırılmış olması yüzünden AKP, daha fazla hak ve özgürlük(!) halka verememiştir!

AKP'ye göre halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanı ile darbeciler tarafından yapılmış Anayasa birbiriyle çelişmektedir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçimiyle birlikte Anayasa hükümsüz kalmıştır!

Mevcut Anayasa siyaset üstü, devletin birliğini temsil eden, tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı ön görmektedir. Hâlbuki gönlünde bir parti olan mevcut Cumhurbaşkanının tarafsızlığı düşünülemez. Erdoğan, siyasi miting yapıp, AKP'ye dört yüz milletvekili isteyince Cumhurbaşkanı gibi değil başkan gibi davrandığından dolayı eleştirilmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok açık bir cevap vermişti: "Beni bu göreve milletim getirdi, tabii ki başkan gibi davranacağım... Ben Anayasaya uymak durumunda değilim, Anayasayı bana uydurun' anlamına gelen sözler etmişti.

Bütün bu nedenlerden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan, parlamenter sistemi "bekleme odası"na koyduğunu açıklamıştı.

Gelinen aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Anayasa arasındaki çelişkiyi çözmek AKP'nin önündeki en önemli sorundur. Bilindiği gibi 24. Dönemde partiler arasında kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu uzlaşmazlıkla sonuçlanmıştı.

Mevcut parlamento aritmetiği 24. Dönemden çok da farklı değil. O halde neden AKP 1 Kasım seçimlerinin hemen akabinde işe Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi tartışmalarıyla başladı?

Ortada yeni bir durum var. O da PKK'nın uzantısı olan HDP, parlamentoda 59 milletvekili ile temsil edilmektedir. İmralı projesi olan HDP, doğrudan iradesini Öcalan'dan almaktadır. Öcalan'ın da ev hapsi ve özerklik gibi bazı tavizler karşılığında AKP'nin başkanlık talebine sıcak baktığı bilinmektedir.

Nitekim İmralı'dan sızan tutanaklarda Öcalan, başkanlık sistemi için aynen şunları söylemişti: "Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz. Yalnız Başkanlık ABD'deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi bir senato. İkincisi, bir de halklar meclisi. Bunun adı demokratik meclis de olabilir."

HDP'nin "seni başkan yaptırmayacağız!" söyleminden 1 Kasım sonrası HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen'in ağzından "Başkanlık sistemi dahil tüm modeller tartışılabilir" noktasına gelmesi bunu gösteriyor. Sırtını oy aldığı millette değil YPG'ye, iradesini Öcalan'a dayayan HDP sayesinde başkanlık ve yeni seçim sistemi mümkün olabilir bir konuma gelmiştir.

Başkanlık sistemi birilerinin sandığı gibi cumhurbaşkanının adının başkana çevrilmesinden ibaret bir işlem değildir. Başkanlık sistemi, T.C.'nin mevcut haliyle tasfiyesi anlamına gelmektedir. Yeni anayasa ile Türk milleti etnik bir kavrama indirgenerek inkâr edilecektir. Başkanlık sisteminde Türkiye'nin devlet çatısının, kurumlarının, organlarının ve siyasi hayatının yeniden örgütlenmesi zorunluluk haline gelecektir. Başkanlıkla birlikte Türkiye, dar bölge seçim sistemi ve iki partili siyasi hayatla da yüz yüze gelecektir.

Yazarın Diğer Yazıları