İstanbul Sultanahmet’te geçtiğimiz günlerde yaşanan görüntülerin yankısı sürmeye devam ediyor.
2. Abdülhamit''in torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu’nun, bir grup tarafından “Şehzade” sloganlarıyla karşılanması sosyal medyada gündem olurken Osmanoğlu’nun polis eskortu ve çakarlı araçlarla gelmesi tartışmaları da beraberinde getirmişti.
Söz konusu çakarlı araçlardan Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu’nun içinden çıktığı araba ise dikkat çekti. Osmanoğlu İngiliz arazi aracı devi Land Rover’in zırhlı bir cipi ile alana geldi.
SULTAN VAHDETTİN AKILLARA GELDİ
Osmanoğlu’nun İngiliz zırhlı aracı ile görüntülenmesi, 17 Kasım 1922’de bir Cuma sabahı son Padişah Vahdettin bir İngiliz zırhlısı ile Türkiye’den kaçmasını akıllara getirdi.
Padişah Vahdettin, o sabah daha şafak sökmeden, 9 yaşındaki şehzadesi Ertuğrul Efendi ve 10 kişilik kafileyle birlikte Dolmabahçe Saat Kulesi önündeki rıhtıma gelmişti.
Padişah ve beraberindekiler, İstanbul İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harington''la birlikte rıhtımdaki bir istimbotla açıkta bekleyen İngiliz Malaya zırhlısına çıktılar. Vahdettin, İngiliz bayrağını selamlayarak çıktığı İngiliz gemisinde İngiliz Amiral Sir De Brock tarafından karşılandı.
Vahdettin, 1923''te Mekke''de yayımladığı “beyanname”sinde “yaptıklarının hesabını vermekten korktuğu için değil”, “hayatını göz göre göre tehlikeye atmak gibi Allah buyruğunun kabul etmeyeceği bir şeyden kaçınmak ve peygamberin ‘güçlüklerden kaçınmak'' sünnetini yerine getirmek için tıpkı peygamberin Mekke''den Medine''ye hicret ettiği gibi” hicret ettiğini belirtecekti. Görülen o ki Vahdettin, düşmana sığınıp kaçmasını bile dinsel gerekçelerle meşrulaştırmaya çalışmıştı.