1936 Berlin’den 2013 İstanbul’a

Giderken dikkat ettim, havaalanında düzenlediği basın toplantısında, içerdeki efeliği yoktu. Ne de olsa, patronun yanına gidiyordu. Konuşması ve tavrı, halleri, büyük saygı ve gizli bir korku içeriyordu. Külhanlığı, efeliği kalmamış, ezikti. Ne garip, bize karşı efe, onlara ezik.
Daha önce tahmin ettiğimiz gibi, zirvede yalnızca Fransa Devlet Başkanı Holland ile ikili görüşme yapabildi. Bir de, kel alaka ülkelerle, adı görüştü olsun diye. Ötekiler çerezdi. Ne Obama, ne de Putin. Yalnız selam sabah, toplantı dışında, baş başa görüşme gereği duymamışlardı. Gurup fotoğrafı çekilirken, ülkede taşınmasını, asılmasını, açılmasını sorun yaptığı, duracağı yeri belli etmek için, yere konan bayrağı alırken, ötekiler alaycı şekilde gülümsedi.
Zirve, beklendiği gibi, bloklaşmayı su yüzüne çıkardı. ABD ve dominyonları Esat’ı suçlarken, karşı gurup, parçalanmış halde bildiriler yayınladı. Yalaka basın, öteki tarafın açıklama ve bildirilerine yer bile vermedi. Garnitür haberler ve olimpiyat safsatası ile yıkama ve yağlamaya devam. Zirve bizim takım için uluslar arası alanda, yerini hatırlatan bir forum oldu. Anlamadı, anlamak istemediler.
Olimpiyatlara gelince. Yanlış anlamayın, bir Türk olarak, ülkeme verilmesini, en fazla isteyenlerden biriydim. Ama kusura bakmayın, bu şartlar ve bunlarla değil. Arkadaşlar bence bu sonucu bekledikleri için, hezimeti kamufle amacıyla, 800 kişiyle Olimpiyat seçmeleri için Arjantin’e uçtu. Bu kez yanlarında, Türk basının en cahil takımı vardı. Televizyonlarda, Olimpiyat yorumlarını dinlerken, bu adamlar alfabeyi nasıl öğrenebildi diye aklımdan geçmedi değil. Yapılan değerlendirmeler, futbol oynamasını bilmeyen takımların maç değerlendirmelerini hatırlattı. Oylamalar sırasında, kimse, Tokyo’nun İstanbul’un iki katı oy aldığına, dikkat çekmedi.
Nedendi acaba bu fark? Oysa Tokyo, İstanbul’dan daha pahalıydı. İki kıta, tarih falan, lebalep hep bizde. İklim ve coğrafi durum açısından İstanbul daha üstündü. Bizimkiler daha fazla yatırım sözü verdi. Tokyo’daki nükleer sızıntı tehlikesi de caba. Olimpiyat gösterisi için en kalabalık biz gitmiştik. Aslında, birinci elemede, Madrit ile 26-26 berabere kalırken, Tokyo’nun neredeyse iki kat, 42 oy almasından da, neyin gelmekte olduğunu anlamadılar. Aksine şansımız açıldı palavraları.
Sonuç acı, Tokyo 60 oyla seçilirken, biz Avrupa’dan ancak 10 oy daha alabilmiştik. Geri kalan oylar Japonlara aktı. Neden Japonlar diye aklınıza bir soru geliyorsa, bizimkileri değil, yabancı basını okuyun. Ve özellikle de New York Times gazetesini.
İki önemli gerekçe var. Birincisi, Türkiye’de, Erdoğan hükümetinin, özgürlüklere yönelik uyguladığı baskı rejimi ve son olarak da Suriye’ye yönelik, savaş çığırtkanlığı. Dünya basını, hemen hemen tüm Olimpiyat seçicileri ile konuşmuş ve endişe ve tercihin nedeni hep bu iki gerekçe olduğunu tespit etmiş. Hem de, Japonya’daki nükleer sızıntı endişesine rağmen.
Yani özetle, Tayyip Bey, olimpiyat önündeki tek engelin kendisi olduğunun farkında bile değil. 1936 Berlin Olimpiyatları konusunda, kendisine bilgi vermedikleri de açık. O zaman, Nazi Almanya’sı, Olimpiyatları, tüm ırkçı, saldırgan ve faşist, görüş ve uygulamalarını, kamufle için iyi bir fırsat olarak kullanmıştı. Ve dünya 2013 tarihinde aynı tuzağa ikinci kez düşmedi.
Bakın, İkinci Dünya Savaşı öncesi Hitler Almanya’sı ile bugün arasında ne kadar benzerlik bulacaksınız. Bunları saymama gerek yok, zaten yaşıyorsunuz. Türkiye’de, basın ve muhalefet, baskı ile susturulabilir, ama dünyanın gözlerini kapatamazsınız. Demek ki dünya, sizi, demokrasiyi yutan kişiler olarak görüyor,
Arjantin’deki son mesajı da almış gibi görünmüyorsunuz.
Son söz Suriye üzerine. Ülke ekonomisi, uçurum kenarında. Savaşı desteklerseniz, yalnızca düşmeyi hızlandırırsınız. Düşen, düşerken, büyük bir gurubu da beraberinde çeker. Hatırlatırım Irak savaşı ANAP’ın sonu olmuştu. Dünyanın neresinde olursa olsun, bırakın insanlara, hayvanlara bile kimyasal kullanmak suçtur. Ama kullanmaktan daha büyük suç, atanı gizleyip, suçu başkasının üzerine yıkmaktır. Bu da, ne dine, ne de ahlaka sığar.

Yazarın Diğer Yazıları